TARİHİ BİR SİMA ORUÇ REİS ya da BARBAROS 1470 -1518
Rodos gezisi, bakiyemiz soydaşlarımız, kültürel tahrip, deniz kenarında gelenlerden Fatiha bekleyen Murat Reis ve kaderine terk edilmiş manevi mirastan ilham ile… Hatırlama ve rahmetle anma vesilesi olması dileğiyle…
**Türk denizcisi Oruç Reis, Ebu Yusuf Nurullah Yakup’un oğludur. Babası, Yakup Ağa, 1462'de Midilli'nin fethine iştirak etmiş ve Bonova köyü kendisine tımar olarak verilmişti. Burada yerleşip evlenen Yakup Ağanın İshak, Oruç, Hızır ve İlyas adını verdiği dört oğlu olmuştu.Yakup Ağa Vardar Yeniceli’ydi. Fatih Sultan Mehmet’in Midilli’yi fethinde tımar sahibi sıfatı ile Midilli adasına yerleşmişti. Oruç Midilli’de doğdu. Genç yaşında bu kozmopolit adada Rumca, İtalyanca, Latince gibi Batı dillerini öğrendi. Deniz ticaretine başladı. İyi bir öğrenim gören kardeşler, devrin denizci milletlerinin lisanları olan İtalyanca, İspanyolca, Fransızca ve Rumcayı öğrenerek yetiştiler. Gençliğinde gemiciliği ve deniz ticaretini çok iyi öğrenen Oruç Reis, cesareti, zekâsı ve girişimciliği ile kısa zamanda gemi sahibi oldu. Suriye, Mısır, İskenderiye ve Trablus Şam’a mal taşıyarak, oradan aldıklarını Anadolu'ya getiriyordu. Kardeşi İlyas Reis ile birlikte denizciliğini ilerletti. Rodos şövalyelerine esir düştü. Esirlikten kurtulunca, Memlüklü Sultanı Kansu Gavri'nin hizmetine girdi. Mısır donanması ile birlikte İskenderun Körfezi'nde bulunduğu sırada Rodosluların saldırısına uğradı.
**Sınır boylarında akıncıların yaptıkları, yıldırma ve fethe hazırlama faaliyetlerini denizde gerçekleştiren kahramanlık ve cesaret timsali deniz kurtlarından biri olan Oruç Reis, katıldığı muharebede can ve mal endişesi duymazdı. Elde ettiği ganimetleri fakir ve kimsesizlere, leventlerine dağıtır, varını yoğunu cihat ve gaza için sarf ederdi. Cömert, âlicenap, yardımsever, merhametli olan Oruç Reis, ciddi ve sertti. Bütün leventleri tarafından, bir baba gibi sevilirdi. Çok iyi bir muharip, tehlikeli zamanlarda en iyi çareleri bulmakta zorluk çekmeyen bir komutandı.
**Türk denizcilik tarihinde önemli bir yeri olan Cerbe Adası, Oruç Reis tarafından 1513 yazında fethedildi. Burayı kendisine üs edinip, Doğu ve Batı Akdeniz'de pek çok gemi zapt etti. Papa'ya ait, o zamanın dev savaş gemilerini, ince tekneleriyle ele geçirmesi, şöhretini Avrupa ve dünyaya ulaştırdı. Birkaç yıl içinde Oruç’un Batı Akdeniz’de kuş uçurtmamacasına Kuzey Afrika ile İspanya, Fransa ve İtalya arasındaki suları ele geçirmesi en kudretli Papalık ve İspanyol gemilerini donanmalarını yenmesi Batı Avrupa devletleri arasında dehşet uyandırdı. Batı Akdeniz’de deniz egemenliğinin Türklere geçmesindeki korkunç tehlikeyi kavrayan İspanya, Cezayir’e 40 savaş gemisiyle 140 nakliye gemisinin himayesinde 15.000 kişilik bir ordu çıkardı. Orduya Don Diego De Vera komuta ediyordu. 30 Eylül 1516′da Oruç, Cezayir önlerinde İspanyol ordusunu perişan etti.
**Cezayir şehri halkı, kendilerini İspanyollardan kurtarması için Oruç Reis'e başvurdu. Oruç Reis, Cezayirlilerin bu çağrısı üzerine 1516'da Cezayir üstüne yürüdü. Cezayir'in Oruç Reis'in eline geçmesini istemeyen İspanyollar, şehri almak istedilerse de başarılı olamadılar.Yavuz’un ağabeyi Sultan Korkut Türk denizcilerini korumayı adet edinmişti. Oruç da Antalya valisi olan bu şehzadeden büyük ölçüde yardım gördü. Korkut Çelebi'nin verdiği bir gemi ile korsanlığa başladı. İtalya kıyılarını yağmaladı.
**Yavuz padişah olunca Oruç Bey Sultan Korkut’un adamı olduğundan dolayı kendisine zarar geleceğini sandı ve Osmanlı topraklarından ayrıldı. Daha sonra Yavuz Sultan Selim'e hediyeler gönderdi. Yavuz Sultan Selim ise ona elmas kabzalı iki kılıç ve iki gemi gönderdi. Sonraları Yavuz’dan devamlı surette savaş gemisi, silah, top ve asker yardımı gören Oruç, kardeşi Hızır’ın da yardımı ile Kuzey Cezayir’i ele geçirme eylemini hayata geçirdi. Cezayir'de bir devlet kurmaya karar veren Oruç Reis, kısa zamanda bu toprakları ele geçirdi. İspanya Kralı Şarlken, Cezayir'e donanma gönderdiyse de, Oruç Reis'i elde ettiği yerlerden çıkaramadı. Becaye kuşatması sırasında Oruç Reis, sol kolundan ağır yaralandı ve hekimlerin tavsiyesiyle bu kolu dirsekten kesildi. Tek kolla mücadelede de şevk ve azminden hiçbir şey kaybetmeyen Oruç Reis, iyileşince derhal denize açıldı ve pek çok gemi ele geçirdi. Cerbe adasına yerleşti. Kardeşi Barbaros Hayreddin Paşa burada kendisine katıldı. Yaptığı deniz savaşları ile ünü bütün Batı Akdeniz'e yayıldı.
**Oruç Reis Kuzey Afrika’daki Araplaşmış Berberi devletlerinin kargaşalığını gördükten sonra bu topraklar üzerinde tarihte ilk defa olmak üzere şahsi teşebbüsü ile bir Türk devleti kurmayı düşündü. Yavuz da ona Anadolu’dan levent toplamak iznini vermişti ama gene de bir iki bin Türk’le böyle bir teşebbüste bulunmak büyük azim isteyen bir işti. Bir yandan kudretli İspanyol ordusunu ve donanmasını bu topraklardan ve sulardan kovmak öte yandan Arap devletlerini kuşkulandırmamak gerekiyordu. Cezayir limanını aldıktan sonra Fas sınırları yakınlarında büyük Tiemsen şehrine geldi. Böylece Cezayir’de bir Türk devletinin varlığı tescil edilmiş oldu. Oruç adına hutbe okunmaya başlandı. Bunun üzerine Arap hükümdarları İspanyolları Kuzey Afrika’ya çağırdılar. Tiemsen’i Oruç’tan almak isteyen İspanyollar Gomares Markizi’nin komutasında az bir kuvvetle Tiemsen’de bulunan Oruç’u kuşattılar. Oruç kuşatmaya 6 ay karşı koydu. Ağabeyi İshak Bey bu kuşatmada şehit düştü. Oruç kaledeki Arap ve Berberi askerlerinin sızlanmaları üzerine daha fazla karşı koymaya imkân olmadığını anlayınca bir gece kaleden çıkmaya karar verdi. Yanında ancak 40 kadar Türk askeri kalmış gerisi şehit düşmüştü.
**1518 Ekiminde bir gece İspanyol hatlarından sızıp dışarıya çıkan Oruç Bey büyük İspanyol ordusu tarafından ısrarlı bir biçimde takip edildi. Oruç Salado ırmağını maiyetinin yarısı ile geçmişti ki geride kalan 15–20 Türk levendini İspanyollar durdurdular. Bunun üzerine Oruç, Salado ırmağını gerisin geriye geçip arkadaşlarının yardımına koştu. Ümitsiz bir vuruşmadan sonra bütün Türk leventleriyle birlikte kendisi de şehit düştü.
**Cezayir’deki Türk devletini ayakta tutmak ve BARBAROS LAKABINI taşımak görevi Hızır Reis’e (Barbaros‘a) kaldı. Rahmetle anıyor hatırası önünde tazimle eğiliyorum.