Tatil… Birçok tatil şekli ve adlandırması vardır; hafta sonu tatili, öğle tatili, sömestre tatili, bayram tatili, yılbaşı tatili, adli tatil, yarıyıl tatili, seçim tatili, kafa tatili, kafa izni, yaz tatili, şubat tatili, kar tatili, sel tatili, deprem tatili, soğuk hava tatili, yarım gün tatili, ve benzerleri… Kurum, kuruluş veya bireylerin kendilerine ayırdıkları malum iş ve işlemlerden uzak kalınan vakitler. Bazen de güvenlik maksadıyla, tabiat şartlarının gereği olarak ortaya çıkan avara zamanlar.
Tatil… İlk aklımıza gelen sere serpe yatmak, dinlenmek, gezmek, eğlenmek, kendimizi başka yerde bulmak, uymak zorunda olduğumuz kuralların veya yükümlülüklerin dışına çıkmak. Çalışma eylemi olmadan geçen zaman. Nerdeyse parmağı bile kıpırdatmamak, her şeyi başkalarından ummak, mümkün olsa yemeği bile başkalarının yemesini beklemek.
Tatil… Hayatımızda duymayı en çok sevdiğimiz, hatta çoğu zaman lafını duyduğumuzda havalara sıçradığımız büyülü kelime. Çalışmadan geçirilecek zaman – Burada insan kendi kendine sormadan edemiyor. Biz hakikaten çok mu çalışıyoruz? – Boşa harcanacak vakit. Telâfisi olmayan sermayemiz. Geri sarılmayan ve tekrar tekrar kullanılamayan kasetimiz. Bazılarına göre çarçur ettiğimiz, bozuk para gibi harcadığımız, bazılarına göre ise öldürdüğümüz kıymetli varlığımız.
Tatil… Kanunlar gereği çalışmanın gerçekleştirilmediği zaman, çalışmanın askıya alındığı süre, özel düzenleme yoluyla meydana getirilmiş serbest vakitler, atıl kalmak veya işlevsizlik diye de tanımlanabilir. Belirlenmiş zaman dilimini dolu dolu çalışarak değerlendirmiş, kıymetlendirmiş kimselerin, bu yoğunluğun yorgunluğunu atma fırsatını bulduğu kısa ya da uzun anlar. Yeknesaklığın/ rutinin dışına çıkmak, alışıla gelmiş olanı değil farklı olanı yapmak. Bu yüzdendir ki insanlar tatil anında geçirdiği bütün zamanlarında kendisini daha olumlu, daha pozitif hissetmektedir. Zihnimizi acaba biz mi yönlendiriyoruz? Yoksa gerçek bu mu?
Tatil… İmkânı bulmak, tatil süreleri meydana getirebilmek, tatilleri çakıştırmak, efradı toplayabilmek, makul ve mümkün olabilecek yer ve zamanlarda yeterli akçe ile tatil gerçekleştirmek bizim alışkın olmadığımız, hatta sonradan öğrendiğimiz ve henüz başarılı olamadığımız bir hayat şekli diye adlandırsak herhalde fazla abartmış olmayız kanaatindeyim. Kaytarmalarımız, ayaküstü sohbetlerimiz, sigara molalarımız, sallamalarımız, işi bilip işe gitmeyişlerimiz, sorana işten geliyorum deyişlerimiz, tuvalet ziyaretlerimiz, -mış gibi yapmalarımız çok daha iyi olduğumuz alanlar olarak karşımızda duruyor maalesef…
Tatil… Meşgul olduğumuz zamanları azaltabiliriz, çalışmaya bir süre ara verebiliriz, hatta bazı işlerimizi bir süre tamamen durdurabiliriz. Fakat vakti asla boşa geçirmemeliyiz. Mutlaka yararlı işlerle uğraşmalıyız. Hep yaptığımızın harici bir iş yapmak gibi ailenin ve ait olduğumuz toplumun üzerimize yüklediği yükümlülüklerin ihmal edilmemesi bu bağlamda düşünülebilinir. Bilgi ve görgümüzü arttırma çabaları, yaşadığımız muhitin dışına çıkmak, farklı işlerle ilgilenmek, kitap okumak, sportif faaliyetlerde bulunmak, ruhları dinlendirmek, yakınları ziyaret etmek, memleketin görmediğimiz beldelerini gezmek, mesire ve ören yerlerini görmek, oralar hakkında bilgileri tazelemek, arttırmak, pekiştirmek yeni yönelişler olarak zikredilebilir.
Tatil… Günlerimizi, insanlarımızı, tarihi değerlerimizi, öz kültürümüzü tanıma, bilme, farklı cephelerden görme yakından tanıma fırsatı olarak değerli kılmalıyız. Tabiat bu noktada asla ihmal edilmemeli. Çevre güzellikleri, yeşil mavi renk huzur kaynağı ve mutluluk iksiridir, tuzlu ve tatlı suyun sesi unutulmamalı, olabildiğince hepsinden istifade etmek gerekir. Günümüz kentlerinin taşlaşmış hayatının içerisinde ufalanan insan, ruhen ve cismen ciddi bir tahribata uğramaktadır. Bunun en iyi iyileştiricisi başlangıcımız toprak ve üzerinde hayat bulanlara ziyadesiyle yakın olmaktır. Bu yakınlaşma amaçsız değil aksine tabi güzelliklerin ibret nazarıyla gözlemlenmesi ve tanrının bahşettiği imkânlardan istifade edilmesi maksadıyla olmalı.
Tatil... Çalışmaya son verdiğimiz zaman; daha çok yoruluyorsak, daha çok sıkıntıyla karşılaşıyorsak, sevdiklerimizi göremiyorsak, dilediğimiz yerlere gidemiyorsak, hatta hayat hızla akıp gidiyorsa elimizden, durmamalıyız. Duyarlı insan dinlenirken de çalışırken de düşünebilme becerisi gösterendir. Gerçek gündemini ve kendi gerçeğini görebilendir. Ataleti görenlerden olmamız dileğiyle… 20/06/2011