ÇEŞMELER
Koca dumanlı dağın eteklerine yerleşmiş şehrimin, Dumanlı dağın, yalnız kanatları altına sığınmış bir yavru kuş olduğunu hiç düşünmedim. Şanssızlığını Gediz ovasının ortasına yerleşmekle göstermiş olan Dumanlı dağ, şehrime karşı bir annenin evladına olan cömertliğinden fazlasını vermiş. Çukur bir ovanın tam ortasında, yanını yöresini kollayan bir zeybek pervazsızlığıyla, bünyesindeki tertemiz kaynakları, yüzyıllardır şehrin sakinlerine ikram ede gelmiştir.
Evliya Çelebi’nin meşhur Seyahatnamesinde zikrettiği üç bin çeşmenin –Her ne kadar günümüze pek azı sağ ve salim gelmiş olsa da- besleyeni koca dumanlı dağdır. Onun; şehri yakıcı sıcaklardan korumak adına verdiği çabaların inadına, şehrin sakinlerinin karşılık bulmayan davranışları, yıldırmamış. Yollarını kazanlara inat, künklerini kıranlara inat, o hala tatlı sularını, bulduğu fırsatlardan yararlanarak şehrin insanına ikram etmeye devam ediyor. Belki de eski hâkim yıllarına olan özlemi, bir nebze de olsa kandıracak torunların bekleyişi içinde, ümidini zayi etmemeye gayret sarf ediyor.
Geçmişte insanların Su kaynaklarına bugünkü gibi evlerinden ulaşma imkânı olmadığını, çeşmeler yaparak, su kaynaklarını belli yerlere getirdiklerini, sanki biliyor gibi…
Her kaynağın tadının farklı, her kaynağın ayrı bir damak zevkinin var olduğunu, her çeşmenin de müdavimleri olduğunu görüyor ve mahrum bırakmamak için direniyor sanki Dumanlı dağımız…
Dumanlı dağlardan gelen Sular da çok tatlı sular, leziz sular gerçekten. Onun için hiçbir zaman bunların yok olmasına göz yummamışlar insanlarımız, devamlı da bunları elden geldiğince korumuşlar – zaman zaman aksi durumlar meydana gelse bile- şehrin insanları ve sanki bazen kayıtsız kalsalar da sonunda onu koruyacaklarını Dumanlı dağlar biliyor gibi…
Geçmişte olduğu gibi suların tatlı tatlı, o kaynağından çıktığı şekilde akmasına imkân ve fırsat vereceğini, insanlarımızın bu suları tekrardan baş tacı edip içeceğini umuyor sanki…
Bu kadar çeşitli, bu kadar görkemli, bu kadar dekoratif çeşmelerin inşa edilmesi ve bu çeşmelerin büyük bir kısmının vakfedilmiş olmaları, İslam inancı ve yaşayışıyla bağdaştırılabilinir. Osmanlı medeniyetinin bir İslam medeniyeti oluşunun da bu duruma katkısı şüphesiz büyüktür. Bakiyesinin de zamanla bunu daha iyi idrak edeceğine inancı var Dumanlı dağın sanki…
Musluk Taşı- Ayna Taşı: Üzerinde musluklar bulunur, süslemelerle bezeli olur ve çoğunlukla kemerli bir niş (duvar içinde bırakılan oyuk) içinde yer alır.
Kitabe: Kitabede çeşmeyi yaptıran hayırseverin adı, bazen suyun cinsi, çeşmenin yapılış tarihi şiir formunda ve dua terkipleriyle yazılarak işlenir. Çeşme, yapıldığı tarihten sonra tamir edilirse tamir ettiren hayırseverin ismi de kitabeye yazılır.
Hazne: Burada su depolanır. Tekne-Kurna: Musluktan akan suların toplanıp aktığı çukur kısımdır.
Ayna Taşı, Kitabe, Hazne, Tekne, Kurna beşlisinin meydana getirdiği ihtişamı, gelecek nesillerimize aktarabileceğimizi, şehrimizin tarihî değerlerini en iyi şekilde bırakmak için üzerimize düşeni yapacağımızı, tarihimize sahip çıkacağımızı, o görmek istiyor sanki… Su verme, su gibi aziz ol, temizlik kültürü, temizlenme inancı ve benzerlerini çeşmelerle bir medeniyete dönüştüreceğimizi, tekraren ihya edeceğimizi bekliyor Dumanlı dağ sanki…
Tarihi gün yüzüne çıkarmak amacıyla, Mutlu Mahallesinde, Kaval Çeşme, Kaynak Mahallesi’nde Dokur Çeşme, 2821/1 Parselli Çeşme (anonim), Lalapaşa Camii Çeşmesi, Dere Mahallesi 1467/12 (anonim) ile Dil şikâr Camii Çeşmelerinde çalışmalar ağır da olsa devam ediyor. Tarihî kimliği olan bu çeşmeleri aslına uygun olarak, zarar vermeden temizleyerek ortaya çıkarmayı hedefleyen yerel yönetimin aynı zamanda tatlı suları bu güzelliğe ilave etmesini canı gönülden talep ediyor Dumanlı dağ sanki…
Bu çeşmeleri de yine tabi kaynaklarından alarak ayrı ayrı akıtacaklarını biz düşünüyoruz, yönetenlerimizin… Yine bu çeşmeleri Vatandaşlarımızın da koruyup kollamalarını istiyoruz ve yapacaklarına inanıyoruz… Eski tatlarında akacakları umudunu muhafaza ederek bizde sizlere şimdiden afiyet olsun diyoruz.
25.12.2014 Muammer AZMAK