AHMED GİBİ YAŞAMAK
Adı Ahmed’ti. Urfa’da beş üvey kardeşe altıncı kardeş, kendi kardeşlerinin ilki kendisinden sonra dünyaya gelen dört kardeşin ağabeyiydi. İsmi Ahmed olarak konmuştu.
Bir meslek edinmek için berber çırağı olduğu ustasının yeğeniyle hayatını birleştirmişti. Bu evlilikten iki kız dört erkek evlat sahibi olmuş bir babadır o. Buraya kadar anlattıklarım her normal insan hayatında olan olağan, sıradan şeyler. Bunda bir fevkaladelik yok.
Lakin onun şahsına bakıldığında Ahmed isminin hayatına ne kadar nüfuz ettiğini görürsünüz. O sanki Ahmed’liği giyinmek için dünyaya gelmişti. Bir kere tıpkı peygamberimiz gibi hayatında yalandan, riyadan eser yoktu. Tıpkı onun gibi çevresinin güvenini kazanmış el-emin insandı. Tıpkı peygamber efendimiz gibi kendisinden önce etrafındakilerin rahatını, huzurunu düşünen bir yapısı varmış. Mış diyorum rahmetliyle çok uzun bir teşrik-i mesaimiz olmadı. Ama Urfa tabiriyle o çevresindekilerin Babey Ahmed (Baba Ahmed)’i idi onu biliyordum, öğrenmiştim.
Bir toplumda saygınlık kazanabilirsiniz fakat kazandığınızı muhafaza etmek kolay iş değildir. Babey Ahmed de isminin hakkı için kapısına borç için geleni de başka ihtiyaç için geleni de boş çevirmez hatta derler ki parası yoksa komşusundan borç alır ihtiyaç sahibinin işini görürdü. Hani derler ya ilaç gibi insan. “Adam benim kapıma gelmiş başkasına gitmemiş, boş çevirmek olmaz” diyerek kimi zaman da geri alamayacağını bile bile borç verir, “Allah rızasından önemli hiç bir şey yok şu dünyada” dermiş.
Babey Ahmed esnaf arasında sevilen sayılan biri o sadece parası olanların berberi değil ki, yoksulun garibanın da berberidir. Haftanın iki gününü hastanedeki hastaları tıraş etmek için ayırır, Çarşamba ve Pazar günleri Urfa devlet hastanesinde yatan hastaları tıraş etmek için gidermiş. Olandan ücretini alır olmayandan dua alır akşama yorgun argın ama huzurla evine dönermiş.
Eve huzurla dönebilmek insanın kazandığını bereketli kılar. Babey Ahmed “Zekât her işin kendi cinsinden ödenir” felsefesini hayatında hem yaşamış hem yaşatmış. Doktor bedava da hasta bakmalı, berber fisebilillah da tıraş etmeli, hoca ücretsiz de ders anlatmalı, bakkal çocuk da sevindirmeli, terzi muhtaç olanı da giydirmeli gibi. Örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Aslında ne güzel adetlerimiz var-mış, hala bu adet üzre yaşayanlar da yok değil hani. Yeterli mi derseniz sokakta hala çöpten ekmek toplayıp karnını doyuranlar varsa, köprü altında yatanlarımız varsa, sizin çöpe attığınız kıyafetlere para vererek çocuğunu bayramlık alıp giyindirenlerimiz varsa yeterli mi değil mi takdir sizin.
Babey Ahmed, sevdiği kişilere karşı gerçek manada çok iyi bir dosttur. Dostlarından birinin hayatta olan oğlu bizlere bir bayram ziyaretlerinde anlatmıştı, aynen naklediyorum. O zaman Urfa Meteroloji Müdürü Bekir Süzer amca biraz rahatsızlanır. Kayınpederim olan Babey Ahmed’le doktora birlikte gitmek için bir gün sonrasına sözleşirler. O gece kayınpederim kardeşini kaybeder. Sabah onun cenaze işlemleriyle ilgilenir. Ama arkadaşına söz verdiği saatte onu doktora götürür. Sonra dönüşte “kusuruma bakma camiye yetişmem gerek kardeşimi kaybettim cenaze namazımız var” der. Bekir amca neden geldin ben kendim gitseydim, gelmeseydin keşke” dediği zaman “cenaze için yapılacak bir şey kalmadı ama sen sağsın senin için yapılacaklar var ve en önemlisi ben sana söz verdim.” der. Erkek adam sözünü tutar ya da er olan sözünü tutar demek daha doğru. Erkek ya da kadın için değil insan olan için sözünü tutmak önemlidir.
Eskiden kalmış benim çok hoşuma giden bir tabirimiz var “öl söz verme, öl sözünden dönme” ya da “söz senettir” gibi. Ne güzel yaşayan tabirlerimiz varmış. Bugün verilen senetler boş çıkıyor verilen sözden bahsetmek ise uzak bir hayal gibi. Oysa Babey Ahmed ortağı olan berber vefat edince dükkânın kazancından ortağının hakkını haftalık ailesine ödemiştir. Onları incitmeden bu rahmetlinin hissesi deyip evlerine kadar on yıl boyunca götürüp kendi elleriyle vermiştir. Taa ki berber dükkânını kapatana kadar bu böyle devam etmiştir. Ne de olsa verilen bir ortaklık sözü vardır o kadar gerisi teferruattır.
İnsan yakışıklı ya da güzel olabilir ya da olmayabilir. Ama yaptıklarıyla iyi insan ya da kötü insan olmayı tercih eder. İnsan dostlarına karşı sadakatiyle, vefasıyla, hatır bilmesiyle, sadece iyi günde değil kötü günde de yanlarında olabilmelidir. Güzellikleri birlikte paylaşıp, acıları-dertleri bölüştüğünüz kişiler gerçek dosttur. İnsanlar ailelerin yükünü omuzlayanlara baba der.
Babey Ahmed’de bu lakabı bileğinin hakkıyla yüreğinin güzelliğiyle almış. Bugün sevgili kayınpederimin vefat yıldönümü Allah rahmet eylesin. Allah Ahmed-i Muhtar gibi yaşayanlarımızın adedini çoğaltsın. Çoğaltsın ki Müslüman Türk’ü o zaman dünya gıpta ederek parmağıyla göstersin. Ne mutlu bize böyle toplum tarafından güzel yad edilen bir ecdada sahibiz.
FACEBOOK YORUMLAR