AKSIYORUZ
Hayatın akışı içerisinde yapıp etmelerimizin tasarlayışımızın dışında gelişmemesi nasıl yüzünü gösteriyorsa her alanda her durumda her hâlükârda aksamaların tesirinden kurtulma isteklerimizin sonuçsuz kaldığını ve olması gerekenin dışında olan durumlarla karşılaştığımızı söylemek zor olmasa gerek diye düşünüyorum...
Güne başladığınız ilk dakikadan itibaren karşılaşılan oluşların, kılışların, durumların, üzerimizdeki etkilerinin neticesinde, vardığımız kanaatlerin çoğunluğunda, bir şeylerin olması gerektiğinin harici bir yol izlettirilerek meydana gelen olumsuzluklar ile aksama gözümüze, gözümüze battığına, şahit oluruz.
Evden çıkar çıkmaz yürümeye başladığınız sıfır noktasından itibaren bazı durumlarla önce anlağınızda sonra görsellerde çatışmanın içinde buluruz kendimizi. Yayaya ayrılmış kısımların işgaline aldırmazlık etmek istersiniz, olmaz. Araçların dikey geçişlere izin vermediğini görürsünüz sonra haydi bazen olur demek istersiniz fakat yine olmaz. Birde bakarsınız karşınıza dikilivermiş kazıklar, iyi niyetle döşenmiş taşlar, kırar nice başlar söylencesiyle devam edersiniz, o arada fark edersiniz ki aksıyorsunuz
Yerden sıkılırsınız, göz hizasında temaşaya devam eyleyim derken takılır gözleriniz birbirinden farklı levhalara, aman Allah’ım demeye kalmadan aklınızdan geçen yaban ellerde miyim? Sorusu soluksuz şekilde geçiverir. El cevap: Hayır! O halde bu ne hal diyecek olsanız mukallit bir gülüş gülümsemenin boğazına sarılır, dilinizin elden çıkıp gidişini seyrettiğinizi görür gibi olursunuz ve anlarsınız ki aksıyorsunuz.
Aklım dağılsın arzusuyla hedefinizi değiştirir, genç nüfuza yöneltirsiniz nazarlarınızı ve ilk dokunuş alır sizi yere çalar. Oturaklarda oturan etrafa ilgisiz ama esiri olmanın haklı gururunu yaşadıkları aletlerle bütünleşmiş ergenlerin toplumsal kaygılardan uzaklaşmanın dayanılmaz hafifliğiyle uçma çırpınışlarını sergilediklerini görüverirsiniz. Bu nasıl bir esaret demeye az kalmışken kulağınıza fısıldayan ses uyandırır sizi ve medeniyetle aydınlanmadığınızı fakat anlarsınız, aksadığınızı.
Nesnelerden uzaklaş emrine uyarak somut kavramların peşine takılırsınız, biraz daha az dertlenir biraz daha az kaygılanırım, ümidiyle. Heyhat! Ne mümkün böylesi diyecek olsa biri, çehrenizin en korkunç şeklini alarak cevap verme telaşına kapılırken bu yola girdiğinize bin pişman oluverir ve kulak misafiri olduğunuz anlatılardan çıkarımlarınızla yanar dolanırsınız, aksak aksak.
Hakların değirmenlerde eriyip yok olduğuna, adaletin sokak adı olmaktan ilerisine varmadığına, cömertliğin cömertçe soyulduğuna, dosdoğru olmanın imalat hatası olduğuna, güzelliğin fiziki tanımlamasına, aldatmanın uyanıklığa tevdi edildiğine, hakka riayet etmemenin iş bitiriciliğe evirildiğine şahsen muhatap olunca yanmanın da dolanmanın da kifayet etmediğini anlarız ki aksamanın ilerisine geçtiğimizi görürüz.
Bir an evvel aksayan yönlerimizin tımar edilmesi yönündeki çabalarımızın yoğunluğunu artırma yolunda gayretler sarf etmeliyiz. Bu çabaların ortaya konulmasında ise asla ve kata aksamalara izin vermemeliyiz. Kısacası aksamamalıyız.
Muammer AZMAK 26.01.2023
FACEBOOK YORUMLAR