Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

İYİ BİR YÖNETİCİ

14 Ocak 2013 - 10:32

 

İYİ BİR YÖNETİCİ?

Görevlerimizi yerine getirirken amirlerin emrini beklemeksizin ve faziletinin de kendiliğinden gerçekleştirilmesinde yattığının şuurunda olmak gerekir. Bağlı bulunduğumuz veya başında bulunduğumuz küçük veya büyük bütün vazifelerin ifası sırasında talimatı ya da nizamnameyi bilerek; bilmiyor isek öğrenerek yerine getirme gayretkeşliği elden bırakılmamalı; asla amirsiz bir eylemin, faziletsiz olduğu yanılgısına kapılmamalıyız. Kanaatim odur ki en büyük amir vicdanımızdır.

Günlük işlerin tarih ve önem sırasına göre gerçekleştirilmesi yolu bırakılmamalı. Görev takibindeyiz aldatmacası sığınak olmamalı, bu, görevdeşlere eziyete dönüşmemeli. İşe tam vaktinde gelmek ve iş arkadaşlarına bilgi vermeden terk etmek kesinlikle olmamalı.

Üstlenilen görevi iyice anlamadan yapmaya kalkışılmamalı, kıskançlık göstermeden arkadaşlardan yardım istenmelidir. Çalışkan, gayretli, hoşgörülü, girişken, yaratıcı ve yetiştirici olunmalı; başarıları, öğünme zaaflığına düşülmemelidir. Herkese rehberlik ve yardım etmeli, eşit davranılmalıdır. Herkese güler yüz ve yakınlık gösterilmelidir.

Görevi ile ilgili işlerle uğraşmayıp zaman öldürmemeli, bu günün işi yarına illa bırakılmamalıdır. Bilinmeyen konuları bilenlere sormalı, danışmalı, görevini tam, doğru ve layıkıyla yapma gayreti gösterilmeli. Bilmeden yapılan işlerin sorumluluğunun yapana ait olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Yanlış ve hatalı işleri anında paydaşlarıyla paylaşarak düzeltme ve onarma yoluna gidilmelidir. Yapılan yanlışın sorumluluğunu almaktan çekinilmemeli, öncesinde tedbir mutlaka alınmalı.

Yüklendiğimiz vazifelerin, eylemlerin bihakkın yerine getirilmesi kıymet ifade etmeli. Fazileti var mı yok mu sorgulaması yerine; gereken yerli yerinde ve zamanında herhangi bir zarara mahal vermeden gerçekleştirildi net bilgilendirilmesi ile sonlandırılmalıdır. Lakin paydaşların haklı sorgulamalarına da kulak tıkanmamalıdır. En büyük amir görünürde olmayan vicdanımızdır.

Rahatını ve çıkarlarını görevinin üstünde tutma bahtsızlığını ve talihsizliğini yaşamamak için mutlaka hizmete itibar, liyakate dikkat, taraftara sükûnet ölçü alınmalıdır. Tarafgirlik sadece ve sadece bir ölçü olarak yetki sahibinin elinde bulunursa, kısa zamanda meydana getirdiği mutlu çevre resminin uzun zamanda felaket tablosuna dönüştüğünü, kendim ettim kendim buldum ezgisi eşliğinde işitip görecektir.

Adaletsiz olmak hakkaniyetsiz davranmaktır. Tarafgir olmak karşı taraf olunmasını teşvik etmektir. Yapıp-etmelerle zulüm etmektir. Karşı taraf oluşmasına sebebiyet veren amillerden birincisi eziyettir. Eziyetin en basit olanı ehliyetsiz kişileri ehil saymaktır. Ehil olmayana yetki devri yapmaktır. Ehil olmayanların tavır ve davranışları ahalinin huzurunu kaçırır, sükûnunu bozar. Huzuru kaçmış kişinin, sükûneti bozulmuş toplumun sığınağı anarşidir. Anarşi aynı zamanda karmaşa ve keşmekeşlik demektir.

Karmaşa karanlık günlere davetiye çıkarmaktır. Karanlık cehalete çağrı hükmündedir. Cehalet bataklığına saplanmak, aydınlık yolu terk etmektir. Aydınlıktan korkanlar eşkıyalardır. Onlar kural tanımazlar, hakka ve hukuka riayet etmezler. Hep bana nakaratına bende olmuşlardır.

Ötekileştirmek, kamplaşmalara sebebiyet vermek, diğer adlandırmalar hepsi böl- parçala- yut karşı denklemine bir çabadır. Renklere hak ettiği değeri vermek ise hakkaniyettir.

İlerlemek, yükselmek için alçak gönüllü, temiz yürekli ve sağlam karakterli olunması gerektiği kadar donanımlı, bilgili, gelişmeye açık ve meziyetli olunması gerektiği de bilinmelidir. Asla yandaş olunması bir ilke haline dönüştürülmemelidir. Talep kârların tekliflerine gösterilen ilgi kadar da bir ilgi hak edenlere gösterilmeli ki hakkaniyet terazisinin kefeleri muvazenesini bulabilsin.

Farklı fikirlerin de haklı fikirler olabileceği ihtimali göz ardı edilmemeli, dikkatlerden uzak tutulmamalı. Renkler, desenler kadar düşüncelerin de farklı olması, ortak aklın harekete geçmesi için itici bir güç görevi görecektir. Fikirlerin çatışması daha sağlam hakikatleri ortaya çıkaracaktır. Aynı ses tınısı önce rehavet sonra atalet sonrada asalet sevdasını hortlatacaktır.

Rehavete kapılmaktan, atalete düşmekten, asalet iddiasında bulunmaktan uzak olmak dileğiyle… 08/01/2012 Muammer AZMAK

Reklam