SANAL ÂLEM
Önce dürt, sonra selam kelam, hal hatır faslı, sonra gülüşme, aslı astarı olmayan beyanlar ve ardından duyulmaya başlayan heyecanlar. Ayaklar yere değmesin, varlığın belli olmasın, mutlaka varsın, varlığınla hiçsin be sanal âlem. Desturu yoktur, görgüden yoksuldur, maksat egolardır. Nefisler haz alır, hatta azdırılır, yoldan çıkarılır, umuma açık olmayan, uygunsuz işler yapılır, kabaca haltlar karıştırılır. Kaçamak zevkleri ile verir velvele, çırılçıplak sözleriyle sözüm ona aşka çıkarıyor davetiye, kovalarcasına kaçağı, saklanır perde gerisine, cesaretin nerde be sanal âlem.
Saymakla bitiremeyiz maharetlerini, ne yalan söyleyeyim gördükçe güzelliklerini şaşı kalıyoruz. Görsel zina sayende oldu aleni, istemesek de işgal etti her evi. Ar namus zannedildiğinden daha tehlikede, aklın yok mu be adam zorla mı yaptırıyorlar, savunmasına verecek cevabımızı bile elimizden aldı, önce ani reklam girişleri yapardı, insanları faka bastırırdı. Şimdi eyvallahı yok hiçbir şeye, sergiyi açtı her yere, görenler dertlenip girse de yere, hergele dayamış sırtını sağlam bir yere. Nereye dayanıyorsun be sanal âlem.
Bedava hizmet veriyormuş, görende zannedecek Allah rızasını gözeten bir derviş. Siyahları beyazlara boyatmışlar, aklı yerinden hayli oynatmışlar, Ermişler muratlarına ki inanlara bile çanak tutmuşlar. Tek kârı var oyalamak, gerisi külliyen veriyor zarar, açıyor onulmaz hasar. İstisnaları var mıdır diye sorsan: Ağız dolusu ‘herhalde var’ der. Ne menem şeysin be sanal âlem
Süslen püslen, tak takıştır, yak yakıştır, giyin soyun, yok yok giyinme, nasıl olsa bu bir oyun. Bedenler bizim, gözlerle yese ne olur, inancım kurtarır, tövbe kapısı açık diye sevinme, iş işten geçtikten sonra dövünme. Kim gördü, kim şahit, nasıl olsa sanal bir âlem, benzeyen mi yok, her tarafta çok, der geçersin amma tertemiz boyayı da çizersin lakin.
Bütün meymenetsizler, bet suratlılar olurlar havari, dönerler etrafta sıkça. Akla geldikçe dürterler, huri deyip adeta taparlar. İşleri bitince kullanılmış mendil misal kenara atarlar, olsun heyecanlar yaşadık ya, bu benim hayatım deyip deneme tahtasına çevirdik ya. Atılan oklardan kalbura döndük ya. Ellerimiz değmese de kollarımız sarmasa da aldatmanın keyfini çıkardık ya. Ne müthiş meydansın sen be sanal âlem.
Bir tane yeter mi? Karşına çıkan ilk nefer mi? Ortada daha niceleri var. Bar, pavyon hak getire, meslek icra ediyoruz diye, sığınmışlar bahaneye. Oysa ondakiler veresiye zil takıp oynar, karşısına ilk çıkana hemen kanı kaynar. Eşleri, dostları yakalayınca vay anam vay, dinle hikâyeyi inceden, utan hakkında düşündüklerinden ve dahi aklından gelip geçen akıl almaz fikirlerinden. Nelere kadirsin be sanal âlem.
Kaçamaklar halis zevkleri çevirir yürek yakan köze, her kim taşıyorsa şeytanı yanında, mutlaka mağduru olacaktır onun. İsimler sahte, adresler sahte, kim bakıyor artık ahde. Adres yok, sözde durmak yok, nişanı takan yok, nikâh ise olmuş şantaj aracı, zorlarsan beni… Dediklerimi yapmazsan… Diye başlayan cümleler müebbetlik mahkûm olduğunuzun göstergesi. Kalpazanlık yapacakların artık bahtı açık, çünkü var artık kes-yapıştır-dönüştür numaraları. Nelere izinler veriyorsun be sanal âlem.
Şahlar olur piyonların oyuncağı bu meydanda. Delileri olmuş görürsün padişah velilere, bu meydanda. Vicdanlar bazen kiralık, bazen satılık olur, bezen de renkten renge girer bu meydanda. Kalemler mürekkep yerine kan ve irin ile dolar bu meydanda. Saygıyı arama, sövgünün her yerde her yanda esamisi okunur. Kirletilir kalemler ellerden başka her bir şeyle. Yollar destursuzların uğrağı hatta konağı olmuş bu meydanda. Daha akla gelmez nice acı gerçekler vardır. Gün gelir hesap sorulur, mizan kurulur, iyiler kötüler tartılır, işte elekten geçer o zaman, fark etmeksizin her ne varsa büyük küçük yapıp-etmelerin karşılığı görülür bu meydanda.
Dokunduk bir nebze hayatın görünmeyen teline, sakın, sakın ha vermeyin yakanızı onun eline. Kurgulanışı bozuk olan duvarların arasında kalmayın. Ar-namus da neymiş deyip bir an gafil olmayın. Kimler duyacak aman demeyin. Silinmez lekesi var bu hinoğlu hinin. Sefili padişah eyler görünmez eliyle, hanımı aşüfte kılar kıvrak, yılandiliyle. Cennetini sana cehennem eylerken bu zebani, cehenneme de yoldaşını üretir. Şimdilik bedenlere dokunmuyor, yalnız ruhları karartıyor. Korkarım gelecekteki yatırımı, bedenleri de denetime almak. Gizliden gizliye buluşmanın aşikâr kavuşması olur bu da insanoğlunun felaketi olur. Felakete davetiyesin be sanal âlem.
Bedenler bırakılmamalı sahipsiz, sineler fora edilmemeli, insanlık özünü muhafaza etmeli, sanal alaboraya izin vermemeli. Her şey rumuz, kandırmacasına kanmamalı. Kapılmayalım bir anlık sele, büyük günde koparmayalım velvele… Sanal olan âlemde kaybolmamak dileğiyle… 29.06.2014 Muammer AZMAK