Yine bir başlangıcı yaşayacağız birlikte.2010/2011 eğitim-öğretim yılının başlamasına az bir zaman kala değişen vekiller, değişen bakanlar fakat değişmeyen açıklamalar ile çalışma takvimi işlemeye başladı. Anlamakta zorlandığım, bir türlü derin manasını kavrayamadığım, temcit pilavı misali hem de ısıtılmadan önümüze konan beyandan yola çıkarak ne çözümlenmek isteniyor. Yoksa herhangi bir iş yapmaya çaba sarf etmek isteğinde ve gayretinde olan görevlilerin bu gayretlerini başlamadan sonlandırmak, heveslerini kursaklarına tıkamak mı hedefleniyor anlayamıyorum. Böyle bir maksada matuf olduğunu da açıkçası düşünmüyorum. Bilmediğimiz zorlamaların önünü almaksa murat buna diyecek sözümüz yoktur.
Bir mühür bir müdür kalıplaşmış lafzının artık bir çözüm olmadığını, daha farklı noktalardan meselenin ele alınması gerektiğini anlamak bu kadar zor ise, işin ve işlemlerin muhatabı olanların karşılaştığı problemler sorgulanmak suretiyle takip edilecek yol haritasının çıkarılacağını görmek mümkün değil mi? Paydaşların el açma noktasında kalmalarının sebebi kendilerinden mi kaynaklanıyor? Yoksa ekonomik çıkmazların içerisine terk edilmişlikten mi? Kendi adlarına menfaat temini kaygısı mı, daha iyi neler yapabilirim mücadelesinin ekonomik desteğini sağlama telaşı mı? Daha güzel ortam oluşturma, donanım kazandırma macerası mı? İştirak edenlerin sahiplenmelerini sağlamak mı? Uzun süren iş ve işlemlerden kurtulma manevrası mı? Tedarik edilmesi gereken mal ve hizmetlerin eksik veya randımanı düşük şekilde temin edilmesinin önüne geçme faaliyeti mi? Aynı hedefe koşanların, birlikten güç doğar düşüncesini hayata geçirme gayretlerinden mi? Benzeri sorular çoğaltılmak suretiyle doğrulama sağlanmadan sadece cız yaparım diye söylemler geliştirmek çözüme yönelik gayret ve çaba olarak algılanamaz kanaatindeyim. Ellerini taşın altına sokmalarının gereğine inandırma faaliyeti olarak algılanması ya da yanlış anlaşılmaya meydan vermeyecek kanuni düzenlemeler ile meselenin kökten çözümlenmesi daha doğru olacaktır düşüncesindeyim.
Farklı meclislerde dillendirilen işbirliği örneklemelerinin sadece zihni boyutunun olduğunu varsayma yanılgısına düşüldüğünü düşünmüyorum. Mana noktasındaki çabaların madde yönüyle desteklenmesi gerektiğinin farkına varılmaması hiç mümkün değil. Aksi bir düşünüş eğitim kuşunun havalanıp uçmasının değil, doğru dürüst yürümesinin bile engelleyicisi olacaktır. Maddi ve manevi desteğin en güzeli gönülden yapılmasıdır. Bazı hallerde bu tavır sonuç almaya pek müsait olmamaktadır. O zaman kanal ize etmek hatta biraz zorlamak lazım geldiğini yaşanılan tecrübeler bize öğretmektedir. Bu hallerde tolerans faktörü göz ardı edilmemelidir. Cebri yapılmış kazanımların diğerlerinden – kendiliğinden yapılanlardan -ayrı olarak değerlendirilmesinin gerektiğine inanıyorum. Bu durumda gereğinin yapılmasının daha doğru olacağını düşünenlerin sayısının azımsanamayacak kadar olduğunu gönül rahatlığıyla söylemek pek âlâ mümkündür.
Geliştirilmesi gereken okul-aile-öğrenci işbirliğinin sadece devam- devamsızlık ya da yapılması istenilen veya istenilmeyen davranışlar noktasında kalması bir şeylerin eksik kalmasının da zeminini oluşturacaktır. Bir anlaşma ya da sözleşme yapıldığı farz edilse tarafların mümkün olduğunca karşılıklı menfaatleri göz önünde bulundurulacağından yola çıkarak maddi ve manevi boyutlar bu noktada azami ölçülerde tanzim edilmelidir. Hisseye düşenden de yüksüntü duyulmamalıdır. Gereği elden geldiğince yerine getirilmelidir. Hiç olmasa aşınma bedeli, yıpranma, yenileme katkısı tazmin edilmelidir. Elinde olmayan sebeplerle imeceye katılamayacağını beyan edenler, acziyet içinde olanlar tespit edilerek muaf tutulmalıdır. Bu ve benzeri çalışmaların toplumun ortak iş başarma becerisini arttıracağını gözden ırak tutmamak gerekir. İşi birlikte yapanların birbirine yakınlaşması, aynı zamanda kırılganlıkların ortadan kalkmasına vesile olması sebebiyle toplumsal bir kazanım olacaktır. Birçok tasarım çalışması gerçekleştirilirken nasıl ona katkı yapanların sızlanmaları, şikâyetleri tatlı bir hatıra olarak anılıyorsa bu noktada da bir büyük tasarımın hayata geçirildiği var sayılarak – ki gerçekte de böyle. Sekiz ay süren ve milyonlarca katılımcısı olan ati düşünülerek yatırım yaptığımız bacasız fabrikalarımız.- şikâyete varanların haricindekileri tatlı anılara dâhil etmeliyiz.
Eğitim-öğretim basamaklarının her birisinde ‘çam sakızı çoban armağanı’ gönülden kopan hediyesini asli vazifesi sayıp veren vatandaşlarımızın artması, bizar olanların eksilmesi temennimizdir. Bu konuda başka temcit pilavı yememek de dileğimizdir. Yeni eğitim-öğretim yılı şimdiden hayırlı olsun. 08/09/2011