Rusya’da 15-17 Mart’ta Başkanlık seçimleri yapıldı. Beklenildiği gibi seçimlerde herhangi bir sürpriz yaşanmadı ve Vladimir Putin oyların yüzde 87’sini alarak yeniden başkan seçildi. Seçimlere katılım oranı yüzde 74 oldu. 2008-2012 yılları arasındaki Başbakanlık görevi de dahil olmak üzere 2000 yılından bu yana iktidarda olan Putin’in, tekrar seçilmesine kesin gözle bakılıyordu. Rusya’da Devlet Başkanlığı seçimlerinin sonucu tahmin edilebilir olsa da seçimlerin Ukrayna topraklarında da yapılmış olması ve Putin’in seçim sonrası yurt içinde ve yurt dışında izleyeceği politikalar hem Rusya açısından hem de bölgesel ve küresel anlamda önemli sonuçlar doğuracağı beklenilmektedir.
Rusya’da Seçim Atmosferi
Vladimir Putin, 2000’li yılların başında iktidara gelmesiyle Rusya’nın, Avrupa kültürünün bir parçası olduğunu belirtti. Hatta bu dönemde Rusya’nın NATO üyeliği konusu bile gündeme geldi. Bütün bunlara paralel olarak Rusya zaman içerisinde eski Sovyet coğrafyasına döndü ve Orta Doğu başta olmak üzere Sovyetlerin etkili olduğu bölgelerdeki gibi nüfuzunu artırma gayreti içerisine girdi. 2000 yılında %53.4, 2004’de %71.9, 2012’de %63.6 ve 2018’de ise %76.6 oy oranı alan Putin 15-17 Mart tarihlerinde gerçekleştirilen seçimler de %87.8 oy alarak 5. kez devlet başkanı seçildi.
Putin için sadece seçimleri kazanmak yeterli değildi. Seçimler mevcut yönetimin meşruiyetini simgelediği için ona göre mümkün olan en yüksek katılımla seçilmesi gerekiyordu. 110 milyon seçmen bulunuyordu ve bu sayının en az yüzde 30’unun seçim günü sandık başına gitmemesi bekleniyordu. Putin’in alacağı oy sayısı da ayrı bir merak konusuydu. Kremlin ve yerel yetkililer, katılımı en az yüzde 70’in üzerinde tutmak için yaklaşık bir yıldır seçime yönelik çalışmalarını sürdürdü. Burada, özellikle ele geçirilen Ukrayna topraklarında yapılacak seçimler, Kremlin’in bu topraklarda tesis ettiği meşruiyet açısından ciddi önem taşımaktadır.
Seçimlerde Putin ile birlikte üç aday daha yarıştı. Seçimlere bağımsız aday olarak giren Putin’i, Rusya Parlamentosu Duma’sındaki 450 sandalyenin 325’ini elinde bulunduran ‘‘Birleşik Rusya Partisi’’ ve 27 sandalyeye sahip ‘‘Adil Rusya Partisi’’ destekliyordu. Parlamentoda 23 sandalyeye sahip olan aşırı sağ ‘’Liberal Demokrat Parti’’ Leonid Slutsky’yi, 57 sandalyeye sahip ‘‘Komünist Parti’’ Nikolay Kharitonov’u, 15 sandalyeye sahip ‘‘Merkez Sağ Yeni Parti’’ ise Vladislav Davankov’u destekledi.
Katılım oranının yüzde 74’ün üzerinde olduğu seçimleri sandık çıkış anketine göre oyların yüzde 87,8’ini alan mevcut Devlet Başkanı Vladimir Putin, seçimin galibi olurken, Komünist Parti oylarında tarihi bir düşüş yaşandı. Bir önceki seçimlerde komünistlerin adayı Pavel Grudin’in oy oranı yüzde 11,77 iken bu seçimlerde komünist partiden aday olan Nikolay Haritonov yüzde 4,7, Yeni İnsanlar Partisi’nden aday olan Vladislav Davankov yüzde 3,6, Liberal Demokrat Parti’den aday olan Leonid Slutskiy yüzde 2,5 oy aldı. Yüzde 1,4 oy ise geçersiz sayıldı.
Rusya Merkez Seçim Komisyonu (MSK)’ya göre, Rusya Federasyonu’nda üç gün süren devlet başkanlığı seçimi, ülkenin en batısındaki Kaliningrad bölgesinde Moskova saati ile 21.00’de sandıkların kapanmasıyla sona erdi. Ülke genelinde 80’den fazla bölgede gerçekleştirilen seçimler hem sandık başında hem de uzaktan elektronik ortamda yapıldı. Uzaktan oylama işlemi Moskova dahil toplam 29 bölgede gerçekleştirildi. Rusya Merkez Seçim Komisyonu Başkanı Ella Pamfilova, başkent Moskova’da düzenlediği basın toplantısında devlet başkanlığı seçiminin ilk geçici sonuçları hakkında bilgi verdi. Seçimlere katılım oranının yüzde 77,44 ile ‘‘rekor düzeyde’’ olduğunu kaydeden Pamfilova, 87 milyon 113 bin 127 kişinin oy kullandığını belirtti. Seçimlerin özgür ve şeffaf geçtiğini vurgulayan Pamfilova, ‘‘Bağımsız bir halk olduğumuzu ve ülkemizin kalkınması için her şeyi yaptığımızı kendimize gösterdik’’ dedi.
Pamfilova, Rusya’daki Başkanlık seçimlerinde yaklaşık 76 milyon seçmenin görevdeki devlet başkanı Vladimir Putin için rekor sayıda oy kullandığını duyurdu. Pamfilova, ‘‘Toplam 75 milyon 932 bin 111 seçmen görevdeki devlet Başkanı için oy kullandı. Bu rekor bir rakam. 2018’de 56 milyon 426 bin 399 kişi Vladimir Putin’e oy verdi, bu sefer ise neredeyse 76 milyona ulaştı’’ ifadelerini kullanarak ‘‘Bu ilk kez gördüğümüz bir katılım; rekor düzeyde benzeri görülmemiş, daha önce hiç yaşanmamıştı verileri analiz ettik, sonuçta Rusya’nın modern tarihinde bu hiç olmadı, ilk defa oluyor’’ dedi.
Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Yevgeny Ivanov ise seçim sonuçlarının açıklanmaya başlamasından sonra ‘‘Bugün gördüğümüz seferberlik seviyesi, bizi durdurmaya yönelik tüm girişimlere, savaşa ve Batı medyasındaki son derece zehirli bilgi ortamına rağmen vatandaşlarımızın ülkeye bağlılıklarını göstermenin gerekli olduğuna inandığını açıkça ortaya koyuyor’’ dedi.
Komisyon, Rusya Başkanlık seçimlerinde uzaktan elektronik oylama platformundaki toplam seçmen katılımının yüzde 94 olduğunu belirterek ‘‘Uzaktan e-oylama platformundaki 4,4 milyon kişi platformda oy kullandı’’ dedi. Seçimler ilk defa, 29 bölgede Rusya’nın yaklaşık üçte birinde mevcut olan uzaktan elektronik oylama seçeneğiyle üç günlük bir oylama süresi boyunca gerçekleştirildi. Çevrimiçi oylamada Putin yüzde 89,1, Davankov yüzde 4,4, Kharitonov yüzde 3,3 ve Slutsky yüzde 3,2 oy aldı. Bunun yanında Putin, Ukrayna’dan ele geçirilen bölgelerde Kırım %93, Herson %88, Zaporizhia %93, Donetsk %95 ve Luhansk %94 oy oranı aldı.
Seçimler iç ve dış politikada neler getirecek?
Putin’in başkan seçilmesinin ardından iç ve dış politikadaki iddialı tutumunu sürdürmesi beklenmektedir. Ukrayna konusunda geri adım atmayan Rusya, bu konuda ki taleplerinden vazgeçecek gibi görünmüyor. Putin, Rusya’nın Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla kaybettiği uluslararası süper güç statüsünü yeniden kazanmak için Batı ile her alanda rekabet etmeye devam ediyor. Batı ile olan yoğun rekabetine rağmen Rusya, Türkiye ile farklı alanlardaki ortaklığını sürdürmekte ve iki ülke birçok alandaki iş birliğini geliştirmektedir.
Rusya ve Ukrayna savaşının başlamasından bu yana Batı’nın Rusya’ya karşı uygulamış olduğu yaptırımlar Rus ekonomisine zarar verse de Rusya beklendiği gibi ekonomik olarak çökmedi. Aslında Rusya da İran gibi yaptırımlarla yaşamayı ve yerli üretimi arttırmayı öğreniyor gibi görünüyor. Dünyadaki olumsuz ekonomik ortama, yaptırımlara ve artan askeri harcamalara rağmen Rusya, Batı’nın beklediği gibi ekonomik olarak çökmüş değil. Bir başka deyişle Rusya, Ukrayna cephesinde çok para harcamasına rağmen halkının ekonomik durumunun kötüleşmesini de engellemeye çalışıyor. Bu faktörün seçim sonuçlarına doğrudan yansıdığı söylenebilir.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın uzaması ve bir çıkmaz içine girmesi Putin iktidarını zora sokmuş gibi görünse de durum Rusya’nın lehine doğru seyrediyor. Ukrayna’nın tek başına Rusya gibi bir güç ile hem askeri hem de maddi olarak baş etmesi mümkün gözükmüyor. Batı’nın Ukrayna’ya sonsuza dek yardım sağlaması da mümkün değil. Bu noktada 2024 Kasım ayında yapılacak ABD seçimleri de Batı’nın Ukrayna politikasını şekillendirecek bir gelişme olarak karşımıza çıkmakta. Zira Cumhuriyetçi Parti’nin Başkan adayı Donald Trump, tekrar seçilmesi halinde Rusya ile olan politikalarını yumuşatacağına dair sinyaller verdi.
Sonuç olarak 2030 yılına kadar iktidarını garantileyen Putin, son yıllarda izlediği siyasetini devam ettirecek gibi duruyor. Bir yandan Rus halkının refahı için mücadele veren Putin diğer yandan seçim sonrasında Rusya’nın Batı ile rekabetini sürdürme kararlılığı bölgesel ve küresel düzeyde devam edebilir. Bununla birlikte, Türkiye gibi stratejik ortaklarla iş birliğini genişletme çabaları da ivme kazanabilir. Bu durum, küresel güç dengesinde süregelen gerilimler ve bölgesel dinamiklerdeki potansiyel değişikliklerle birlikte, Rusya’nın uluslararası sistemdeki rolü ve etkisinin önümüzdeki yıllarda nasıl şekilleneceğine dair ipuçları sunmaktadır.
FACEBOOK YORUMLAR