Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

KAYBOLAN ÇIĞLIK-3

21 Temmuz 2023 - 12:29 - Güncelleme: 24 Temmuz 2023 - 22:56

KAYBOLAN ÇIĞLIK -3
                                       Aslı Güzel’den ifşa…
‘’Kulağımda hala sesi bir veda busesi bile bırakmadan gitti. Gidiş o gidiş’’ Fazla anlamlı ya da fazla acılı bir söz birliği mi kararsızım. Hani derler ya ne hissedersen ona göre şekillenir hayatın diye, fazla canım yandığından mı her şey çok hüzünlü geliyor bana.

Aslında hayatımda hüzne dair en ufak bir imge yok, ama insanım işte iğne ucu kadar olan olayları büyütmek yapımda var. Bazen kızıyorum kendime ‘ azıcık şükretmeyi bil, senin dert olarak gördüğünü yaşasa lütuf kabul edecek bir ton insan var’ diye.

Fakat bu söylediğimin bir işe yaradığını söyleyemem. Kendimden nefret etmem veyahut narsist olmam da bu yapımı değiştirmedi, değiştirmez. İnsanım. Ve bu durum bazen dışkı gibi hissettiriyor. Kurtuluşum ya da farklı bir varlığa dönüşme imkânım yok. Bu yüzden kendimle olan kavgalarıma son verdim.

Kendimi ne kadar hırpalarsam hırpalayayım istediğim şeylere ulaşmama asla izin verilmeyecek. Tam dünya bana düşmanken benim bana düşman kesilmem pek akıl karı olmasa gerek. Bazı şeyler zihinde yer edinir insanın. İyi-kötü, güzel-çirkin fark etmeksizin beynimizin bir köşesine ilişiverir. Hatırladıkça yüzümde buruk bir tebessüm oluşturan bir anımdan kesit sunacağım.

Bundan beş-altı yıl evvel henüz on iki yaşlarında iken ailecek gittiğimiz İstanbul gezisinden kalanları aktarıyorum. Evvela ailecek ifadesini açmalıyım biz büyük bir aileyiz (çekirdek değil ). Bu tanımda büyükanne, büyükbaba, amca, hala nevi çeşit çokçadır. Dolayısıyla çekirdek aile olarak pek vakit geçirmek mümkün olmamakta ve birlikte olduğumuz her an ayrı bir önem arz etmektedir.

Yolculuktan bir hafta evvelinden yol hazırlıklarını yapmıştım. Giyeceklerimi dahi hazırladım. Yola çıkacağımız sabah, sabah namazından sonra yola koyulduk. Güle oynaya diyeceğimiz türden bir yolculuk - ki şarkıları bağıra bağıra söylediğimiz- neticesinde emmimgillere ulaştık. O gece orada yatıp sabahleyin erkenden kır kahvaltısı için evden çıktık.

İstanbul’u gezmemiz için üç koca günümüz vardı biz yine de oyalanmadan hareket ettik. Böylece televizyonlarda gördüğümüz İstanbul trafiğiyle tanıştık. İstakvaryuma varmamız çok uzun sürdü. Gittiğimiz her yere sihirliymiş gibi uzunca süreler bakınca ailemin ilerlediğini fark etmemişim. Fark ettiğim anda bayağı bir ürkmüştüm, çünkü yalnızdım. Ne yapacağımı bilemedim, etrafa bakınmaya başlamıştım, tanıdık bir simaya rastlarım diye. Bir beş dakika kadar zaman geçtikten sonra karşıdan yaklaşmakta olan ablamı gördüm. Ben tanıdığım birini görmenin sevinciyle ona doğru sevinçle koştuğumda ablamın ‘bana attığı tokat’ beni, bana getirirken ablamın ne kadar korktuğunu ve sinirli olduğunu fark etmemi sağladı ve sarılması da sevgisinin gücünü gösterdi, yine de.

Babamların yanına gittiğimizde babam bana ‘ ablanın elini sakın bırakma yoksa seni balıklara atarım’ deyince babamdan korkup ablamın eline sıkı sıkıya sarılmıştım. Etrafta o kadar çok balık vardı ki birbirlerinden ayırt edemiyordum. Yaklaşık olarak üç- dört saat kadar korkuyu içimde duya duya orayı gezmiştik…

Her şeye rağmen orayı beğenmiştim. Daha sonraki günlerde Topkapı sarayını, Galata kulesini, Boğaz Köprüsü’nü ve tek tek hatırlamadığım çok yerini gezmiştik, koca şehrin.

Benim için her yönden unutulmaz bir anı olmuştu, oradaki karmaşa ve büyüklük, beni yaşamak noktasında isteksizliğe sevk etse de İstanbul’u sevmeme engel olamadı.

Yaşanmışlıklar her daim öğretme maceramızın bir parçası olarak bizimle yaşama serüvenine devam eder, ila nihayet, ben de çok şeyleri bu vesilelerle öğreniyorum…

Muammer AZMAK  30.06.2023


 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum