Melek DÖRTBUDAK

Melek DÖRTBUDAK

[email protected]

ERLİK MEYDANI

15 Ağustos 2022 - 09:56

ERLİK MEYDANI

Ne hırkaya ne taca sığmaz benim ruhum
Yalnız eteklerinde oynarken huzurluyum

Bugün sizlerle erlik makamına ermiş bir hanımefendiden bahsetmek istiyorum. Gerçi onu pek çoğunuz medyadan, televizyon programlarından, davet edildiği konferanslarından ve kitaplarından tanıyorsunuz. Tanıyor ve seviyorsunuz. Bizler de kendilerini 2011 yılında Mevlana Düşünceleri Araştırmaları Derneği olarak davet etmiştik. Celal Bayar Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi salonunda bir konferans vermişti. Salon o kadar dolmuştu ki insanlar koltukların arasındaki merdivenlere oturmuş, cam kenarlarında ayakta duvara dayanarak izlemişler ve bir kısım dinleyici misafir de salonda yer olmadığı için gönülsüz, istemeye istemeye geri dönmüşlerdi.
Şimdi bir insan düşünün ki gecesi gündüzü Hz. Kur’an’a hizmet etmekte, Hz. Muhammed’in yolunu, izini sürmekte. Efendim Hanımefendi şu anda TÜRKKAD isimli derneğin İstanbul Şubesinin başındadır. Bir de vakıf kurmuştur, KERİM VAKFI. Tarikat lideri olduğu iddia ediliyor. Velev ki öyle bile olsa bu hanımefendi insanlara kötü şeyler mi telkin etti şu ana kadar. Kötü örnek mi oluyor. Kimleri yoldan çıkardı ki bu kadar feveran ediyoruz. Kaldı ki hanımefendinin bazı cemaatleşmiş tarikatlar gibi devlet teşkilatlarına sızma gibi bir eylemi mi olmuş ya da devletin kurumlarını, kaynaklarını yaptığı işler için maddi manevi kullandığı görülmüş mü? Ben duymadım.
Yanlış anlaşılmasın, bunları yazıyorum diye onun yoluna bağlı bir kişi değilim. Gördüğümüz Resulullah’ın ahlakı ile ahlaklanıp belli bir disiplinle Müslümanlığı zarif bir şekilde yaşayarak örnek olmaya çalışan bir hanımefendi ve etrafına da nasıl yaşanmasına örnek olan bir şahsiyet.
 Kusuruma bakmayın ben şu zihniyeti de anlamıyorum, bir sanatçıyla röportaj yaparken ‘Oooo falanca yabancı kolej mezunu’ diye söylerken gözlerimiz açılıyor.  Ama bir yol ehli aynı okulda ya da benzer bir kurumda tahsil görmüş diye veryansın ediyoruz. İslamiyet sadece avama mı indirildi. Zenginin dini sorumluluğu yok mu? Zengini kim yarattı. Mevki, makam sahibi olanlar Allah’ın kulu değil mi? Allah’ın huzurunda zengin-fakir mi var? Biz ne zaman bu çifte standarttan vazgeçip herkese aynı nazarla bakacağız.
Ben bu yaşadıklarımızı bir imtihan olarak görüyorum. Bu imtihan sadece Cemal Nur Sargut hanımefendinin imtihanı değil, tüm Türkiye’nin ve tüm tasavvufa yakın olanların imtihanıdır. Her gün medya ve iletişim ağlarında Hz. Mevlânâ’dan sözler paylaşıyorken, İbni Arabi’den paylaşımları okurken hepimiz pastadan payımıza düşeni alıyoruz. Ama iş eyleme gelince işte o zaman Tasavvuf erbabı ‘tu kaka’ mı oluyor. Ben kimsenin avukatı değilim ama biz imtihanı kaybediyoruz.
Hem tasavvufta kadın erkek diye bir ayırım yoktur. Allah’ın nazarında da kadın erkek yoktur. İslamiyeti yaşayışındaki güzellik derecesine göre makamı vardır. Erlik makamı vardır. O da elest bezminde Allah’a verdiği sözü unutmayıp o düsturla yaşayanların, o prensiplerinden ödün vermeyenlerin makamıdır. Bana göre -tabii katılırsınız katılmazsınız- bu benim şahsi kanaatim kimseyi bağlamaz, Cemal Nur Sargut Hanımefendi de erlik makamında bir kuldur.
Ben şahsen bu olayları izlerken bazı tasavvufa yakınlığı olanlardan ya da en azından üniversite düzeyinde İlahiyat Fakültelerinin Tasavvuf Kürsüsü hocalarımızdan bir sada duymayı beklemiştim, ümit etmiştim. Ve biz imtihanı kaybettik. Nerede Cemalnur Hanımı seven salonları dolduranlar. Nerede bir müşkülü olunca sorular soranlar. Nerede pek çok programda tuz ekmek olanlar. Eh ne de olsa o bir Hanımefendi, bıyıkları yok.  
Önde gidene çelme tak, iş yapanın elini kolunu bağla, hatta İslamiyet’in doğru anlaşılmasına mani ol, hele bir de kadınsa vurun abalıya. El insaf diyorum.
Benim Peygamberim böyle nezaketsiz miydi? İnsan kendi gelenek, göreneklerinden uzaklaşınca bazı şeyleri unutuyor. Bizim kültürümüzde büyüğe hürmeten eli öpülür, ona hürmeten oturması için başköşe gösterilir. Bir mecliste bir büyük konuşuyorsa dinlenilir.
Bir şey araştırılmadan peşin hüküm verilmez. Lafta herkes birbirine saygı gösteriyor. İşleyişe bakıyorsun hiç de öyle değil.
Aslında Türkiye’de cemaat çok, tarikat yok. Kendini tarikat olarak tanıtanların pek çoğu artık cemaatleşmiştir. Asıl Türkiye için tehdit olanlar da bunlardır. FETÖ ile bunu yaşamadık mı?  Bu ülke yeni bir FETÖ ile uğraşamaz. Yanlış tarafa bakıyoruz beyler, doğru bakalım. Ülkeye ve İslam’a hizmet aşkıyla, kendi gayretiyle taa yüzyıllar ötesinden gelen bir meşaleyi söndürmeden taşımaya çalışan bu hanımefendiyi incitmeyin. Bu konu sadece Cemal Nur hanımefendi için de geçerli değil, onunla da sınırlı değil. Bütün velilere, Mevlânâ, Hacı Bektaş Veli, Hoca Ahmed Yesevî, Abdulkadir Geylanî, Ahmed Rufaî gibi Allah dostlarına, yaşayanlara, susmuşlara dil uzatırken temkinli olalım. Velinin kılıcı yere çakılıdır, üstüne düşmedikçe kesmez Biz ise üstüne atlıyoruz. Yapmayın lütfen.
 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum