NEYLERİN NEYZEN’İ MEVLANA
Yıl 2013’ün sonu oldu. Gülü seven artık dikenine katlanamıyor. Dikenlerde artık gül için korunak olmuyor. ‘Tek dişi kalmış canavar’ alabildiğine başıboş bir halde, alabildiğine acımasız, olabildiğince hayâsız endamını salına salına dolandırıyor. Yeni doğmuş bebeler ana sütünü bile şüpheyle içer hale gelmiş. ‘Olduğun gibi görün’ derken bu günlerin tarif edildiği bir sezginin zenginliğini mi sergiledin? Yoksa zamanın fendini mi yendin?
Bugünleri yaşayacak olan torunlarına bıraktığın gül kokulu mesnevinin satırlarından çık gel. ‘Dinle neyden kim hikâyet etmede / Ayrılıklardan şikâyet etmede’ mısralarındaki gibi hicran yaramıza üfle. Tıpkı bir neye nasıl üfleniyorsa öyle üfle. Dinleyeni götürdüğü gül bahçelerine bizi de götürsün. Gülistan gibi gül ile bülbülün sevdasına şahitlik etsin. Aşkın yoluna, kavuşmanın aşkına, göğsü kan revan olan maşukun feryadına ulaştırsın. Dertlenme neymiş, keder kimmiş, inlemek nasılmış bilelim.
Gülüne kavuşmak isteyen bülbülün bağrını yaran, kanatan diken gibi bağrımızdan kızıl bir alev yükselsin. Ses bekleyenler yanan yürekten çıkan dumanla şaşkınlıktan inleyip kalakalsın. Mahmuz yemiş bülbül nasıl daldan dala kendini atıyorsa, çırpınıyorsa, bizimde yüreğimiz kanat çırpsın. Ruhumuz azaptan azat olmuş bir halde pak olsun, sevgiliye öyle bir secde etsin ki baş kırmak neymiş âleme göstersin. Diz vurmak neymiş yere hissettirsin. Ser, dönmek neymiş öğrensin.
Baş dönmesiz dönmelere gark olsun, yeryüzünden öte gökyüzüne varsın dönüşler. Divane gibi dönerken seni bulalım. Seni bulunca bırak bağrımız başımız hazan vurmuş gül misal darmadağın olsun. Değil sevgiliye kavuşmak bir tek bakışı için el açan dilenci olalım. Çık gel neylerin neyzeni bizi de üfle. Kavgamız bitsin, bağrımız kanamasın. Sevdamız ele örnek olsun. Haktan alıp halka veren yürek olsun.
Bülbül nidasıyla gel diyorum demesine ama sen eski hali bekleme. Artık bizde moda var. Tamudan ayrılmış binlerce loca var. Kefenlerin hem cebi hem de pilesi var o kadar ki gömülmenin bile hilesi var. Boy atmış filizlere benzer erginlerin nidaları her yanı sardı. Leylayı arayan Mecnunlar, Mecnunu arayan Leylalar dün-ya, dün-ya diye diye dünyalık oldu. Hakikati arama çabası allahaısmarladık oldu. Düşüncelerimiz koyun sürüsü gibi biri atladı mı uçurumdan aşağıya, diğerleri de peşinden koşup gidiyor. Çık gel neylerin neyzeni bir çoban gibi dağılan sürüyü, bir bülbül şakımasıyla derle, topla.
Ferhat olup dağlar delmek müşkül bir gaile, yollara da dillere de düşmek artık nafile. Dost bulmak çekilmez çile. Sen dostun için her şeyden vazgeçtin. Dostluk nedir? Dost kimdir? ‘Ben senim, Sen de ben’ kelamınca dostta kaybolmayı bizlere de düstur eyle. Bir umuttur dillendirişimiz. Senle var olmanın hayalini düşleriz. Bülbül ile gülü anlamayı ümit ederiz. Doğ üzerimize Şems gibi. Aç kollarını sar semayı sardığın gibi. Çık gel neylerin neyzeni, hakkın yoldaşı, bizlere de yoldaşlık eyle. Yoldaşlık neymiş anlamıyla birlikte gönüllere nakış eyle. Yarab, bu nakışları da daim eyle.
22.11.2013
Muammer AZMAK