SORGU
Fikirler, düşünceler, sahipleri beyinlerin kıvrımları arasında adeta pısırıklık yarışı yapıyorlar zannına kapılıyor insan zaman içerisinde. Hepsi ‘yapılmalı’ komutu yerine ‘yapma’ komutuna daha sempatik bakıyor, hepsi alışılmadık bir durumla karşılaşırsam ‘bir tatsızlık çıkar’ beklentisini, kesin olarak algılama zahmetine giriyor zannımca.
Küçük dünyamızın oluşturulmaya başladığı andan itibaren sihirli bir el bizim dünyamızı kendi heva ve heves iklimlerine göre şekillendirmeye, donatmaya başlıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Bu kaba sualin karşısında irkilmemek tabi ki mümkün olmamaktadır. Hani biz bireyler olarak kendi hayatımızı kendimiz tanzim etme çabalarını, kazanma ve düzenleme serbestiyetine sahiptik ya! Hani büyüklerimiz bizler için her şeyin en iyisini, en güzelini düşünür ve hep bizim iyiliğimiz için gecesini gündüzüne katar biz de siz zahmete girmeyin yerine ‘bu benim hayatım’ terslemesini yaparız ya! Bütün bunlara ve benzerlerine rağmen, üretim hatası olanlarımızı saymazsak büyük çoğunluğumuz çizilen istikamet doğrultusunda yolumuza devam ederiz.
Oysa küçük bir koza örmeye ve zamanla etrafımıza biriktirdiklerimizle yarı açık bir cezaevi, hatta tutukevi yükseltmeye başladığımızı fark etmemiz kısa bir vakitte gerçekleşmez. Kısmen nezaketli uyarılar, terslemeler, kendine bir bak ikazları, sarsıcı olsa da kendimizin, kendimiz tarafından, fikren, ruhen, vicdanen, adım adım zincirlendiğimizi kavrayamayız. Ayağa kalkmak istediğimizde ya çok geç ya da iş işten geçmiş olmaktadır.
Herkes çocukluğunu hatırlamaya biraz çaba sarf etse, o delişmen, ardı arkası kesilmeyen soru yağmurunun sahibini hayal meyal da olsa hatırlayacaktır. Bu kadar soru soran, bu kadar merak duygusunu bastırmayan, inadına merakın peşinden koşar adım giden çocuk, ne oluyor da birden bire mecalsizleşiyor, uysallaşıyor hatta sistemin yumuşak başlı ferdi oluyor. Acaba terbiye dediğimiz öğretiler veya aldığımız eğitim materyallerinin sınırlamaları bu kaotik yapının sakinleşmesinde etkin bir rol mü almaktadır.
Oradan oraya koşuşturan araştırmacı gazeteci rolündeki benliğimiz, onlarca metre yükseklikten yuvarlanmış bir kristal vazonun tuz buz olması gibi kendi yapısından sıyrılıveriyor. Özgürlüğün eyersiz atıyla başladığı koşusunu nedenini izah edemeden bir kaplumbağa rahatlığıyla tamamlamanın dayanılmaz yavaşlığına teslim ediyor. Hatta uysal fakat emin adımlarla ilerliyoruz diyerek bir de züğürt tesellisi üreterek.
Sürülerin bir çoban ve köpeği marifetiyle sevk edileceğini öğrenmiş olan insanoğlunun kendi evlatları veya hem cinsleri eliyle sürü modeline benzetilmesi yapılabilecek büyük kötülüklerden biri olmakla beraber daha da kötüsü kendisine ezberletilen tavır ve davranışların olmazsa olmaz kabulünün benimsetilmesidir. Mutlak bir doğrunun var olmasını tartışmıyorum, farklı yollarla aynı yere gidilebileceğini söylüyorum. Buradaki harcanan zaman, araçlar ve diğerleri bireysel tercihlerin yansıması olmaktan öte değer ifade etmez amma şahsın tercihlerinin hayat bulması onu mutlu sona ulaştırır ve başkası için değil kendisi için olduğunu görmesine vesile olur.
Zevklerin, renklerin, yapıp etmelerin farklılığı ne kadar çok, ne kadar zengin ve ne kadar hayranlık uyandırıcıdır. O vakit her bir kişinin kendi özeline ait düşünce iklimlerinin canlandırılması da o kadar farklı, o kadar zengin ve o kadar hayranlık uyandıracak fikirler zenginliğine, yapıp etme çeşnisine temel oluşturacaktır. Bu noktada bütün kısıtlayıcı unsurların ortadan kaldırılması anarşizmin daveti anlamına yol açar bu doğru da değildir. Biz tedricen, an be an bu sınırların kaldırılmasını, özgürlüklerin genişletilmesini ve daha zengin bir beyin fırtınasının meyvelerinin devşirilmesini arzu etmekteyiz.
Uzun soluklu bir yürüyüş olarak adlandırılmak icap etse İbrahimi bir yöntem olan sorgulamanın var olana şüphesiz bağlanmaktan daha makbul olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sormak, öğrenmenin ilk adımı olmakla birlikte aynı zamanda öğretilenin doğruluğunu tartışmak anlamına işaret eder. Çünkü sorularımızın içinde neden, niçin, ne zaman, nasıl, kim, nerede, işaretleyicileri bizim sağlıklı bir kurgulama oluşturmamıza katkı sağlayacak ve yanılgılarımızı ve yanıltıcılarımızı fark etmemizi en kısa vakte taşıyacaktır.
05.09.2018 Muammer AZMAK