PROF. DR. ÂMİL ÇELEBİOĞLU ŞÂNINDA…
“Gitti ey dil kimi sevdik ise cânan diyerek
Etmedik gerçi şikâyet yüce ferman diyerek”
Hayrânî
Yıl 1981. Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandım ve Eylül ayında üniversiteye başladım. Hocalarımızın çoğu birbirinden değerli ve Türkoloji dünyasında ilk sırada sayılan isimler. Göçenlere rahmet, kalanlara selamet olsun. Bunlardan biri de o yıllarda doçent olan Âmil Çelebioğlu idi. Bizden üst sınıftaki ağabeylerimizden ismini, bilgisini, çelebi kişiliğini duyduğumuz ve öğrencisi olmakla tefâhür ettikleri ve bizim de ondan ders alacağımıza sevindiğimiz bir kişi. Hz. Mevlânâ’nın soyundan. Zükûr Çelebi. “Çelebioğlu” soyadı da oradan geliyor. Fakat gel gör ki biz başlangıçta bir yıl İngilizce hazırlık okuduk ve bölüme geç başladık. Hoca da Profesör oldu ve Marmara Üniversitesi’ne geçti. Bize de ancak O’nun eserlerinden faydalanmak kaldı. Tek tesellimiz biz fakültede iken kendilerinin de orada hoca olmasıydı. O’nun feyzini bizlere Cemal Kurnaz aktaracaktı ve nitekim de öyle oldu. Cemal Hoca da bize hem hocalık hem de ağabeylik yaptı. Allah selamet versin.
Biraz önce de arz ettiğimiz gibi neseb-i âlîleri Hz. Mevlânâ’ya dayanır. Dedesi Mâder-i Mevlânâ ile müşerref Karaman Mevlevîhânesi’nin son şeyhi Ebûbekir Çelebi’dir. Babası Ali Rıza Bey, annesi Feyziye hanımdır. 20 Nisan 1934 tarihinde Karaman’da doğdu. Tahsil hayatından sonra çeşitli kurumlarda hocalık yaptılar. Son görev yeri Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi’ne atandığı yıl dekanlık görevi verildi ama kendi kanaatimizce ‘çelebi’ yapısına aykırı bulduğu idareciliği bir yıl devam ettiler ve kendi istekleriyle ayrıldılar. 1990 yılında Hac farizasını yerine getirmek için gittiği kutsal topraklarda meydana gelen tünel faciasında Hakk’a yürüdüler. Birçok Müslümanın isteyip de kavuşamadığı o kudsî topraklara defnedilme şerefine nâil oldular.
56 yıllık ömre çok kıymetli eserler sığdırdı. Hepsi birbirinden kıymetli olan bu eserlerden biri de Nahifî Süleyman Efendi’nin Mesnevî’nin kalıbı (fâilâtün / fâilâtün / fâilün) ile yaptığı manzum tercümeyi aslı ve günümüz Türkçesi ile yeniden yayınladı. Klasik ve Halk edebiyatımıza ait eserler, sempozyumlarda sunduğu tebliğler ve dergilerde yayınladığı makaleleri ile ilim dünyamızda müstesna bir mevkie sahiptir. Öğrencisi Prof. Dr. Cemâl Kurnaz, - bizim de hocamız- O’nun hakkında “Âmil Çelebioğlu eski Türk edebiyatı yanında dinî-tasavvufî Türk edebiyatı ve Türk halk edebiyatı ile de yakından ilgilenmiştir. Bu alandaki çalışmalarını edebiyat tarihi, metin neşri, metin şerhi ve edebî türler konusunda yoğunlaştırmıştır. Çalışmalarının en karakteristik yönü, halk ve divan edebiyatlarının ortak noktalarına dikkat çekerek bu ikisinin birbirine zıt edebiyatlar olmadığını ortaya koymasıdır.” der. (Cemal Kurnaz, “ÇELEBİOGLU, Amil”, TDV İslâm Ansiklopedisi, İstanbul 1993, c. 8, s, 264-265.)
Aruz ve heceyle yazdığı şiirlerinde, önceleri “Fakir” veya “Fakirî” daha sonraları ise Peygamber Efendimizin (S.A.V.) “Allah’ım hayretimi arttır.” hadisinden mülhem olsa gerektir ki “Hayrânî” mahlasını kullanmıştır. Tevazuuna binaen ancak birkaç şiirini yayınlamıştır.
2 Temmuz 1990 tarihinde âlem-i cemâle yürüyen hocamızı bir kez daha rahmetle yâd ediyor ruhu için Fâtiha diyor, Sayın Nejat Sefercioğlunun yayınladığı şiirlerinden örneklerle sözlerimizi bağlıyoruz. (Nejat Sefercioğlu, “Şâir Âmil Çelebioğlu (Hayrânî)”, Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 10, İstanbul 2013, s. 25-56.).
“Fakîr” her şey fânî boşuna yazma
Bunu diyen sensin başkası sanma
Vefâsız güzeller adını anma
Birini sevmeden göçüp gidelim”
…………………………..
“Bu ilim bu tahsil boşuna emek
Gönül kitabından okumadıysan
Nasibin sonunda gam keder yemek
Gönül kitabından okumadıysan”
…………………………..
“Yanmazsa gönül ayrılığın nârını bilmez
Cânânına bîgâne olan vârını bilmez”
…………………………..
Aşkınla harâb hâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
Cevvinle kırık bâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
Dünyâ senin ardından ümmîdle koşarken âh
Olmaz mısın âmâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
Bilmem neye ağlar dil her gün neye hasretle
Kurtar benim ikbâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
Ervâhı diriltir nâyın sûr-ı Sirâfildir
Lutfeyle gel ikmâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
Dergâhına yüz sürmek her dem dilerim heyhat
Yoktur yarar âmâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
Nâkıs diye Âmil hep reddeyleme sultânıın
Bâzâ ile idhâlim yâ Hazret-i Mevlânâ
(24 Aralık 1958)