SEÇİM
İnsanoğlunun ağız tadıyla bir seçim yapmasına, heyecan yaşamasına izin vermez oldu anket denilen alan içi çalışmalar. İsabet kaydı bazen düşük olsa da yapılan araştırmalar kabaca ipuçları veriyor, ipuçları vermekle kalmıyor, gezginci özellik gösteren seçmenin kararının da belirleyicisi oluyor. Kısacası anketlerin estirdiği rüzgâr ne tarafa götürürse o tarafa gitmek bazılarımız için kaçınılmaz oluyor. Hayatın bütün alanlarında çok belirleyici hale gelmiş kamuoyu araştırmalarını gözlerden uzak tutmamak gerekiyor seçim yapmak için.
Seçim, sonuç tayin edici bir görevi de üstleniyor belirginleştirmeden. Bütün tarafların hazırlıkları, gayretleri, ifadelendirmeleri hatta vaatleri bu ruh halinin yansımalarını olanca çıplaklığıyla ortaya koyuyor. Merkezin bu bağlamda siyasi, idari ve mali yaptırımlarının ulaştığı noktalar, değişikliğe uğrayan boyutları, seçim kavramını masumiyetin sınırlarının dışına itiveriyor. Bazen de masumiyetleri aç bir iştah ile yutuveriyor. Ve sonuçları bu noktada da ne şekilde olursa olsun yerel siyasetin etkilerini azaltıyor, kimi zaman etkinliğini tamamen yok edip başka yönelişlerin önünü açıveriyor.
Seçim, yerel ya da mahalli kanıtların önceliğinin olması gereken bir yarış iken; genel siyasi tercihlerin cirit attığı geniş bir alana taşınıveriyor. Böylece çözüm önerilerinin teklif edilmesi gereken yarışma, kültürel anlamda ve siyasi anlamda kutuplaşmaların aşılmaz boyutlar kazanmasına yataklık eder hale getiriliyor. Duygusal yaklaşımlar, duygu sömürüleri, inatlaşmalar, memleket elden gidiyor söylemlerine kadar ne acıdır ki varıyor. Oysa seçim için masum ittifakların yapılması, ortak paydalarda buluşma, karşı taraf diye ilan edilenlerin de bizim ile aynı taraf olduğu gerçeğini değiştirmediğini hatırdan çıkarmamak gerektiği, hem demokrasinin hem de insanlığın icabı olduğunu unutturmamalı.
Seçim, seçmenin zaman ve mekân ile ilgili olarak tercih değişikliğinin gerçekleştiği bir vakıa olduğunun bilincinde olmalı. Var olan siyasi bölünmelerin doğurduğu kutuplaşmaların cenk meydanı olmaktan mümkün olduğunca çıkarılmalı. Herkesin gerçekleştirdiği gerginlik edebiyatının sınırları dışına taşınmalı. Diğerlerinin dışında bir tarzı benimsemeli. Yerel unsurların olabildiğince ağırlığı hissettirilmeli. Şeffaflık kavramı lafzi bir söylem olmaktan azami derecede çıkarılmalı. Taraftarın oldukça verimli bir katılım coşkunluğunu yaşaması sağlanmalı. Denge denilen farklı unsurların temsili meselesi, bir eğilimin tekeline kesinlikle terk edilmemeli. Bütün bunların ardından da denetleme mutlaka gerçekleştirilmeli. Güven duygusu ‘ben tanıyorum, iyi çocuk’ ifadelerinin güvensiz ellerine terk edilmek yerine, hukuk normlarına emanet edilmeli.
Seçim, günümüzdeki yerleşim alanlarının sakinleri insanların, kendilerini ilgilendiren her meselede söz söyleyebilecek konumda olmalı. Var olan ihtiyaçlarının dillendirilmesini gerçekleştirilecek yollarla tanıştırılmalı. Taleplerin verilmesi, giderilmesinin bütün katmanlarında bilgi sahibi olmalı ve sürece katılabilmelerinin önü açılmalı. Yola çıkışta hesaplar oldukça gerçekçi yapılmalı, tutmadı deyip enerji yeni hesaplara harcanmamalı. Her yeni hesaplama akılların karışmasının, gönüllerin bulanmasının sebebi olacağı asla unutulmamalı.
Seçim, birkaç danışmanın, birkaç günde bir araya gelerek, dar bir alanda, dar bir dünya görüşü ile üreteceği; ne yapalım, bu kadar kısa zamanda, bu kadar oldu, diyeceği bir manzume olmamalı. Aksine açık alanlarda, bütün fikirlere açık, Medeniyetin bakiyesine saygılı, terkinlerine sahip çıkan, doğanın bütünlüğünü yok etme hamlelerinin içinde yer almayan, canlı hayatın sağlıklı sürdürülebilirliği için gayret sarf eden, kucaklamada sınır tanımayan bir özellik sergileyebilmelidir. Efsunkâr bakışlar, sihirli dillendirmeler, kalıcı hikâyeler ancak işin tuzu-biberi olacaktır.
Seçim, özellikle de mahalli seçim yüz bilinmeyenli denklem konumuna sokulmamalı. Dertlerin adı konulmuş lakin deva bulacak hekim bulmak telaşını, boy gösteriş törenine devşirmemeli. Duyuru yapacağız derken çirkin hoparlör seslerinin işgalini güçlendirmemeli. Erkek egemen tekliflerin sığlığında eriyip gitmemeli. İçi doldurulmayacak vaatlerden kaçmalı, uzaklaşmalı sırça köşk söylemlerinden. Gıda paketleri zehirlememeli garibi, zenginin çıkarlar başını döndürmemeli.
Seçim, akıl almaz dolapların döndürüldüğü, içine masum vatandaşın bindirildiği, ahmakıslatan yağmurunun keyfince yağdırıldığı hava olmamalı. Dere boyu sazların örüldüğü, büyümeyen ekonominin görüldüğü, sözüm ona refahtan söz edildiği, dinleyelim ezanı derken salanın verildiği kabristan olmamalı.
Seçim, hak ve hakikatin ortaya çıktığı, efendilerin değil hizmet erlerinin bulunduğu, herkesin doğruluk ipine sarıldığı, umutlara kavuşulduğu zamanın adı olması dileğiyle. Seçimleriniz isabetli, seçilmişleriniz ise dürüst ve üretken olsun… 25.01.2014 Muammer AZMAK