OKUMALAR

OKUMALAR

Kitap okuma işini çocukluktan itibaren genele şamil bir şekilde okumak gerekir. Bu düşüncelerimin temellendirmesinde ilerleyen yaşlarda meydana gelen pişmanlıklar ve keşkeler olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu noktada okuma üzerine kalem faaliyetinde bulunan erbabın ve düşünen zihinlerin üç aşağı beş yukarı bu kanaat etrafında toplandığına şahit olunduğu görülür.

Alan bilgisi olan okumalarda ilim sahibi olmanın genel hayatta hele uygulama alanlarında karşılaşılan müşkülatı çözümlemede yetersiz kaldığını hem kendi hayat sahnemizde görmüş hem de eş dost meclislerinde dile getirilişine tanıklık etmişizdir. Gıyabi olarak bilinen birçok malumatın vicahiye çevrilmesi için uygulanabilir bilgilendirme ihtiyacının olduğu bir vakıadır.

Alan bilgisini satmanın ya da aktarmanın en temel dinamiği, örnekleme ve bağdaştırma noktasında karşımıza çıkmaktadır. Mesela sorusunun cevap bulması için mutlaka karşılaştırma, örneklendirme gibi geniş bir coğrafyadan istifade olunduğunda, önceki kuru ifadelerin cazibesini yoğunlaştırdığını defalarca gözlemlemek mümkündür.

Hele okumalar sırasında alınan notlar, fişlemeler, yapılan seçkiler, bir dantel örgüsündeki motiflerin birleşerek güzel bir el işçiliğine dönüşümünün benzeri bir güzellik ortaya koyar. Bilginin kalıcılığını sağladığımız gibi bir nevi pekiştirme yapılır ve unutma zaafı çoklukla giderilir. Bu hal, aynı yediğimiz yiyeceklerin bütün bütün yutulması ile sindire sindire yutulması arasındaki fark kadar bariz rahatlık sağladığını da gözlemleyebiliriz.

Düşüncelerle karşılaştığımızda falan teoriden, faraziyeden yola çıkarak anlamlandırma yaptığımızı söylemek çok mümkün değildir. Yaşadıklarımız, okuduklarımız, dinlediklerimiz, karşımızdakini anlamak ve çözüm sunabilmek adına yol göstericimiz aynı zamanda fikir zenginliğimiz olmaktadır.

Yıllar sonra tefekkür iklimlerinde gezinirken fark ediyorsunuz ki sermayenizi alan bilgisi ile temin etmemişsiniz. Sınava hazırlananların ‘nerelerden çıkacak’ sorusunun ne kadar anlamsız olduğunun farkına da varıyorsunuz. Çünkü okumalarımız bizim bir parçamızı mutlaka tesirine alıyor. Anlamak için çaba sarf ediyoruz, kendimize mal etme gayretiyle özümsüyoruz ve zenginleşiyoruz zihin dünyamızda.

Yazın âlemindeki bakış açılarının farklılıklarına, karakterlerin, tiplerin çeşitliliğine bazen hayret bazen hayran bazen de ibretle bakıyoruz. Bu renkliliği hayatımızdan hemen çıkarmıyoruz. Aksine beğendiklerimizi içselleştiriyoruz, beğenmediklerimizi dışlıyoruz lakin izlerini hep taşıyoruz. Böylece kendimize çeki düzen verirken davranış ve tecrübe bakımından zenginleşmiş, farkındalıklar katmış oluyoruz.

Hasbelkader size soru soranlara, sizden teselli umanlara, size fikir danışanlara, okuma yoluyla elde ettiğiniz, kazandığınız zenginliklerinizden, farklı fikirlerinizden, izzet ve ikramda bulunarak onlarında ufuklarında bir aydınlatıcı oluyor hem de zenginleşmelerine katkı sunmuş olma bahtiyarlığına erişim sağlıyorsunuz.

Okunan her satır, her kelime, her kavram, yeni bir aydınlanmaya vesile olur. Okunan her bir eser adeta yeniden yazılır kavlince ruh halimizin, yaşımızın, öğrendiklerimizin sevki tabisi ile bizlerin yeni yollar keşfetmemize sebep olur. Yeni yollar yeni iklimlere taşır, yeni iklimler yeni ufukların habercisi olur. Yeni coğrafyalar hem içte hem de dışta mutlu olmanın lezzetini damağınıza ve dimağınıza dek hissettirir adeta.

Aydınlatan, zenginleştiren ve renklendiren okumalardan mahrum kalmamak dileğiyle…

Muammer AZMAK 23.12.2021