EYLÜL
Adın beynime kazılı, söz geçiremiyorum yüreğime çünkü yüreğimde de yazılı. Ağaçlar, kollar, dallar çıplak kalır, gazellenmiş yaprakları yerlerde savrulur. Sulu sepken yağmurları vardır, pekmezle karılan kardan aşları vardır. Gönüllerde açan gökkuşağıdır bazen, bazen dert ortağıdır. Sevgili olduğu zamanlar vardır, sığınılan mekânlar olduğu anlar vardır, hüzünlü yüzüne hayran olanlar vardır. Hep yanımızda kal diyenler vardır. Bazen bir romandır, bazen bir alımlı güzeldir. Bazı anlar bir aydır, bazı anlar ay yüzlü efsunlayan bir dilberdir. Müthiş aşkların başlangıcı, ardından dökülen gözyaşlarının yatağı, son yazın bittim, tükendim diyen feryadıdır Eylül ayı.
Bir bitişe inat bir başlangıcın, Sonbaharın ilk göz ağrısı Eylül. Yazı elinden kaçıranların az-çok gözlerinde kaybolan hüzün. Kahveye çalar, kahve, sarı, kızıl, bilmem daha nice rengin büyülü görüntüsü, kendine çekeni, gücü- kuvveti Eylül.
Bugünlerde başın ayrılıktan yana dertli biliyorum. Önce durgun sonra gürül gürül bir ırmak gibi akan beslenmenin büyüttüğü ağacın dallarından kollarından sıralı ölüm yaşarcasına teker teker ayrılmak kolay değil. Sahipsiz bir halde yerlere serilmek kolay değil. Gidişine aldırmayan insanoğlunun hoyrat ayakları altında paramparça olmak zor dayanılır bir durum.
Yiğitliği elden bırakmasan da inleyen bir kamış misali çıkardığın iniltileri işitmemek elde değil. Çok hüzün veren bu elemli halin kalbimin derinliklerinde bile yankılanıyor. Bu yıl geçmiş yıllara nazaran daha kuraksın. Nemsizliğine inat gamlı- kasvetlisin. Hatta kasvet bulutlarını üzerinden dağıtıp uzaklaştıracak bir nefeslik esintin bile yok.
Zorluklar-acılar- hüzünler paylaşılınca kolaylaşır, azalır, hafifler derler amma seni bu söz bile teselli etmiyor. Gözyaşların yaprak yaprak damlıyor yerlere, gözyaşı damlaları yaprakların aceleci ve hoyrat ezilmelerden kaçamıyor. Temizleme görevi almış fedakârlar seni temizlenmesi gereken zannedip gözyaşlarına aldırmadan süpürüyorlar. Belki de sessiz çığlığını duymuyorlar. Belki de için için seviniyorlar işlerinin bir an önce bitmesine. Belki de üzüntülerini belli etmiyorlar gelin misali hem ağlarım hem süpürürüm diyorlar.
Gün olur olur devran döner derler ya devran hakikaten dönüyor. Bugün solgun yüzün devran dönünce mutluluk gülücüklerinin hışmına uğrar da yüzün gülücüklerle kaplanır. Senin insanoğlu ile yaşayacağın çok serüvenin var. Birlikte el ele sokakları arşınlayıp sonrada üşüyeceksiniz. Dökülmüş yapraklara yağmurlarla ağlayacaksınız. Tohumları toplayıp muhafaza edip baharlarda yeniden yeşerteceksiniz.
Halin gerçekleşmesinin gecikmesi insanı buruklaştırır. Kederlendirir. Olmazları düşündürtür. Sen sana mukayyet ol. Sen bu halinle de güzelsin hatta o kadar güzelsin ki gönüllerde gezersin. Yeşersen de sararsan da solsan da bu gönüller seni sevecektir. Varsın olsun güneş erkenden çekilsin dünyamızın yarısından. Varsın ömrümüzden dakikalar misali kısalmalar hızlansın.
Yüreğimizdeki sevgi güneşi seni yeniden, beni durmadan yola devam ettirecek enerjiyi sağlayacak. Sen eğer rahatlamak istiyorsan omuzundaki taşıdığın yükten kurtul. Bırak bulutlarındaki gözyaşlarını, bulutlar ağlamaz deme. Coş, öyle coş ki sen senide al götür selinle. Bereketin kalsın bizimle.
Hazan ayı Eylülün bitimi gibi dertlerin bitmesi dileğimiz, Eylül yağmurlarının gecikmesi gibi rahmetin gecikmemesi ise duamız olsun.30/09/2012 Muammer AZMAK