Bugün bir yılı daha eskitip attık. Tam üç yüz altmış beş gün önce 2024’ü de böyle umutla bekleyip karşılamıştık. Tam bir yılın sonunda anladım ki insan zaman konusunda hep başa dönüyor. O gıcır gıcır seneye ne mi oldu? Daha dün gelin gibi allı pullu, telli duvaklıydı. Darphaneden yeni çıkmış kâğıt para gibi gıcır gıcırdı, metal para gibi ışıl ışıldı. Elden ele dolaşa dolaşa şimdi buruşmuş, parıltısı yaldızı silinmiş, beli bükülmüş, saçı sakalı ağarmış, dişleri dökülmüş bir halde. İşte bu yılı da terk ediyoruz. Zaman dediğin nedir ki zaten. Bir yel esip geçmiş gibi, fezanın boşluğunda kaybolup gidiyor.
Geriye bize o yılı hatırlatan olaylar kalıyor. Eskiler bazı yılları, o yıl olup bitenlerden dolayı hiç iyi hatırlamazlar. Bize de 2024’ü sorarlarsa en çok hatırlayacağımız batının şımarık çocuğu İsrail’in yaptığı zulüm ve soykırımdır. Aklımıza çakılıp kalacakların en başındadır. Sonra yine hatırımızda kalan ve bunu her yaşadığımızda bu son olsun dediğimiz, sebep olduğumuz doğal afetlerdir. Yüzyılın depremi diyerek suçu yerküreye yıkıp yerine getirmediğimiz sorumluluğumuzu unuttuğumuz depremleri hatırlayacağız. Bir dakika biz bunları yine giden yılın sırtına sarıp unutacağız. Yoksa bir daha bir daha yaşanmaz ki. Sonra yine tekrar tekrar yaşadığımız yüzümüzü kızartan kadın ve çocuklarımızın cinayete kurban gitmeleri. Yine toplumumuzun sosyal bir hastalığı olan erkek evladın kız evlada tercih edilmesi, küçücük bir kız çocuğunu nefessiz bırakmış hayatına mal olmuştu. Daha bunun gibi nice toplumsal yaralarımızı sayabilirim. İnsanın beş parmağının beşi de aynı değildir lakin hangisinden vazgeçebilir ve hangisini diğerine tercih edebilir ki? 2024, milletimizin az gelişmiş bir ülke mesabesine düşüp varlık içinde yoklukla imtihanı olmuştur. Belki iyi ve güzel şeyler de olmuştur. Tek tek bireysel olarak yaşadığımız. Ama toplamda bakınca insanlığımız bu yıl da sınıfta kalmıştır.
Şimdi önümüzdeki yıla umutla bakan gözlerimiz eski yılı kefenleyip gömmenin telaşındadır. Hâlbuki bitpazarındaki her şeyin bir değeri vardır ve onlar da yaşanmışlıklar hatırına bir izzet ikram, bir hürmeti hak eder. Bugün uğurladığımız 2024’de eskidi öyle değil mi? Bu yıl yaşanan her şeyin müsebbibi olarak zaman denen şu boş mefhumu suçlayacağız. Kefenin cebi olmaz ama biz gidenin cebine tüm olumsuzlukların vebalini de yükleyip bir gececik de olsa rahatlayacağız.
Sonra yeni yılın kronometresini açacağız.
Çünkü bütün insanoğlunun başına gelenler yine insanın yapıp ettikleri değil mi? Birbirini öldüren katil de, birbirini kucaklayan müşfik de o. Birbirinin hakkını yiyip bir diğerini yoksul bırakan da, birbirinin elinden tutup ayağa kaldıran da yine o. Birbirinin kuyusunu kazıp aldatan, riyakâr da, samimiyetle birbirinin iyiliğine çalışan da yine o. Allah’ın her an huzurunda olduğunu unutup dilinin söylediğini haliyle tasdik etmekten uzak menfaatperest, münafık da o. Allah’ın ipine sımsıkı sarılan ve Peygamberimizin yolunun tozuyum diyen evliyaullah da yine o insan. Demek ki kusur geçip giden zaman da değil bilakis zamanın içinde debelenip duran insandadır.
Ben yine yeni yılın eskisinden çok farklı olacağını zannetmiyorum. Çünkü her şey insanın değişmesine bağlı. Oysa hepimizin ve bütün milletlerin durumu bu kadar ortada, aşikarken ütopik düşüncelerle heveslenmenin alemi yok. İyi ve kötü, gece ve gündüz gibi hayatımızda hep vardı ve hep olacak. Dünyada ne Harutlar ne de Marutlar biter, ne İbrahim gibi ateşe atılanlar ne de onu ateşe atan Nemrutlar bitmez. Ama İbrahim’e o ateşi serin su eden Allah’ın kudreti bu cihanda herkesin gücünü alt eder bunu unutuyoruz. Zaman zaman bunu kendimize hatırlamakta yarar var.
Gelecek yepyeni yıl için yine de umutsuz olmak istemem. Sadece gerçeklere sırtımızı dönmek insanlık olarak bizlerde hayal kırıklığı yaratıyor. Gelecek darbelere karşı muhkem ve dayanıklı olmak gerekir. Ama 2025 için temennimiz savaşlar bitsin. Çocuklarımız, kadınlarımız ölmesin. Bütün dünyada barış ve kardeşlik hâkim kudret olsun. İyilerin sayısı çoğalsın ve iyi kötüyü galebe çalacak cesareti bulsun. Zulmün ateşini ancak ve ancak imanı güçlü iyi insanlar söndürebilir. Açlığı, yokluğu ve yoksulluğu sadece cüzdanı varlıklı insanlar yok edemez. Kendisine verilen dünya nimetini paylaşmayı seven, adaletli, ihlaslı ve hem cüzdanı, hem gönlü zengin insanlar yok edebilir. Biz insan olarak İbrahim olalım da varsın o ateşi yakanlar kendini insanlık tahtından düşürsün.
2025 bütün dünyada güzelliklerin çoğaldığı ve yaşandığı bir yıl olsun dostlar.
FACEBOOK YORUMLAR