RAHMET DERYASINA DALALIM
Bizler çocukken Ramazanlar bir başkaydı diye söze başlamak istemiyorum. Yaşanan her gün, her an, her yaş kıymetlidir. Alınan her nefes Allah’tan bir armağan, verebildiğimiz her nefes vücudumuza esenliktir. Evet yine bir ramazanı yaşamaya çalışıyoruz. Ramazanın feyzini, bereketini, huzurunu kapımıza dayanan baharla birlikte içimize doya doya çekmek, ruhumuzla derin derin koklamak, hazmetmek, hapsetmek için azami gayret ediyoruz muhakkak.
Ramazan demek gerçekten insanı o uhrevi bir âleme Rabbin daveti değil mi. Sonsuz rahmet kapılarının açıldığı ve sebil edilip insanın ayaklarına serildiği koca bir ay demek. İnsanların başkalaştığı, sokakların farklı koktuğu, fırınların önünde pidenin kokusuna koşan, nefsini frenlemenin hazzını yaşayan kalabalıklarıyla, camilerimizden camlarımıza, canlarımıza bir başka sızan ezan-ı Muhammedî ile bir başkalıktır ramazan. Birbirine daha bir yakın olan insan seliyle, rahmet deryasının taştığı şu mübarek günlerin kıymetini bilmek lazım.
Allah’ın her günü, her anı kıymetlidir mutlak. Yeter ki o kıymetin ne olduğunu fark edip idrak edelim. Hepimiz şu fani dünyaya elimizde beden testisine üflenmiş bir nefesten ibaret değil miyiz? Bu âleme şu beden testimize hükmedip ruhumuzu güzelliklerle doldurmaya, donatmaya geldik. Herkes şu kısacık ömür denen günlerinde ne ile meşgul olursa testisine onu doldurur gider. Amma iyilik, amma kötülük. Öyle insanlar biliriz ki suya testiyle gider ama testiyi kibrinden suya uzatmaz, uzatamaz, bu âlemden eli boş döner. Öyle insanlar vardır ki sağa sola bakınmaktan ne kadar doldurduğunu fark etmez. Eh işte idare edecek kadar, ne susuzluğunu giderebilir ne de kupkuru olur. Ne ondurur, ne öldürür.
Bazılarımız da testisini ağzına kadar doldurur, gayretlidir, bir damlasını ziyan etmek istemez. Allah kulum dua et icabet edeyim demiyor mu? Testiyi dolduranlar bunu bilirler.
Bir de âşıklar vardır ki onlar testiyi korkmadan deryanın içine bırakırlar. Çünkü onları musluk kandırmaz, çünkü onlara testinin içini doldurmak da yetmez. Onlar her an Allah’la birlikte olmak, o rahmetle ıslanmak, onda yok olmak isteyen hakikat erleridir. Kendi bedenlerini korkusuzca o rahmete, o berekete, o huzurun ortasına bırakırlar. Deryadaki balık gibidirler. Kendi varlıklarını ortadan kaldırınca O’ndan başka bir şey kalmaz. O’ndan başka bir şey kalmayınca ikilik kalmaz. Vahdet dediğimiz birliğe ulaşır, âleme gelmenin sırrına da vakıf olurlar. İnsan sevdiğinin cemalini hep görmek ister. Onu görünce de her şey anlamını yitirir. Yoğuyla varıyla her şeyden vaz geçmiyorsa o sevgi hakikatli olmaz.
Hani Allah(C.C.) biz kullarına yüce kitabımız Kaf suresi 16. ayetinde şöyle buyurmuştur “Andolsun ki insanı Biz yarattık. Bu sebeple nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz. Çünkü Biz ona şah damarından daha yakınız.” yani “Kulum, ben hep seninleyim ya sen kiminlesin?” demiştir.
Bu Ramazan ayı boyunca ben kendi şahsım adına diyorum ki “Allah seninle, ya sen her an kiminlesin. Testiyi doldurmak mı muradın, ne istiyorsun yoksa bırak testiyi falan deyip, su olup deryaya o rahmete gark olmak mı istiyorsun. İşte bütün mesele bu.”
Madem ki ramazan, madem ki rahmet ayı; bu yazıyı da bir dua ile tamamlayalım.
Ey güzel Rabbim, bizler için mübarek kıldığın bolluk bereket yağdırdığın, af ve mağfiret kapılarını ardına kadar açtığın, rahmetini dünyanın en büyük okyanusundan daha derin ve daha büyük kıldığın ve üzerimize sağanak sağanak yağdırdığın günler geceler hatırına; Sen bizlerin günahlarını bağışla, bizlere ve tüm dünyaya esenlik ver, bizlerin nefis kuyularından Hz. Yusuf gibi tut çek çıkart, bizlerin ruhunu hamamda terleyen bedenimiz gibi kirlerinden arındır, temizlenmemize yardım et. Sen sana varan bütün yolları yıldızlarınla aydınlat, bizleri şaşırmadan o yolda yürüyüp o ummana kavuşup karışanlardan eyle. Rabbim sana kavuştuğumuz vakit yüzümüzü kızartacak kötü işlerden sana sığınırız. Bizleri şanınca sev, koru, gözet, kudretli kıl.
Bizleri şu âlemin sırrına eren bahtiyar kullarından eyle. Senin her şeye gücün yeter. Amiiin.
Hayırlı Ramazanlar dilerim dostlar. Yine mahyalar kurulsun gönülden gönüle…
Edirne’den Ardahan’a, Doğudan, Batıya, güneyden Kuzeye.
Bizler çocukken Ramazanlar bir başkaydı diye söze başlamak istemiyorum. Yaşanan her gün, her an, her yaş kıymetlidir. Alınan her nefes Allah’tan bir armağan, verebildiğimiz her nefes vücudumuza esenliktir. Evet yine bir ramazanı yaşamaya çalışıyoruz. Ramazanın feyzini, bereketini, huzurunu kapımıza dayanan baharla birlikte içimize doya doya çekmek, ruhumuzla derin derin koklamak, hazmetmek, hapsetmek için azami gayret ediyoruz muhakkak.
Ramazan demek gerçekten insanı o uhrevi bir âleme Rabbin daveti değil mi. Sonsuz rahmet kapılarının açıldığı ve sebil edilip insanın ayaklarına serildiği koca bir ay demek. İnsanların başkalaştığı, sokakların farklı koktuğu, fırınların önünde pidenin kokusuna koşan, nefsini frenlemenin hazzını yaşayan kalabalıklarıyla, camilerimizden camlarımıza, canlarımıza bir başka sızan ezan-ı Muhammedî ile bir başkalıktır ramazan. Birbirine daha bir yakın olan insan seliyle, rahmet deryasının taştığı şu mübarek günlerin kıymetini bilmek lazım.
Allah’ın her günü, her anı kıymetlidir mutlak. Yeter ki o kıymetin ne olduğunu fark edip idrak edelim. Hepimiz şu fani dünyaya elimizde beden testisine üflenmiş bir nefesten ibaret değil miyiz? Bu âleme şu beden testimize hükmedip ruhumuzu güzelliklerle doldurmaya, donatmaya geldik. Herkes şu kısacık ömür denen günlerinde ne ile meşgul olursa testisine onu doldurur gider. Amma iyilik, amma kötülük. Öyle insanlar biliriz ki suya testiyle gider ama testiyi kibrinden suya uzatmaz, uzatamaz, bu âlemden eli boş döner. Öyle insanlar vardır ki sağa sola bakınmaktan ne kadar doldurduğunu fark etmez. Eh işte idare edecek kadar, ne susuzluğunu giderebilir ne de kupkuru olur. Ne ondurur, ne öldürür.
Bazılarımız da testisini ağzına kadar doldurur, gayretlidir, bir damlasını ziyan etmek istemez. Allah kulum dua et icabet edeyim demiyor mu? Testiyi dolduranlar bunu bilirler.
Bir de âşıklar vardır ki onlar testiyi korkmadan deryanın içine bırakırlar. Çünkü onları musluk kandırmaz, çünkü onlara testinin içini doldurmak da yetmez. Onlar her an Allah’la birlikte olmak, o rahmetle ıslanmak, onda yok olmak isteyen hakikat erleridir. Kendi bedenlerini korkusuzca o rahmete, o berekete, o huzurun ortasına bırakırlar. Deryadaki balık gibidirler. Kendi varlıklarını ortadan kaldırınca O’ndan başka bir şey kalmaz. O’ndan başka bir şey kalmayınca ikilik kalmaz. Vahdet dediğimiz birliğe ulaşır, âleme gelmenin sırrına da vakıf olurlar. İnsan sevdiğinin cemalini hep görmek ister. Onu görünce de her şey anlamını yitirir. Yoğuyla varıyla her şeyden vaz geçmiyorsa o sevgi hakikatli olmaz.
Hani Allah(C.C.) biz kullarına yüce kitabımız Kaf suresi 16. ayetinde şöyle buyurmuştur “Andolsun ki insanı Biz yarattık. Bu sebeple nefsinin ona ne gibi vesveseler verdiğini biliriz. Çünkü Biz ona şah damarından daha yakınız.” yani “Kulum, ben hep seninleyim ya sen kiminlesin?” demiştir.
Bu Ramazan ayı boyunca ben kendi şahsım adına diyorum ki “Allah seninle, ya sen her an kiminlesin. Testiyi doldurmak mı muradın, ne istiyorsun yoksa bırak testiyi falan deyip, su olup deryaya o rahmete gark olmak mı istiyorsun. İşte bütün mesele bu.”
Madem ki ramazan, madem ki rahmet ayı; bu yazıyı da bir dua ile tamamlayalım.
Ey güzel Rabbim, bizler için mübarek kıldığın bolluk bereket yağdırdığın, af ve mağfiret kapılarını ardına kadar açtığın, rahmetini dünyanın en büyük okyanusundan daha derin ve daha büyük kıldığın ve üzerimize sağanak sağanak yağdırdığın günler geceler hatırına; Sen bizlerin günahlarını bağışla, bizlere ve tüm dünyaya esenlik ver, bizlerin nefis kuyularından Hz. Yusuf gibi tut çek çıkart, bizlerin ruhunu hamamda terleyen bedenimiz gibi kirlerinden arındır, temizlenmemize yardım et. Sen sana varan bütün yolları yıldızlarınla aydınlat, bizleri şaşırmadan o yolda yürüyüp o ummana kavuşup karışanlardan eyle. Rabbim sana kavuştuğumuz vakit yüzümüzü kızartacak kötü işlerden sana sığınırız. Bizleri şanınca sev, koru, gözet, kudretli kıl.
Bizleri şu âlemin sırrına eren bahtiyar kullarından eyle. Senin her şeye gücün yeter. Amiiin.
Hayırlı Ramazanlar dilerim dostlar. Yine mahyalar kurulsun gönülden gönüle…
Edirne’den Ardahan’a, Doğudan, Batıya, güneyden Kuzeye.
FACEBOOK YORUMLAR