Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

YAZMALIYIM

23 Aralık 2017 - 19:18 - Güncelleme: 23 Aralık 2017 - 20:55

YAZMALIYIM
Sözler yazmalıyım, atasözleri yazmalıyım, şiirler yazmalıyım, köy ile kent karışımı, yerleştiğim beldenin alçak ve yüksek duvarlarının tamamına hatta yıkıntılarına bile… Yazdıklarımın anlamı olsa da olur olmasa da. Zaten yapıp etmelerimizin tamamının anlamı var mı o da ayrı bir mesele… Yine de yazma cevherimi ve cesaretimi kaybetmemeliyim. Senin için yazmalıyım.


İhanet sularına hiç uğramamalıyım, o geride kalmalı, günahkâr bir anlayışın ortalığa bıraktığı başıboş mücrimlerinin tamamına yazmalıyım. Hatıraların, zamanın her anını baştanbaşa, kimselere, hiçbir nesneye, ortada görünme fırsatı bırakmamacasına donatmalı. Gönülleri kederlendiren gam sultanları açılıp saçılan aşüftelerin kara bahtına duçar olup ortalıkta kalakalsınlar rezillikleriyle. Ben yazmalıyım.


Yokluğun nihayetinde varlığının da delilidir, ne gam. Ansızın sözlerin atlası kelimeler, zihin iklimlerini terke zorlandı, hoyratça bakışlar eliyle. Yürekler yankılanan hakikat çağrılarına bigâne kalamaz. Varlık deryası, ateş denizi olarak çıkar karşımıza ve bize bilerek yanmak düşer, ne telaş. Gözlerimiz nar ile nur arasında mekik dokurcasına gider ve gelir. Göğsümüzün iç dünyası alev solumakla meşgul olur bir süre. Gelir yakıcı ateşin kızıllığı lafızlar ve sinelerimizi dağlar. Acılarımla yazmalıyım.


Uluslararası toplumların takındığı bağırmayan sessizlik, adeta bir çöl havası ve vahası olmayan bir çölün sükûneti… Sana olan sevdalar bitmeyen ve dahi kavuran bir susuzluk sevdası gibi. İçtikçe içtiriyor, niyet hararet dindirmek değil, yangını körüklemek, eyvah ki eyvah. Hüzünler ayyuka çıksın, feryatlar arşı alayı tutsun, yer gök inim inim inlesin ne dert. Hicranın yangınları her yeri sarsın, Ufkumuzdan uzakta olanlar derdimizin envanterinde yer tutmaz, o bir kızıllıktır gelir ve geçer, avuntusu yeter. Avunmak için yazmalı, yazmalıyım ben.


Ufkumuzu kaybettiğimiz yıllarla beraber topraklarımızı da kaybettik. Yetmedi, sadakatımızı, vefamızı da kaybettik. Birliğimizi, kardeşliğimizi, bereketimizi de heba ettik, aldatılmanın dayanılmaz hafifliğinde tek tek… Kalplerimiz nurlu gecelerin kutlu sabahına ulaşma macerasının peşinden koşarken boydan boya önümüze çekilen kapkara perdenin kara yüzüyle yüzleşiverdik birden bire. Ayılmak için yazmalıyım.


Kimseler anmak istemese de ışıklar saçan adımızı, dost görmeseler de kötülükleri def eden ellerimizi, biz vaadimizin ardında yürümeye devam edeceğiz yalnızlığa mahkûm edilsek de. Kalplerimiz, terk edenlerin dostluğunu aramadan, yılmadan, yorulmadan hakikatin incisi adaletin temini yolunda yıkılmaz adım olmaya devam edecektir. Yıkılmamak ve dahi yıkmak için yazmalıyım.


Kanatlarımız, umuda yolculuğun zirvesine ulaşana kadar çırpılmaya ara verilmeyecek bir dinamizmi çok uzaklarda değil yüreğimizde mayalayacaktır. Dehşet deryalarından geçmek gerekirse geçilecek, kan kusmak gerekirse kızılcık şerbeti içildi denilecek lakin yedi düvelin körüklediği fırtına dindirilecek. Ben dinmemek için yazmalıyım.


Ansızın ezberimizden dökülecek mazimizin şanlı satırları, ansızın çıkıp gelerek yol gösterecek cetlerin aziz hatıratı, ansızın yerden yedi kat yükselecek birliğimiz ve doğacak hakkın vadettiği günler. Zaman ufak tefek kusurları bahane edip dirliği zayıflatma zamanı değildir. Vakit, kuvvetlendirilmiş yapıştırıcılar ile küçük büyük demeden her parçamızı yerli yerine yapıştırma ve büyük fotoğrafı oluşturma vaktidir. Ve birleştirmek için yazmalıyım.


Son faslına yaklaşan güneşin zevali gibi görünmezlik iklimine geçme vakti gelenlerin üzerimize siymek istedikleri atıklarını suratlarına çarpmak vaktidir. Kızgınlıklar, kırgınlıklar, dargınlıklar ve her ne var ise kenarında kenarına itilerek adeta bilekleri kopartacak bir kenetlenmenin oluşturulması gereken vakittir. Ve kenetlenmek için yazmalıyım.


Geçmişten alarak ilhamı asrın idrakine söyletmeliyiz hakikati. Zafer inananların olacaktır, demek için yazmalıyım.

14.12.2017 Muammer AZMAK


 

Reklam