KARAKOÇ DİLİYLE
Hayatım boyunca hedefte durdum lakin durduğum yerde duramaz oldum. Savurdum, savruldum, eledim, elendim, zamanı dahi seçtim, tek tek yaprak gibi, tel gibi açtım, günde asırlar geçtim, gel çağrısını geçemedim. Aynalara bakmadım, korkuları görmedim, acıları dindiremedim, bildiğim saatler değil, bilmediğim saatler de bana farkı gösteremedi.
Yüreğime acı veren sancıları, yaşadığım bütün zamanlarda duymazdan gelmedim. Kavruk Anadolu coğrafyasında dünyaya geldiğimi de bu acıların sancıması gibi böğrümde daima taşıdım, bazen taşırdım yuvasından dışarı, duyurdum ellere, buna pişman değilim, keşke daha fazlasını yapabilseydim.
Yolumu haramiler keser zannettim ama yanıldım galiba. Yanılgılara inat yürüdüm yolumu kesen arkadaşa, kardeşe, yoldaşa rağmen. Rücu etmek aklıma mı gelmedi? Yoksa Anadolu’nun kavruk ama duygulu delikanlısı olmamak mı? Suali cevabını bulmadan benimle son yolculuğa çıktı. Gidiyorum tek kapılı bir handa, artık biliyorum ne haldeyim. Yalnızım. Yapayalnız. Yaptıklarım, yapabildiklerim yanımda, yapacaklarım ise ardımda.
Yangınlar içerisindeyim. Önce can evim yandı düşen ölüm cemresiyle, dünyayı terk ettim üçüncü gözümle, ne kadar çekiyor fark etmedim bir sene, ama ahiret yolculuğuna takvimli çıktım. Üzerinde yaşamaktan usul usul utandığım topraktan, elimi ayağımı çekip yavaşça yürüdüm, ortalığı velveleye vermeden toprağın geniş bağrına sığındım. Suları bütün çabalarıma rağmen ıslatamadım.
Çağın çilesini sırtıma sarmıştım, duyan-duymayan kulaklara haykırmıştım, gören- görmeyen gözlere resimler-figürler çizmiştim, kuklalara değil insanlara seslenmiştim, zaman geçiyor bu beşinci mevsim demiştim, sadece yankıları yansılamıştı havada tesirsizce. Hakikat yolculuğunda zaman ve mekân kavramlarını dünyada bir kenara bırakıp yeni tanıdığım, yeni bildiğim, yeni gördüğüm zaman ve mekânlara izin miktarında yakınlaştım.
Damlada deniz sandıklarım denizde damlaymış, şehri de dağı da köyü de bir noktaymış. Ben suya yakın, ateşe uzak bir noktayım derken, kıldan ince kılıçtan keskin bir diyara varmışım. Gül sundum koklamadılar, gideyim dedim müsaade etmediler, bari haber vereyim gelir diye beklemesinler, nafile gayret, kaybolan gölgeni yollara sorma dediler.
Kaderimin çizdiği, düşmanımın olmadığı yerdeyim. Görevlilerin sığaya çektiği, sorduğu, sorguladığı yerdeyim. Yaptıklarımızın, ettiklerimizin karşı geleceği, adaletin hükümran olacağı beldedeyim. Her canlı ölümü tadacaktır fermanına uyanlardanım. Tükenmeyen kalemimle nice savaşlar verdim, teslim ol çağrılarına güldüm, geçtim, artık hakka yürüdüm.
Milletimizin bağrında yetiştirdiği, rahmet sahibinin kulu olan, bu gönlü ve dili zengin evladına, Allahtan gani gani bağışlanma diliyorum. Kalbi sevgiyle birlikte Fatihalar yolluyorum. 10/06/2012 Muammer AZMAK