Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

GİTTİN

10 Şubat 2014 - 11:50

GİTTİN

Gittin, bulunduğum beldeden, bulunduğum diyarlardan. Bin bir acı duyarak bin bir özlemi bağrında barındırarak. Duygularına yenilmemek adına kederlere gark olarak gittin. Kaderin ellerinde oyuncak olarak, olmadık işleri başına açarak, çareler buldum derken çaresizlikten çaresizliğe düşerek gittin.

 

Gittin, senin gönlünde ben, benim gönlümde sen varken. Kucağında çiçek demetleri olduğu halde sen ısırgan otunu kucaklayanlar gibi can havliyle kaçarak gittin. Aguşuna sardığın, kokladığın çiçekler birden bire değiştiler Çakırdikenleri, deve dikenleri mi oldu da atıp gittin.

 

Gittin, dostlar meclisinden izinsiz ayrılmak bir yana, dostlara kötü sözler söyleyip beddualar edip gittin. Oysa az zaman öncesine kadar ne muhabbetler vardı aranızda. Söylenilen güzel sözlere ne oldu? Hani ortak akıl ile yürüyordunuz? Hani dostların problemlerini sabırla tek tek çözüyordunuz? Hani ufuk açıyordunuz, hani önce can sonra canan demiyordunuz? Hoştunuz, güzeldiniz, memleket içinde eşiniz benzeriniz yoktu karşılıklı anlayış içinde. İnsanları sevdanıza inandırmakta da hiç güçlük yaşamamıştınız. Hani biri diğerine kenetlenmiş elleriniz hiç ayrılmayacaktı? Hani hep aydınlığa doğru gidiş olacaktı? Hani biri diğerinin tamamlayıcısı, hani diğerinin göz açanı, hani gönül koymayanı, hani yol göstericisi olacaktı?

 

Gittin, akıbeti henüz belli olmayan bir yolculuğa, insanlara eziyeti vazife edinmiş bir toprağa. Sen ağladın, inledin. Arkanda bıraktıkların ağladı inledi. Feryatların ardı arkası kesilmedi, yetmedi yaka-bağır parçalamak, ahali dahi bölük pörçük olup karşılıklı ağlaştılar/ ağlaşıyorlar. Rahmet kapısı ayrılıklardan şikâyet edercesine kapandı. Bereketin arkası kesilmeye yüz tuttu. Gökler ağlamıyor artık halinize, olanca duyarsızlık yüzünü de göstermekten çekinmiyor.

 

Gittin, neler olduğunu hala anlamasam da. Şimdi dostlardan uzak diyarlarda kiminlesin? Hangi gönüllerde dost aramaktasın? Yoksa bir kenarda atılıp kalmamak için boynu bükük bir halde, düşmanlarla dostluk için arayışlarda mısın? Ben ne edeyim, seni kimden, ne diye sorayım? Hicran ateşinin yakıcılığını kavradın mı? Sensizliğin- Bensizliğin yakışının farkında mısın? Öyle bir âleme yol açtın ki her yer toz-duman, her yer kan-revan, görüyor musun?

 

Gittin, seni beni bir araya getireni düşünmeden. Oysa ben seni çok sevmiştim tabi sen de beni. Kim bilir hangi yaban gönüle girme telaşındasın. Evvel ömürlerimiz adeta birbirine karışmıştı. Acılar denizine terk ederken beni, bari ayağıma taş bağlamasaydın. Gidişin o vakit daha az acıtacaktı canımı. Şimdilerde ise acılarımız galebe çalma mücadelesinde yekdiğerine ne yazık ki.

 

Gittin, sen ve arkadaşların bütün dünyamı kaplama sevdasındayken. Işıldarken kendiliğinden sizler, bizleri de aydınlığa kavuşturacaktınız inancımca. Ömrümün tamamını yoluna sermekti niyetim. Zifiri karanlıkları delen gözlerinde kaybolmaktı hedefim. Dünyanın dört bir yanında güller açtıran gülüşünü çoğaltmaktı gayem. Tüten ocaklar daha yalımla yansın diyeydi bütün çabalarım.

Gittin, aynı acıları farklı mekânlarda bize çektirenlere uydun. Biz yan yana iken yaralarımızı dağlıyor, bütün acılarımızı azaltıyor, sevinçlerimizi çoğaltıyorduk. Çatlamış topraklarımızı birlik rahmeti ile suluyorduk. Her dem yeniden doğuyor, yeniden yenileniyorduk. Yenilendikçe yenilikler üretiyorduk.

 

Gittin, eski günlerimize dönemeyiz artık. Sensiz-bensiz yaşamak zorundayız. Omuzumuzdaki yükleri yalnız başına taşıyacağız artık. Çok içli bir o kadar da güzel söylediğin ‘Beraber yürüdük bu yollarda’ şarkısını sensiz-bensiz söyleyeceğiz ayrı yollarda. ‘Her şeyde hayır vardır’ kavlince ‘görelim Mevla’m neyler neylerse güzel eyler’ dileğine bağlanacağız artık.

Gittin, gittiğin yerlerde yüzün gülsün, ayakların pınar, başın göl olsun. Yüreğinden sevgi, kaleminden mürekkep, zihninden efkâr hiç eksilmesin. 05.02.2014 Muammer AZMAK

 

Reklam