Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ŞEHİR MACERAMIZ

19 Kasım 2017 - 22:29 - Güncelleme: 20 Kasım 2017 - 12:08

~~ŞEHİR MACERAMIZ

Bir gökçek çınarımız vardı,
Arka bahçemizde, en köşede,
Neşede yoktu ondan ulusu, ondan dirisi,
Dikmişti başını göğe, ha değdi ha değecek…
Sanki yarışıyordu mübarek, eski, çürük konağımızla,
Ha geçti ha geçecek, neredeyse.
Başkaldırmıştı ceviz talihsizliğine,
Söyleniyordu kendi dilince,
Kim dikti beni bu çınarın gölgesine.
Gölgenin gölgeye gücü yetmez,
Lakin çıkmazsa güneş, ortalıkta ot dahi bitmez.
Ama ben aşacağım bu zorluğu,
Fakat demeyeceğim ‘gölge etme’…

Günler günleri, günler haftaları, haftalar ayları kovaladı.
Yerden bitti küçücük bir ayva,
Dediler bırakın, hayli yer var, burada,
Size de yeter, ona da buna da.
Çarpık şehir haykırdı, sessizce,
Eski evler, bahçeler, nerede?
Kapkara oldu gözleri, her birinin,
Çınarı da cevizi de ayvayı da yedik.
Yukarıdan bakınca yerlerine,
Koyduk, betonla karılmış, birer delik.
Etmedi, hiç birisinin macerası metelik.
Sevmeliydik, tabiatı en az asırlık.
Olmazdı kalıcılık, gündelik aşkla.

Attığımız her adımımızda, değmesin ayağımız taşa,
Akıl devşirmek gerek başa, olmayalım ilah! Haşa…
Akıl edelim, fikir edelim, zikir edelim, illa şükür edelim.
Göğe merdivenimiz olmasın binalar,
Aman dikkat! Çaktırmadan çakmadan artmasın zinalar.
Hem bugünü hem yarını derinden sarsar, yaralar.
Hem analar-babalar, hem de yavrular, bağlar karalar.
Sağlam zeminleri inceleyip etmeliyiz mekân.
Ovalardan uzak durmalıyız, tereddütsüz, hemen.
Kaydır, kuydur, uydur ile geçiyor zaman.
Aldatılma uykusundan vatandaş artık uyan.
Görünen o ki budur bizim şehir maceramız…
Muammer AZMAK 14.11.2017

Reklam