Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

OKULAR AÇILIRKEN

14 Eylül 2012 - 09:43

 

OKULLAR AÇILIRKEN

Okullar açılırken mevcut problemlere yeniler mi ilave edilecek diye tereddüt etmeden yapamıyor insan. Yaşadığımız yarım asırlık zaman diliminde şahit olduğumuz bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Genellikle eğitim alanında sabitlenmiş bir milli politika takibini görmedik desek yalan söylemiş olmayız.

En son vardığımız noktada da akıbet eskilerin yolundan gidiyoruz izlenimi veriyor. Daha önceleri yapılageldiği gibi önce isim değişikliğine gidildi ve uygulanacak adımlar kervan yolda dizilir geleneğine uyularak soruldukça atıldı. Önceden kapasiteler belirlenmedi ki her ilde değişik uygulama biçimleri söz konusu edilmeye başlandı. Bazıları okulları tamamen ayırırken bazıları eski tas eski hamam dercesine sabahçı ve öğlenci uygulaması ile durumu kurtarma yoluna gitti.

Oysa eski uygulamayı yapan ile yeni uygulamayı yapan aynı siyasi kanaatin yetkilileri, her değişen idareci ile değişen yapılaşma sadece ülkemize mahsus bir halmiş gibi bir durum arz ediyor. Eskide ne yoktu, yenide ne var sualini sorguladığımızda pek değişen bir şey yok diyesi geliyor insanın. Okulların adları ve levhaları renkleri dâhil değişti eski zamanlarda defalarca, fakat değişen çok şey olmadı ki yapılan şikâyetlerden biz bu yargıya varıyoruz.

Yeni uygulamada da isimler yine aynı, binalar yine aynı sadece gidiş geliş vakitlerini ters yüz ettik o kadar. Sınıflardaki sayılar azalacak gibi gözükmüyor. Şimdiden kılıflar dikilmeye başlandı eğitim yöneticileri tarafından. Okulların fiziki şartları sanki hiç gözden geçirilmemiş, bilinen -mış gibi yapmak usulü uygulanmış hissi ağır basıyor.

Klasikleşmiş parmak sallayarak hiç acımam tembihlerinin muhatabı yöneticiler benzin varda biz mi içtik anlayışındaki gibi mazeretin arkasında kayıp olma sevdasına kapılmışlar. Üzerinde fırtınalar koparılan imam-hatip ortaokulu muhabbeti yer ile yeksan edildi. Çoğu yerde müstakil okul bulamayıp ya sınıf olarak ya da başka okulun sırtına kambur yapıldı. Bu durumda yeni hadiselerin gelişmesine mütemayil zeminler oluşturulduğu sorgulanmadı.

Fiziki gelişimini tamamlamamış öğrenciler gençlerin insafına bırakıldı. Çünkü bazı okullar lise bünyesinde açıldı. Takdir edersiniz ki liseli gençler ile ortaokullu gençlerin arasında dağlar kadar olmasa da epeyi farklar var. Bu farkları her bakımdan karşılaştırmak mümkün ve etkileşimin pek olumlu olacağı kanaati besleyenlerin sayısı oldukça az. Müştemilatlardaki yapılanma bakımından karşılaşılacak zorlukları düşünmüyoruz, saymıyoruz bile.

Eğitimin geçmişten daha iyi olduğunu kaçımız kabul eder ve tereddütsüz evet der. Yapılan değerlendirme ya da ölçme sınavlarında sıfır çeken öğrenci sayımız geçmişe göre neden gittikçe artış göstermektedir. Okullarımızın ne kadarı tekli eğitim-öğretim yapabilmektedir. Ne kadarı yeterli donanıma sahip ve bu donanımları öğrencisine kullandırıyor. Ne kadarı sınıf sayısını ideal sınıf sayısına indirmiş. Ne kadarının kadrosu ve imkânları yeterli?

Geçmişte yetiştirdiğimiz, ekonomistleri, doktorları, bilim adamlarını şimdilerde de yetiştiriyor muyuz?  Yoksa onları şimdilerde mumla mı arıyoruz. Kitaplarını ellerine kadar getirip teslim ettiğimiz çocuklarımız, bunları muhafaza ediyor mu?  Arkasını arıyor muyuz?  Kitaplarına ve verilen imkânlara sahip çıkmayanlara ihanet ediyor diyor muyuz?

Tıfıllarımız için söylenenler doğru ise geçmişte yapılanlar yanlış demektir. Düne kadar altmışaltı aylıklar eğitim-öğretim faaliyeti içinde değildi. Yanlışlarımızdan birisi yeniyi göklere çıkarırken eskiyi de kötülemektir. Okullar açılırken bir dizi sıkıntılar ile karşılaşılması kaçınılmaz gözüküyor. Olabilir, bundan korkmamak, bunu gizlemeye çalışmamak gerekir. Aksine bunları bertaraf etmek için neler yapılabilir onun derdine düşmek gerekir.  Tozpembe çizilen hayaller okullar açıldığında toz duman olursa o zaman kaybeden sadece yöneticiler olmuyor, top yekûn bir millet kaybediyor.

Mükemmel aranırken hatalar olacaktır. Eksiklikler olacaktır. Yanlışlar olacaktır. Bütün bunlar maziyi karalamakla düzeltilmez. Başarıların devamlı olmasını kim istemez. Milletin bütün evlatları bundan kıvanç duyar. Geçmişi eleştirenlerin bir kısmı o çalışmalar yapılırken onları var gücüyle alkışlayanlardı. Rüzgârın estiği yöne dönmek eğitimcinin işi değildir. Eğitimci temel eğitimin yılından ziyade içeriğine, uygulanış biçimine ve uygulayıcıların yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğine bakmalıdır. Dayatmalardan uzak durmalı, hoşgörü ve esnek bir yapı oluşturmalıdır. Peyderpey bir geçiş daha sağlıklı olurdu ama bizim klasiğimiz ben yaptım oldu. Okul bünyesinde teşkil edilecek bir komisyon marifetiyle daha yumuşak bir geçiş yapılabilirdi. Yeni eğitim-öğretim yılı bütün camiaya hayırlı olsun. Problemler kendiliğinden hallolsun!. Kızgınlıklar, kırgınlıklar azalsın, yerini hoşgörü ve sevgi denizleri kaplasın. 03/09/2012 Muammer AZMAK 

Reklam