Melek DÖRTBUDAK

Melek DÖRTBUDAK

[email protected]

EYLÜL

04 Aralık 2021 - 20:14

EYLÜL

Eylüle demir attı, artık gemiler.
Bahardan, gülden, sümbülden göçtük.
Baharlar, yazlar hepsi geride artık,
Uçtu gitti Nisan, Mayıs bir bir…
Takıldı ağlara ömür, dağıldı parıldayan o cihangir.
Dönülmez ufuklar.  Açıldık pupa yelken.
Seferdeyiz.


Vira bismillah der, daha dönmeyiz.
Hayat kısacık bir anmış, bir nefes, bir es.
Arkada kalan bir buse, bir izmiş, bomboş bir kafes.
Aldırma, hayat ömür kadehini boşa doldursun.
Felek sensiz dönsün, zamanı sensiz dondursun.
Ne baharlar görmüş geçirmiştik halbuki,
Sümbüllü, güllü, laleli…


Kokladık an be an, dakika dakika ömrü avuçlayarak.
Kokladık her çiçeği, telli duvaklı, tüllü.
Her öpüş bir gelin, al al yanağı açılmış güllü.
Her buse gizlenir, her günah örtünür, sırlanır.
Eylül kışa davettir, çağırır…


Ağrı, sancı gelmeden
Sinsi sinsi kara kış, ayazı çağırır.
Sanma dile gelmez sancıları yoktur yüreğin,
Haykırır, sükûtta saklıdır avazın.
Sen sussan o susmaz,
Beklersin sevgili bekler gibi o son çığlığı…


Ecel gelir harap eder.
Sormaz ne suretin, ne siretin kalır, tüketir bütün varlığı.
Eylülden sonra gelir Ekim, Kasım ardın sıra kış.
Süzülür endamın, süzülür nakış nakış.
Kaptan kaba dolan ömür, durmaz koşar da koşar.
Küçülür satıhlar, kısılır her bakış…


Her gün bir çizgi düşer yanağına, yüzüne,
Çıkamazsın yokuştur hemzemin, asfalt.
Zor gelir dizine…
Her an beklersin geminin son limanını,
Sallanır çıpan, demirler, o son demine.
Asılır kalır geriye bakışların.
Senden ne kalır acep semada?
Feryadın, ah ü zarın.


Dolanır zülüflerin, dağılır perçemin bir bir,
Kalmaz kimsede bir lahza heyhat hayalin.
Eylüle demir attı artık, gemiler sakin.
Bahar da yaz da hepsi toplanıp gitti,
Altından kaydı zemin.
Hepsi gençliği ihtiyar edip tüketti.


Geride kaldı mahzun, dudak ucu bir gülüş.
Belki bir şarkı bir mısrada…
Belki kirli dudaklardasın şimdi,
Sararmış, yırtık pırtık anılarda,
Bir öpüşte hatırlanan.
Ne sözler hatırlanacak, ne bakışlar,
Ne volta atışların keyifle zamana.
Uçacak güvercinler uzaklara,
Dönmeyecekler bir daha…


Uçacak,
Tutunacaklar musallaya.
Musallada görülen düşler, silinir kalmaz.
Kimse âhirden bir haber sormaz.
Son duraktır burası, kapanır defterin.
Bir talkınlıktır, son bulur musallada.


Ne zamana geçer sözün, 
Ne dört kolluya nazlı niyazın.
Ne bülbül nazlanır, öper gülü dikeninden.
Sorarlar ardından cemaatten
Nasıl bilirdiniz?... diyerek…
İyi bilirdik der, kapatırlar.
Dürerler defterini…


Gemi son menzildedir,
Kara toprakla buluşur.
Miçosu, kaptanı…
Hepsi, hepsi ecelle tanışır.
Ak kefen üstüne kara toprak doluşur.
Kapatır kapanan gözlerini,
Açılır bekanın kapıları…
Açılır sılaya özün…
Eylülde ağaçlar yaprak dökerler.
Her düşen yaprak,
Bin hüzün, bin firak.
Eylül,
Bin hüzün, bin firak…

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum