Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

ÇELEBİNİN GÖRDÜKLERİ

14 Nisan 2011 - 23:52

31.03.2011 Perşembe günü Kitap Sarayında – İl Halk Kütüphanesi- Kütüphaneler Haftası kutlama etkinlikleri çerçevesinde Tarihçi, Araştırmacı, Yazar Naci Yengin Beyin, hazırladığı ve sunumunu gerçekleştirdiği Manisa ve Evliya Çelebi konulu konferansa davetli olarak öğrencilerimizle iştirak ettik.

–Nezaketinden dolayı öğrencilerim ve şahsım adına teşekkür ederim.-

 Evliya Çelebi ve Manisa kavramlarını yan yana görünce ve konuşmacının ağzından duyunca zihnimi yoklamak ihtiyacını hissettim. Farkına vardığım hakikat karşısında ne yalan söyleyeyim biraz da şok yaşadım.

             O dakikaya kadar Evliya Çelebinin, Manisa vilayeti ile bir ilgisinin olduğu bilgisinin sahibi değildim. Tarihi kaynaklardan elde edilen bilgi kırıntıları Çelebinin ablasının Manisa beyinin –gönüllü ve ya kaçırılmak suretiyle- eşi olduğunu söylüyor. Hacca gidecek olan Çelebi de hem helallik almak hem de akraba ziyareti gerçekleştirmek maksadıyla Manisa ya geliyor. Burada gördüğü güzelliklerin karşısında meftun olan Çelebi, Manisa’da yaşayanları, özellikle de o günlerin Çaybaşı’nda yaşamakta olanlarını- ki bugün Kırmızı Köprü ve havalisi- adeta dünyada iken Cennette yaşayanlar olarak nitelendirmesi ve o mahalli de Cennetten bir köşe diye vasf etmesi dikkati şayan ifadelerdir.

 

            Bu noktadan sonra gözümün önünden, mezbelelik haline gelmiş Çaybaşı, kökü kurutulmuş dere, taşları dahi kalmamış değirmenler, çarpık-çurpuk yapılaşma ile katledilmiş tarihi eserler, hatta kıymetleri talan edilmiş tarihi kalıntılar, Yunan zulmünün anısını canlı tutan, tadilat görmüş kırmızı köprü,  bir resmi geçit yaparcasına teker teker, hem melûl, hem mahzun, bir halde geçtiler.

            Son yıllarda yapılan düzenlemelerin inkâr edilmediğini, ancak yeterli olmadığı düşüncesini hatırdan çıkarmamak gerektiği tembihlemesini yaparak. Fakat ben yine de hayıflandım. Ruhum daraldı. Hatta ekseriyetli bir şekilde kahırlandım. Arnavut kaldırımı da denilen taş döşemelerin üzerine atılan zalim betonlardan sonra, yetmedi denilip yapılan asfaltlama çalışmalarını anlamlandıramadan, sokakların birer yamalı bohçaya çevrilmesinin sebebini de bulamadım. Hatta tarihi dokuyu bu kadar sahipsiz bir halde bırakmış olmamızı, gözden çıkarmış olmamızı, belki biraz ağır olacak ama katletmemizi de havsalama sığdıramadım. Ve tabii sağlam, yağız yerleri bırakıp oynak yerlere gitmeyi de sığdıramadım açıkçası.

 

            Geçmişi ortadan kaldırmak gibi, geçmişin izlerini silmek gibi, bir mecburiyetimiz mi var. Tedricen bir değişimi,  gelişmeyi sürdürmek birlikte mümkün değil mi? Güneş gören,  yeleken mekanları, ortadan kaldırıp yerine beton blokları kondurmamız medeniyetin bir gereği mi?  Yoksa bizim hoyratlığımız, kadir bilmezliğimizin ve aymazlığımızın bir neticesi mi. Asıl Manisa da yaşatılan bu felaketi Uncubozköy’de görmüş olmak hala yanlışta ısrarımızın bir işaret taşı mı? Gaflet bulutlarının etkisinin devam etmesi mi?  Köprüyü muhafaza edemedik – ki o köprü zulme uğramış dindaş, kandaş ve vatandaşımızın kanıyla kırmızı rengini almıştı, belki bir anıt acıyı hafifletir ve unutulmaz yapardı-, ama Uncubozköy ün birazını korumak mümkün olamaz mı?

 

          Kütahya da doğan İstanbul da hayat bulan Evliya Çelebinin şehrimize olan hayranlığı kadar olmasın da daha azı bir sahiplenmenin şehrimizin daha yaşanılır bir halde olmasının işareti olacağından kimsenin şüphesi olmadığı kanaatindeyim. Burada Naci Yenginin Salihlinin Akören köyünde başlayan Manisa sevdası ortaöğretim yıllarında merkezde daha da kuvvetlenmiş ve bir kara sevdaya dönüşmüş. Bu konuda yaptığı zihni faaliyetlere destek verilmesi, onun, tabiriyle diyecek olursak Manisa da doğan değil doyan herkesin sahiplenmesi gereken bir dava, ideal bir hayat tarzı olmalı diye de hatırlatma yapmadan geçemeyeceğim.

 

           Evliya Çelebinin gösterdiği muhabbetin kat be katını gösteren duyan olmak dileğiyle günümüzü yarınlarımıza umutla taşıyan ve kıymetlerimizin farkına varan ve onları bir mirasyedi gibi yemeyip koruyanlardan olalım temennisi son noktamız olsun.

Reklam