UNUTMA, ÜZÜLME!
Bahar geliyor, usul usul. Hazanların geride kaldı, gelmeme temennileriyle. Çiçeklerin gümrah bir hal aldı, salkım saçak süslenir oldu. Gülebilmelisin gayrı insanlığın uzanan paylaşım eliyle. Dallarından kopartılan, yerinde ve erkenden soldurulan çiçeklerin diyarı…
Şehitlerin kafileler halinde kol gezdiği, çocukların da kocaman kurşunlara hedef yapıldığı, dağ tepe, ağaç her yükseltinin ölüm haykırdığı, ayırt edilmeksizin alınan her canın aynı mezara bir süprüntü gibi yığıntı yapıldığı, güvenilen dağlara kar yağmasının yanında boran ve fırtınanın da hışmına uğradığı seçkin beldelerin ana toprağı Srebrenitsa…
Gözü dönmüşlerin, akıl tutulmasına uğramışların, bilinmeyen hesaplaşmaların peşinde koşan kimi Nederland kimi Hırvat kimisi de sırp vahşilerinin medeniyet düşmanlığı maskelerinin ardına gizlenerek yok etmek için seni ve senin varlığını, ortaklaşa hareketle sana ve evlatlarına reva gördüklerini ne sen ne de senin neslin unutmamalı… Bilinçli bir yoksullaştırmanın sonucunda bin bir türlü yokluk, açlık, hastalık ile seni yok edeceklerini düşünenler hakka teslimiyetinden ve kayıtsız inancından hepsi korktular. Hala korkuyorlar, unutma, üzülme…
Bizler Allah yolunda eziyete uğrayanlara, malları yağmalananlara, tasalluta uğrayanlara kol kanat germeyi ceddimizden öğrendik. Gücümüz yettiğince açları doyurmak, açıkta olanları barklandırmak sevdasının gönül yolcularıyız. Hele Allah yolunda can verenlere ne halde ne de atide ölüler demez, onların şehadetlerini kutlu ve makbul biliriz, bu sebepten unutma ve hiç üzülme…
İnsanlıktan nasip almamış güruhun karşısında kendini savunacak bir kazma bulamazken en ağır ölüm kusucularıyla onlar geldiler. Çocukların çocukluğunu yaşayamadı, ergenlerin naza çekemediler kendilerini, gençlerin oyunda oynaşta vakit telef etmedi, erginlerin dünyaya doyamadı, olgunların ahir zaman fitnesinin kıyımına uğradılar, üzülme diyemem, fayda etmez, ama unutma, unutturma…
Yakılan, yıkılan, harap olan mekânlarını, delik deşik binalarını, canlısına değil cansızına işlemiş barut kokusunu, hala vınlayan silah sesini, kabristanlarında yatanlarını, gözyaşlarınla ıslattığın toprağını sakın unutma. Sen sonsuza kadar yaşama imtihanından başarıyla çıkmış Bosna ve onun en kederli, gamlı kızı Srebrenitsa, artık evlatların mutluluk türküleri söyleyecek lakin sen ağıtlarını unutma ve mazine üzülme…
Yeni yetmelerin yetişiyor, dünyalıklarını tamamladığın kadar ruhlarına da sır ver. Kulaklarından büyüklerinin savaş hikâyelerini eksik etme, dualarında hep seslen, hüzün yağmurlarında bazen yıkan lakin sevinç yumağı olmayı unutma. Bir temmuz günü katledilenleri an, acılarını tazele ve ümit besle, üzülme…
Cetlerin dar etmişlerdi diyarlarını sana zulmedenlerin, tekrar şahlanmandan korkuyorlar, sen hazarda da seferde de hazır olman gerektiğini unutma. Yumuşak laflara kanma, melek görünen şeytanlara aldanma, merhametinin sebep olduğu maraza da üzülme…
Temmuzda yıkılmıştı insanlık denilen şey, doğmamış bebeklere sokulmuştu hançer, çıkılmıştı kan dökmenin tepesine, bütün bunları unutma, sen. Gelecek yazgını kendin yaz, üzülme…
Selamların en güzeliyle sizleri selamlıyorum. İnançlarını kaybetmeyenler, daima ümit var olanlar cesaret timsalleri, iffet abideleri, kahramanca savaşanlar, hepinizi selamlıyorum. Aranızda olan gazileri, şehadet şerbetiyle sizi geride bırakanları, aklımızdan kesinlikle çıkarmıyoruz, sizlerde yaşadıklarınızı unutmayın, muştularla sevinenlere de üzülmeyin…
Şehitlerin kafileler halinde kol gezdiği, çocukların da kocaman kurşunlara hedef yapıldığı, dağ tepe, ağaç her yükseltinin ölüm haykırdığı, ayırt edilmeksizin alınan her canın aynı mezara bir süprüntü gibi yığıntı yapıldığı, güvenilen dağlara kar yağmasının yanında boran ve fırtınanın da hışmına uğradığı seçkin beldelerin ana toprağı Srebrenitsa…
Gözü dönmüşlerin, akıl tutulmasına uğramışların, bilinmeyen hesaplaşmaların peşinde koşan kimi Nederland kimi Hırvat kimisi de sırp vahşilerinin medeniyet düşmanlığı maskelerinin ardına gizlenerek yok etmek için seni ve senin varlığını, ortaklaşa hareketle sana ve evlatlarına reva gördüklerini ne sen ne de senin neslin unutmamalı… Bilinçli bir yoksullaştırmanın sonucunda bin bir türlü yokluk, açlık, hastalık ile seni yok edeceklerini düşünenler hakka teslimiyetinden ve kayıtsız inancından hepsi korktular. Hala korkuyorlar, unutma, üzülme…
Bizler Allah yolunda eziyete uğrayanlara, malları yağmalananlara, tasalluta uğrayanlara kol kanat germeyi ceddimizden öğrendik. Gücümüz yettiğince açları doyurmak, açıkta olanları barklandırmak sevdasının gönül yolcularıyız. Hele Allah yolunda can verenlere ne halde ne de atide ölüler demez, onların şehadetlerini kutlu ve makbul biliriz, bu sebepten unutma ve hiç üzülme…
İnsanlıktan nasip almamış güruhun karşısında kendini savunacak bir kazma bulamazken en ağır ölüm kusucularıyla onlar geldiler. Çocukların çocukluğunu yaşayamadı, ergenlerin naza çekemediler kendilerini, gençlerin oyunda oynaşta vakit telef etmedi, erginlerin dünyaya doyamadı, olgunların ahir zaman fitnesinin kıyımına uğradılar, üzülme diyemem, fayda etmez, ama unutma, unutturma…
Yakılan, yıkılan, harap olan mekânlarını, delik deşik binalarını, canlısına değil cansızına işlemiş barut kokusunu, hala vınlayan silah sesini, kabristanlarında yatanlarını, gözyaşlarınla ıslattığın toprağını sakın unutma. Sen sonsuza kadar yaşama imtihanından başarıyla çıkmış Bosna ve onun en kederli, gamlı kızı Srebrenitsa, artık evlatların mutluluk türküleri söyleyecek lakin sen ağıtlarını unutma ve mazine üzülme…
Yeni yetmelerin yetişiyor, dünyalıklarını tamamladığın kadar ruhlarına da sır ver. Kulaklarından büyüklerinin savaş hikâyelerini eksik etme, dualarında hep seslen, hüzün yağmurlarında bazen yıkan lakin sevinç yumağı olmayı unutma. Bir temmuz günü katledilenleri an, acılarını tazele ve ümit besle, üzülme…
Cetlerin dar etmişlerdi diyarlarını sana zulmedenlerin, tekrar şahlanmandan korkuyorlar, sen hazarda da seferde de hazır olman gerektiğini unutma. Yumuşak laflara kanma, melek görünen şeytanlara aldanma, merhametinin sebep olduğu maraza da üzülme…
Temmuzda yıkılmıştı insanlık denilen şey, doğmamış bebeklere sokulmuştu hançer, çıkılmıştı kan dökmenin tepesine, bütün bunları unutma, sen. Gelecek yazgını kendin yaz, üzülme…
Selamların en güzeliyle sizleri selamlıyorum. İnançlarını kaybetmeyenler, daima ümit var olanlar cesaret timsalleri, iffet abideleri, kahramanca savaşanlar, hepinizi selamlıyorum. Aranızda olan gazileri, şehadet şerbetiyle sizi geride bırakanları, aklımızdan kesinlikle çıkarmıyoruz, sizlerde yaşadıklarınızı unutmayın, muştularla sevinenlere de üzülmeyin…
Muammer AZMAK
09/07/2020
09/07/2020
FACEBOOK YORUMLAR