YAZILMALI
Yazmalı herkes hissettiklerini, yazmalı herkes gördüklerini, bildiklerini. Yazmalı herkes hikâye olmayanı, masal olmayanı. On üç Mayısın Salısında nasıl sallandığını, nasıl kara kuyuda aydınlandığını, nasıl karardığını, nasıl hayattan kopulduğunu yazmalı. Kömür karasına bulanmış yüzleri, kömür karasına bulanmış elleri, kömür karasına dönmüş yürekleri ve illa kömür karası çizmeleri yazmalı. Kirletmemeli, karartmamalı lakin yazmalı.
On üç Mayıs kara bir gün gibi geldi günümüze, karayerde emeğinin ardında, ekmeğini aramaktan başka dertlerini geri saflarda terk etmiş olanların canlarına geldiğini yazmalı. Artık sayısız canların aramızdan ayrılmasının kul hatalarından olmadığını, bunun bir kaza ve kader kavramıyla geçiştirilmediğini yazmalı.
İnsan topluluklarının emek harcayanlarının başında yer alan, yeryüzünden yüz çevirerek kara yerin karanlıklarında emek sermayesini sarf ederek diğer insanlara üretme sevdasında olanları yazmalı. Emeğin numunesi olarak gösterilecek çaba ve gayretlerin bedelini son noktada canları ile ortaya çıkaranları yazmalı.
Yanan ocakları, ocaklarda yananları, yangınlardan hisselerine düşen payı alanları, yangınların geride bıraktığı kara bahtlıları, alınyazısının bu olduğunu tevekkülle kabullenenleri, yaraları sarmak için hizmet ederken kendisine yara açanları, verilen vaatleri, tutulan-tutulmayan sözleri, eksiklerimizi-fazlalarımızı yazmalı.
Kara elmas deyip aklanan, uğrunda kara deliklerde dökülen alın teri ile paklanan, soğuk nöbetlerini ustaca geçiştiren, ekmek parasıdır denilip kutsanan ne varsa, yazılmalı. Yazılmalı kara elmasın fedakâr fedaileri… Yazılmalı ocaklarında kendileri yanarak etrafı ışıtma, ısıtma sevdasının çileli yolcuları…
On üç Mayıs mateminin esen havasındaki zehir parçaları görülmeli ve yazılmalı. Yanarken sönen ocakları, çalışırken duran yürekleri, ateşin düştüğü yerde korlaşan gönülleri bilinmeli ve yazılmalı. Hiç uğruna yitirilmedikleri, tesisleşecek olan gelecek inşasında mutlak pay sahibi oldukları hakikatini dillendirmek adına olan biten yazılmalı.
Kara gün habercisi olan kara elmasın peşindeki serüvenin ayrıntıları yazılmalı. Bir hırka ile bir lokma peşinde gidilmediği gerçeği veya ne ise aslı astarı mutlaka yazılmalı. Her seferinde, son sefere çıkan kaptan misali helallik için birbirinin ve efradının karşısında duranların son seferleri ve son durakları yazılmalı. Alevin yalazına tutulmuş ya da yalazın artçısı dumana gark olarak seferinden dönmeyenlerin kara talihleri, ardından karalar bağlayanların sabır efsanesi yazılmalı.
Merhameti tüketmiş arzuların açlığı, yok oluşa davetiye çıkartan kazma vuruşları, dehlizlerde kaybolan cılız isteklerin yankılanan seslerini, gülmek isteyip gülemeyen çehreleri, umut yaşasın diye yazmalı. Yaktığımızın yalnızca kömür olmadığını bilmeyi, inleyen bir ses yumağına dönüşen çıtırtıların aslında bir acı faturanın bakiyesi olduğunu düşünmeyi, öğretmek için yazmalı.
On üç Mayıs, kara olan kömüre inat, yüzlerimizin karardığı gün olduğundan, gidenlerin ardından bıraktığımız sessiz bir çığlıktan öte, feryat olduğundan yazılmalı. Yaşadıklarımızı gönüllerden, mekânlardan, hatıralardan silmemek için yazılmalı. Ellerinden tutamadıklarımızı omuzlarımızda taşımakla yetinmemek için yazılmalı.
Varsa alınmayan önlemlerin alınması için, acı-ıstırap dolu günlerin nihayet bulması için, iş yerlerini mezar adayı olmaktan çıkarmak için, yazılmalı. Gözyaşlarının arşı tutmaması, feryatların yeri-göğü inletmemesi, kim olursa olsun etki-yetki sahiplerinin ödevlerini ihmal ya da öteleme yapmaması için yazılmalı.
Yazılmalı ölümü besleyen ve koruyan kuyular. Korkunun ekmeğe katık olduğu her durum yazılmalı. Alın teri Zemzem misali korunmalı ve değer bulmalı, ölüm babadan oğula miras kalmamalı, bu yüzden hakikat yazılmalı. Rahmet dileklerimizin ulaşması niyazımız, kalanlara sabırlar vermesi duamız, bakiyelerine sahiplenmek de görevimiz olsun.14.05.2014 Muammer AZMAK