Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ZEYTİN İÇİN

04 Mart 2017 - 00:29 - Güncelleme: 04 Mart 2017 - 08:45

ZEYTİN İÇİN

Zeytin medeniyeti olur mu bilmem fakat zeytin etrafında bir medeniyetin teşekkül ettirilebileceği fikri ziyadesiyle istila etmeye başladı benliğimi. En azından zeytin ve türevlerinin saltanatını güçlendirip ekonomik bir akar sahibi olmanın önünde ne coğrafi ne de başka bir engel bulunmadığını da bütün dikkatli nazarlara bir kez daha hatırlatmanın mahzuru olduğunu düşünmüyorum bu meyanda.

Zeytin bereketinin toprağımızdan çıkarak dünyayı kuşatması için çaba ve gayretlerin çokluğu kadar sabır iklimlerinde yoğrulmuş, kaliteden asla taviz vermeyen, standartlaşma mevsimini geride bırakmış, yerinden takip, doğru olanı yapma, yanlıştan imtina etme ve benzeri özellikler oluşturulduğu takdirde olmaması mümkün gözükmemektedir.

Zeytin tanesi, olmuşu-olmamışı, renk cümbüşü içerisinde sofraları süslerken görsel bir şölen sunmakta ve benden çıkanı bana katın seslenmeleri ile kendi pazarının kapılarını aralayıp yol gösterme becerisi de sergilemektedir. Tanelerinin sıkılması neticesinde elde edilen yağının katılmadığı ürünü bulmak hayli zorlayıcı bir iş olmaktadır. En son artığı posasının bile enerjisi dillere destandır. Zaten tabiatını ortaya çıkaran çekirdekleri, enerji açısından soy ağacına da yansımış ki katı atıklardan yakacak olarak fayda elde edilenlerin en yükseklerinden birisidir.

Zeytin kelimesinin oldum olası sıcak bir tarafını görmüşümdür hep. İlk karşılaşmalarımı net olarak anı sahifeleri içinde bulamasam da unutulmayacak etki bırakan anlar ve hatıralara sahibim diyebilirim hem de rahatlıkla. Bir zeytin tanesini dört kez dişlemek bunlardan en belirgin olanıdır mesela. Adını ‘katık etmek’ olarak bildiğimiz bir davranışı o zaman öğrenmiştim. Ve aynı sadakat ile sürdürdüğümü dikkat nazarlarımla fark ettiğimde kendime kızıp ödüllendirmeye yönelsem de vaz geçemediğimi itiraf etmeliyim.

Ekmek çokça ısırılacak ya da büyük bir lokma koparılıp yanına bir diş sıyırması zeytin ilave edilecek bu yol ile aile bütçesine katkı yapıldığı gibi ‘katık etmekte’ öğrenilecekti böylece. Nerede olursanız olun, nereye giderseniz gidin, yanınızda zeytin ekmek var ise gerisi önemli değildir anlayışı hâkimiyetini yıllarca sürdürdü hayatımızda…

Hurma zeytin vurulacak, cümlesinin anlamını kavradığımda orta mektep yıllarım hayli geride kalmıştı. Hurma- zeytin- vurma- kelimelerini bağdaştırmakta çokça zorlandığımı bu gün gibi tazeliyorum zihin coğrafyamda. Yine bu bağlamda bir başka güzelliği de zikretmeden geçemeyeceğim. Çekişte-kırma zeytin adlandırmasının çekiç ile zeytin arasında nasıl bir alaka vardı. Hala anlamış değilim tam manasıyla amma unutmuş da değilim.

Günümüz çeşitliliğine bakınca hayli fakir bir liste çıkardı karşımıza zeytin çeşitleri açısından geçmişte lakin çok zenginlik olduğunu şimdilerde daha iyi anlıyorum. Renk cümbüşü, çok albenili bir şekilde yakamozun ışık oyunlarından farksız, sunum zenginliği dillere destan, tattan tada atlıyorsunuz her tadımda, lakin hurma zeytinin kokusunu, şokella kıvamındaki ezikliğini, var ile yok arasındaki zarını ve dahi saflığını, katışıksızlığını bulamıyorsunuz bu demlerde.  Çekişte zeytinin az zamanda çok işler başarmış adam havasıyla kısa sürede sofraların başköşesine kuruluvermesi hele biraz da acımtırak tadı unutulacak gibi değildi. Yanında acılı tarhana, fırınlanmış ev ekmeği de varsa değme gitsin gideceği yere…

Hakkında ayet mi var sualine gönül rahatlığı ile evet diyebileceğiniz bu nimetlerin şahı ile ilgili olumlu söylenenlerin karşısına koyacağınız bir tane olumsuzluk bulamayız. Çekirdeğinden köküne kadar oluşan oluşturulan ne kadar ara ürün varsa hepsinin bütün gayreti insanoğlunun faydalanması adınadır. Zeytin medeniyeti o halde neden olmasın? Başarmak dileğiyle…

20.02.2017 Muammer AZMAK

Reklam