TÜTÜN MÜ? DİNLEN DİNLEN KAÇ
Tütün kontrolünde temel amaç, tütün ürünleri tüketimini azaltarak başta kanser olmak üzere onlarca hastalığın yarattığı sağlık, sosyal ve ekonomik zararların önüne geçilmesini sağlamak, özellikle de çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere yeni başlayacakları engellemek ve başkasının içtiği sigaranın dumanından oluşan pasif etkilenimi ortadan kaldırmaktır..
Tütün kontrolünde temel amaç, tütün ürünleri tüketiminin başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıklarla ispat edilmiş neden-sonuç ilişkisi ile kullanım yaygınlığını dikkate alarak, tüketimi azaltmaktır.
Tütün kontrolüne yönelik sosyal nitelikli düzenlemeler, Anayasa’da belirlenen Sosyal Hukuk Devleti ilkesiyle de tamamen uyumludur. Keza, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtildiği üzere sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, Anayasanın 5. maddesi uyarınca vatandaşlarının maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamak ve kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamakla görevlidir.
Anayasa’da çocukların korunmasına yönelik olarak özellikle; Anayasa’nın “Kanun önünde eşitlik” başlıklı 10. maddesinde 2010 yılında yapılan değişiklikle getirilen (yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gazilerle birlikte) Çocuklar için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmayacağı esasının olması. (Çocuklar için POZİTİF AYRIMCILIK), BM Çocuk Hakları Sözleşmesinde yer alan “çocukların mümkün olan en yüksek sağlık standartlarında yaşama haklarının tanınması gerektiği” esası ile birlikte değerlendirilmelidir ve bu kapsamda çocuklarımızın tütün ve tütün mamullerinden kaynaklanabilecek her türlü zarardan uzak tutulması için üst düzeyde tedbirler alınmasının gerekliliği açıktır. Anayasa’nın 41. maddesinde yer alan “Devletin, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için gerekli tedbirleri alması ve her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alması görevi, Anayasa’nın 172. maddesinde yer alan, devletin tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirler alması gerekliliği göz önünde bulundurması gerekmektedir.
DSÖ ve ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) işbirliğinde, 2009 yılında Türkiye’nin 27 farklı ilinde ilköğretim ikinci kademe ve ortaöğretim okullarında okuyan 5.045 öğrenci üzerinde gerçekleştirilen Küresel Gençlik Tütün Araştırması, ülkemizde 13-18 yaş grubu gençlerin yüzde 8,4’ünün sigara kullandığını ortaya koymaktadır. Gençlerde sigara kullanımının erkeklerde yüzde 9,4 iken, kızlarda yüzde 5,3 oranında olduğu; 2003 yılında yapılan aynı çalışmanın sonuçları gençlerde sigara kullanımının yüzde 6,9 (erkeklerde yüzde 9,4 ve kızlarda yüzde 3,5) olduğunu belirlerken bu çalışma maalesef gençlerde özellikle kızlarda sigara kullanımının arttığını göstermektedir.
Yukarıda belirtilen rakamlar, kızlarımızın ve kadınlarımızın sigara endüstrisinin en öndeki hedef grupları arasında olduğunun göstergesi olduğunu ortaya koymakla beraber gençlerimizin ve kadınlarımızın giderek daha fazla tütün ürünleri kullanması, ülkemizin sağlıksız bir erişkin nüfusa sahip olmasına ve hastalık yükünün artmasına neden olacağının da göstergesidir.
Anayasal ve yasal görevlerimiz ve sosyal sorumluluklarımız kapsamında her bireyin mevcut ve gelecek nesillerin sağlığının korunmasına yönelik hedefleri gerçekleştirmek üzere hep birlikte tütün kontrolü yasa ve kurallarına uyması ve sahip çıkması gerekmektedir. Tütün ürünlerine bağımlılığı devam eden vatandaşlarımızın da öncelikle çocuklarımıza ve gelecek nesillerimize karşı sorumluluk duyma hassasiyetiyle 9 Şubat 2012 Dünya Sigarayı Bırakma Gününü milat kabul ederek Dumansız Hava Sahası’na dâhil olmaları gerekmektedir. Mevcut ve gelecek nesillerin sağlığının korunmasına yönelik Anayasal ve yasal sorumlulukların bilincinde olarak, 19 Mayıs 2012 tarihi itibarıyla dördüncü yılını başarılı bir şekilde dolduran “Dumansız Hava Sahası” kampanyasını, 31 Mayıs Dünya Sigarasız Günü vesilesiyle desteklemelerine tüm halkımızın iştiraki gerekir.
Bu bağlamda, tütün ve alkol piyasalarının düzenlenmesi ve denetlenmesi fonksiyonunu icra eden Kurumun (TAPDK), özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz başta olmak üzere halkımızın sosyal refahının gelişmesini sağlamaya yönelik tedbirlerin alınması noktasında önemli bir rolü bulunmaktadır. Bu doğrultuda yürütmekte olduğu kamu hizmetleri, Anayasa’da devlete yüklenen sorumluluklara doğrudan veya dolaylı olarak temas etmektedir. TAPDK’nın, alanında düzenlemeler yapmak suretiyle tütün ve alkol piyasalarındaki aktörlerin uyacakları kuralları belirlemek görevini; ekonomik ve özel çıkarlarla toplumsal çıkarlar arasındaki hassas dengenin kurulması ve korunması ile Anayasal hükümler ve uluslararası yükümlülükler arasındaki uyumun sağlanması bakış açısıyla yerine getirmesi gerekir. TAPDK, Kurumsal görevlerini öncelikle birey ve toplum sağlığı adına sosyal sorumluluk olarak algılamalıdır.
Bu noktada, başta TAPDK tarafından yapılanlar olmak üzere, tütün kontrolüne yönelik düzenlemelerin değerlendirilmesinde, herkesin ulaşılabilir en yüksek fiziksel ve ruhsal sağlık ortalamasında yaşama hakkını belirten BM Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi'nin 12. maddesine de bakılması gerekir. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, tütün kontrolü çalışmalarında Sağlık Bakanlığımızın yanı sıra en etkin şekilde yetkilendirilmiş ve görevlendirilmiş bir kamu otoritesidir.
Bu yıl için belirlenen tema ise “sigara ve kadın” üzerinedir. Bu temanın seçilmiş olmasının özel bir anlamı bulunmaktadır. Zira DSÖ’nün “Kadın ve Sağlık” raporuna göre; dünyada sigara içen 1 milyar kişinin yüzde 20’sini kadınlar oluşturmakta, sigara kadın ölümlerinin yüzde 6’sından sorumlu tutulmaktadır. Akciğer kanseri ölümlerinin çok büyük bir kısmının sigaradan kaynakladığı, dünyada eğer acil önlem alınmazsa 20 yaş ve üzeri kadınlarda 2004 yılında 1,5 milyon olan ölüm sayısının, 2030 yılında 2,5 milyona çıkacağını gösteren rapor, bu ölümlerin yüzde 75’ine yakın kısmının orta-düşük gelir seviyesindeki ülkelerde olacağını göstermektedir. Tüm dünya ülkelerinde, tütün ürünleri tüketiminin ve tütün dumanına maruz kalmanın yol açtığı zararlı etkilerinin önlenmesi ve küresel tütün salgınını önlemek amacıyla yapılan çalışmalar bağlamında her yıl 9 Şubat günü, Dünya Sigarayı Bırakma Günü olarak daha etkin kutlanmalıdır. Tütün Ürünleri Tüketiminin, Tütün Dumanına maruz kalmanın yol açtığı sağlık, sosyal, çevresel ve ekonomik sorunlara karşı yürütülen mücadele kapsamında her yıl 31 Mayıs günü “Dünya Sigarasız Günü” olarak daha da etkin şekilde kutlanmalıdır.
Türkiye tütünle mücadelede örnek ülkedir. DSÖ'ye kayıtlı ve sözleşmeyi imzalayan 176 ülke arasında bu politikaları uygulayan ilk ve tek ülke olmasıyla başarılarına bir yenisini daha ekledi. Demokratik bir devletin temel amacı, halkının gerek ekonomik gerekse sosyal açıdan gelişmesini sağlamaktır. Zira tütün kullanımından kaynaklanan zararlı etkileri önleme görevi, tütün ve tütün mamullerinin bunları kullananlara verdiği zarardan ziyade içmeyenlere (özellikle de çocuklara ve gençlere) ve topluma verdiği zararların önlenmesi noktasında toplanmaktadır.
Ülkemiz, tütün kontrolü alanında ülke çapında sürdürülebilir, kapsamlı ve kanıta dayalı etkili plan ve stratejilerin geliştirilmesi, uygulanması ve uygulatılması, hedeflere ulaşılması ve stratejilerin uygulanmasına yönelik çalışmalara ciddi katkı sağlamaktadır.
Ülke olarak hedefimiz; Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı’nda ifade edildiği gibi 2012 yılına kadar 15 yaş üzerinde tütün ürünü tüketmeyenlerin oranını yüzde 80’nin üzerine çıkarmak, 15 yaş altında ise yüzde 100’e yaklaştırmaktır. Tütün Kontrol Programı çerçevesinde Dünya Sağlık Örgütü'nün 7 temel politikası var. 180 ülke bu alanda mücadele ediyor.1- İnsanları pasif içiciliğin zararlarından korumak, 2-Sigara bırakmak isteyenlere yardım etmek, 3-Tütün reklamlarına özendirme ve desteklemeyi yasaklamak, 4-Tütünün zararları hakkında uyarmak, 5-Tütün ürünlerinde alınan vergileri artırmak, 6-Toplumu eğitmek, 7-Yukarıdaki maddelerle ilgili çalışmaları takip etmek. Son değişiklikle sigara reklamları tamamen yasaklandı. Sigara paketlerindeki resimli uyarıların kapladığı alan yüzde 65'e çıkarıldı. Türkiye'de sigara kullanım oranı yüzde 30'lara kadar düştü. Her 3 kişiden biri sigara içiyor. Oran yüzde 15'in altına inmeli. Tütün deyince herkes dinlenip dinlenip kaçmalı. Her yanımızı dumansız havanın kaplaması dileğiyle. 12/09/2012 Muammer AZMAK