Muammer AZMAK

Muammer AZMAK

[email protected]

AİGAİ ANTİK ŞEHRİ

30 Eylül 2013 - 12:53

MEŞE PALAMUTU, KEÇİ, KEÇİ YOLU, KEÇİ POSTU= AİGAİ ANTİK ŞEHRİNİ GEZDİM

Yunt dağları silsilesinin kuzey kesiminde kalan Gün dağı ve ona tabi olmuş etrafını çevirmiş adeta birer yıldız gibi serpiştirilmiş dağlar, illa Gün dağı, bir bey edasıyla çevresini süzüyor. Üzerinde taşıdığı kıymetin farkındalığını âleme ilan etmek istercesine bir eda ile çevresini süzüyor. Bir gün gelecek etrafımda pervane olacaksınız dercesine etrafını süzüyor.

Gün dağının kuzey yamaçları utangaç bir çehre ile sizi karşılıyor. Neden koca dağ bizi utanarak karşılasın diyorsunuz, hatta biraz ileri giderek, hiç dağ utanır mı diye soracak olanlarınız bile çıkıyor ne yazık ki bilinmezlik kuyusundan. O yüce dağ uzun zamanlar önce kendi sinesine alıp sakladığı evlatlarının bırakıtlarının, terkinlerinin başına gelenlerine duyduğu üzüntünün utangaçlığını taşıyor. Belki de kahroluyor sonrakilerin evvelkilere reva gördüğü muameleden.

.Karşınıza ilk çıkan geniş bir alanı kaplayan mezarlık (diğer adıyla Nekropol). Küçük tepecikler ( ya da Tümülüsler) sandık mezarlar, toprağa gömülmüş lahitler. Ama hepsi eşilmiş, hepsi deşilmiş hatta kırılmış. Kısacası bir talan rüzgârına tutulmuş. Geride kalan bakiyeyi himmetli eller onarma, sahiplenme sevdasıyla adeta iğneyle kuyu kazma misali özene bezene ortaya çıkarma macerasına girişmiş, bayağı da bir mesafe alınmış. Bugünkü teknik imkânlar dâhilinde yapılabilecek güzellikte bir taş döşeme yol ile sizi baş başa bırakmayı başarmışlar.

Kendi karakteristik özelliği olan bu yolda epeyi bir yürüyüşten sonra Tiberus kapısı üstündeki kemer ve şükran yazısı ile felaketleri büyüklüğüne uygun bir tarzda bertaraf edip dimdik ayakta sizi karşılıyor. Tiberus şehrin gelişmesine yaptığı katkılardan dolayı bu şükran belgesini hak etmiş. Sıkça karşılaştığınız sarnıç kuyularının çokluğunun sebebini çok geçmeden anlıyorsunuz. Yolun kenarındaki büyük bina temizliğin mihenginde yer alan hamam olarak karşınıza çıkınca. Ancak bu değirmenin suyunun nerden geldiğini de daha iyi idrak ediyor insan.

Düşünceler deryasında boğuşurken dar yolu geçip şehrin girişine geldiğinizi fark ediyorsunuz. Giriş Pazar yeri/ çarşı özelliğini hemen size hissettiriyor. İlginizi çekecek bir düzen içerisinde inşa edilmiş. Zeminin düzgün blok taşlardan düzenlenmiş olması, yanlarında olukların bulunması, belirli bir düzende eğimli olması, zeminin sıvı maddelerle çokça karşılaştığını düşündürüyor. Belki deri işlemeciliği, belki hayvan kesimi, belki de nemlendirme faaliyetinin eseri. Belki de ileri görüşlülüğün göstergesi alt yapı çalışması.

Müzisyenlerin konser verdiği basamaklı yer/ Odeon aynı zamanda bir toplantı salonu. On iki basamaktan meydana getirilmiş. Meyilli bir arazide yapılmış olması herkesin birbirini görmesini kolaylaştırmış. Oturak yerlerinin iki kenarından ve ortasından sahneye uzanan üç tane bağımsız merdiven hareket serbestliğinin de bir göstergesi sayılabilir. Rivayetlere göre çeşitli madenlerden yapılmış heykeller bu salonun duvarlarında ayrı bir güzellik unsuru olarak yer almış.

Yağmurdan, güneşten korunmak için yapılmış ve arkası bir duvara sabitlenmiş çatı/ sundurma/ saçak ya da eski adıyla Stoa, toplanma, alış-veriş yeri olan Agora ile bir bütünlüğü tesis etmiş. Merkezin yapısına ayak uydurarak L harfi biçiminde bir kıvrım ile belirginleşmiş. Sütunlar ise ayrı ayrı güzelliktedir. Alış-veriş merkezi benzerlerinden farklıdır. Çok katlı özellik gösterir. Mekânlar birleşik üç katlı özeliğindedir. Satış yeri, depo ve büro özelliği varmış hissi uyandırıyor.

Seyir tepesi keyfi veren yamaç kenarından kısa bir yürüyüş mesafesinde gençlerin spor merkezi/ Gymnasion’a ulaşıyorsunuz. İstinat ya da ihata duvarlarının sağlamlığı karşısında şaşırıp kalıyorsunuz. Hem seyrin güzelliği hem de ustalık sizi büyülüyor. Bitişik nizamda bir tapınak/ ibadethane ve tiyatronun varlığı şüpheye yer bırakmadan kalıntılarıyla karşınıza çıkıveriyor. İhtimal ki bu yapıya gösterişli bir kapıdan giriliyor. Açık bir alan bedenlerin ve dimağların eğitimi için ayrılmış intibaını veriyor. Buluntuları okuyanların ifadesine göre kabiliyeti yüksek gençler daha iyi bir eğitim için Bergama/ Pergamona gönderiliyorlarmış. Bu bölümün eğimli olması ve hamam ile okulun bir arada olması farklı medeniyetlerin göstergesi olarak algılanmaktadır.

Küçük Kilise/ Şapel’in varlığı yakın zamanlara kadar şehrin varlığını sürdürdüğünün bir göstergesi. Ayrıca çevresinde mezarların bulunması bu yapının mezarlık Şapel’i olma ihtimalini güçlü kılıyor. Tiyatroda henüz imkânsızlık sebebiyle kazı çalışmaları yapılamamış. Ancak seyircilerin giriş kapısı olan kubbeli/kemerli yapı olabildiğince sağlam ve güzel bir çehre ile sizi karşılıyor. Tiyatrodan biraz daha yüksekte düz bir alanda bir tapınağın varlığı da gelecek zamanlarda gün yüzüne çıkacak gibi öylece duruyor.

Güney yamaçtaki sükûnetin aksine kuzey yamaçta uzun vade de insanı üşütecek yeleken bir hava var. Bir taraf yazlık bir taraf kışlık demeden edemiyor insan. Güneydeki Koca dereye inat Kuzeydeki Uzun dere ve aradaki yeşilin tonları yaşayanların zevki ve sefası hakkında da bizleri hayli yordu. Kentin giriş kapısı Demirkapı. Nedendir şimdilik bilinmez ama kapatıldığı biliniyor. Geniş- büyük taşlarla döşenmiş bir güzel yolun faaliyetten men edilmesinin vardır elbet bir sebebi. Bütün bu güzelliklerin aydınlanması için çaba gösterenlerin çoğalması dileğiyle gelmişken Koca Dere’yi ve Koca Dere’nin meydana getirdiği kanyonun dinginliğini ve içerilerde meydana getirdiği gölcüğü, çevresindeki tabiat güzelliğini görmeden, El dokuması halıları ve halı tezgahlarını, dokuyucularını ziyaret etmeden kırk beş kilometrelik yolu kat etmemek lazım.

Eski ziyaretçilerin ev yapmak için taş ocağı olarak gördüğü, gece ziyaretçilerinin kıymetli bir parçaya rast gelip dünyalığı kurtarma sevdasına düştüğü Meşe palamudu/Keçi postu/Keçi Yolu/ Keçi Yurdu/ Aigai şehrini görmek geçmiş medeniyetlerin akıbetlerine şahitlik etme adına da güzel bir eylem. Kültürel bir çekim merkezi olduğunu bu gün bile anlamak mümkün.

Dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştığımız bu zaman için bile gösterişi olan yapıların kalıntılarının da bir çekim merkezi oluşturacağı kanaatindeyim. Biraz tanıtım biraz kaynak aktarımı ciddi bir ivme kazandıracaktır Gün dağındaki hazineyi gün yüzüne çıkartmaya. Askeri destek merkezi oldu zaman zaman, bazen de sükûnet merkezi oldu, şimdilerde de umulur ki cazibe merkezi, turizm merkezi olsun. Gezip-görmeniz dileğiyle… 25.09.2013 MUAMMER AZMAK

.

Reklam