ÖĞRENCİLİK ZOR ZANAAT
Eskiden çok söylenirdi, şimdilerde hayli azaldı. Çocuklar dizilmişler, gözlerinde hüzünler, üst-baş hak getire, açlık ise zirvede, başlar eğilmiş öne, kimi önlüğünden kimi yırtık ayakkabısından utanmada, parasızlıktan defter-kalem hala alamayanlar var aralarında, nasıl ders anlatayım ben bunlara? Görüntüler farklılaştı, davranışlar farklılaştı henüz esas olan öğrenme gayretleri ve öğretme gayretlerinde yeterince farklılaşma yok.
Resmiyette memur gibiler ama yok ceplerinde maaşı, çalışmak zorundalar ve olmaz sekiz saatten aşağı. Oysa oynamalı birçoğu, çocukluk onların hakkı. Her sabah sıcak ya da ayaz fark etmez, dizileceksin sıraya bakmayacaksın sağa sola hele ağzını hiç açmayacaksın. Ders ne, dizi ne, hal-hatır ne, aile ne, gece nasıl geçti gibi sualler senin neyine, yoksa azarlar seni susun… Diye bağıran hoca.
Her gün aynı nasihatleri dinleyeceksin ama etkilenmeyeceksin, aynı yollardan geçeceksin ama adını bilmeyeceksin, bütün fırsatlarda okuldan kaçacaksın ama kesinlikle eve gitmeyeceksin, kitapların eşek semeri gibi sırtında olacak ama hiç açıp okumayacaksın. Kitapla arkadaş olmakta ne demek demeyeceksin. Devamlı okulda olmakta nereden çıktı deyip maazallah devamsızlık yapmayacaksın.
Tek tip kıyafete hayır demeyeceksin, renklisinden değil seçilmişinden kıyafetini giyeceksin, hocalarını görüp günaydın demek yerine başını öne eğeceksin, cicili biçilisin diye fırça yemeyeceksin. Kırk yılda bir derler ama sen inanma, çok olan boş derslerde sesini çıkarmayacak hatta bağırmayacaksın, dışarıdan gelenler veya duyanlar ne derler duvarına toslamayacak uslu olacaksın lakin soruyu bilmeyince de akılsız olacaksın.
Devamlı aynı okula gidilir mi demeyeceksin, mümkünse aynı servis ve aynı koltukta gidip geleceksin. Sigara içilmez ikaz yazılarına bakıp sonrada hizmetli ve öğretmen ve idareci büyüklerini hatırlayıp okulun bahçesinde, tuvaletinde, yangın merdivenin boşluğunda velhasıl fırsatı nerede bulursan orada sigaranı yakıp dumanını tüttüreceksin.
Evde adamakıllı dizileri izleyeceksin, dizilerin magazin haberlerini takip edeceksin, boylu boyunca uzanıp törenin içine edeceksin, hay seni okutan hocanın… Dedirteceksin, her ay yapılan sınavlara gireceksin beğenmezsen, boş kâğıtlar vereceksin sınavı tekrar ettireceksin, arkasından sıraya kapanıp hayallere dalacaksın, gerçeklerle yüzleşince sevenlerini ağlatacaksın.
Sabah erkenden kalkacaksın, bunun için erken yatmalısın. Yüzünü-gözünü yıkamalısın, o nasıl olacak diye sormamalısın. Alel acele üstünü giymeli, ayak kapları sokuşturmalı, defterleri almalı, yola koyulmalısın. Zil sesini duymalısın, duymadım dersen derse geç kalırsın, önce çık dışarı sonra da geç kaldı için azarı yersin. Ödevleri unutmamalısın, sıkıştırma, sallama kesinlikle yapmamalısın. Hele ihmaller zincirini kurup ayakta uyumamalısın. Sonrasında kocaman bir eksi alırsın ha!
Öğrencidir adınız lakin çoğu zaman öğrenemezsiniz. Bütün sorunların kaynağı siz zannedilirsiniz. Asıl sorun bizi buraya gönderende diyemezsiniz. Asıl mesele bize öğretenlerde de var diyemezsiniz. Yakın çevrenizde de iyi örnekler çoğunlukla göremezsiniz. Sizin yerinize sizin için düşünenlere beni bana bırak diyemezsin.
Telefon getirme! Ders başladı konuşma! Şaka yapma! Dön önüne! Saçların uzamış kes! Hele hele susun! Laflarını her gün aynı öğretmenden yememelisin. E biz ne yapalım bunca zaman diye abes bir soru da sormamalısın. Konuşman gerekli ise derse katılmalısın. Etkinlikler yapmalısın. İnisiyatifi kullanabileceğin tasarımlar ve başarımlar meydana getirmelisin. Kısacası öğrencilik zor zanaattır vesselam.
Girdiysen okumanın yoluna, bakmamalısın sağına soluna, bir harf için değilse bile öğrenmenin kölesi olmalısın. Sıralar aynı sıralar, sen de yücelirsin buradan, ezilip büzülmek yerine cidden çabalarsan. Atının çamuru gül olanlar, bir harfe köle olanlar, adalete hükmedenler, vilayetleri yönetenler hep öğrencilikten geldiler… 28.12.2013 Muammer AZMAK