Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

YANLIŞ ALIŞKANLIĞI OLAN BİR ARKADAŞIMIZIN EŞİNİN GÖZYAŞLARI

25 Ocak 2020 - 20:42 - Güncelleme: 27 Ocak 2020 - 00:38

YANLIŞ ALIŞKANLIĞI  OLAN BİR ARKADAŞIMIZIN EŞİNİN  GÖZYAŞLARI

Kumar bağımlılığı da tıpkı sigara, alkol, uyuşturucu gibi zararlı bir bağımlılıktır. Genellikle ilk başta bir heves ile başlamaktadır. Fakat bu heves zamanla yerini daha çok kazanma hırsına bırakmakta ve kişiyi kumar oynamaya bağımlı hale getirmektedir. Tıpkı sigara içen, alkol ve uyuşturucu kullananların yaptıkları işlerin zararlı olduğunu bilmelerine rağmen, nasıl bu zararlı alışkanlıkları bırakamıyorlarsa, kumar bağımlılığı olanlar da bu bağımlılıktan kolay kolay vaz geçemiyorlar. Örnek mi? Size yaşadığım müşahhas bir örneği anlatayım ki işin başında olan kardeşlerim bu örneği göz önüne getirerek bu illetten uzak dursunlar.

İdareci olarak bulunduğum bir okulda piyango bileti alma alışkanlığı olan  bir personelimiz vardı. Bu arkadaşımız piyango bileti almadan duramazdı. Mutlaka her ay üç beş tane piyango bileti alırdı. Ve bu biletlerden para kazandığını söylerdi.  Aldığı biletlerden bir tanesine de  büyük değilse de  bugün  için  önemli miktarda  sayılabilecek miktarda   para çıkmıştı. Malum piyangoda büyük ikramiye kazananlar önce hanımını değiştirirler ya. Bereket bu arkadaşımız işe hanım değiştirmekle değil, masa başı kumar oynama alışkanlığına başladı.

Kumarbazlar ilk oyunlarında mutlaka para üterlermiş, Başlangıçta kazandığı paralarla arkadaşlar arasında hava atmaya bile başlamış. Öğretmen arkadaşlara siz bir ay çalışıyorsunuz. Şu kadar para alıyorsunuz. Ama ben, bir gecede sizin kazandığınızın üç beş mislini alıyorum.” diye övünüyormuş.   

Türkiye’de ben hiçbir insanın kumardan karın doyurduğunu görmediğim için arkadaşımızı da zaman zaman uyarmaya çalışıyordum. Bir gün  odama çağırarak  kendisine  gerekli ikazı yaptığımda: “ Müdür bey  ben heyecan duymak için zevkine oynuyorum.” diye  karşılık verdi. Ben de kendisine : “ Heyecan duymak istiyorsan hırsızlık yap. Daha çok heyecan duyarsın.” dediğimde, ortalık bir anda gerginleşti. Ben yine ortamı yumuşatmak için : “ Bak!  ( …..) bey kardeşim işin şakası bir yana, bu zevkin  sana ileride çok pahalıya mal olacağını  özellikle belirtmek istiyorum.” dediğimde  hiç oralı bile olmadı.   Evliya Çelebi diyor ki : “ En lüzumsuz laf, tütün içen bir insana, tütün içme” demektir. Sözü aklıma geldi. Ben de arkadaşımıza kumar konusunda ne söylesem, fayda etmeyeceğini anladım.

Çünkü köyümüzde; kumarcı Martin  amca aklıma geldi. Rahmetli Martin amcanın kumar illeti yüzünden nasıl öldüğünü, çoluk çocuğunun nasıl darma dağın  olduğunu bildiğim için  herkes köyde  çocuklarına  rahmetli Martin amcayı örnek gösterirlerdi. Arkadaşımızın da sonunun ne olacağını tahmin edebiliyordum. Nitekim Ülkemizin en büyük kumarbazı olan L. T.    Bir tavuk gibi sokakta öldürüldü.

Bu ikazlarım ve uyarılarımı hiç ciddiye almayan arkadaşımız ilçe dışına çıkarak bu işin profesyonelce oynandığı yerlere, hatta kumar için Kıbrıs’a bile gitmeye başladı. Meşhur atasözümüz “ Haramın binası olmaz” derler ya. Bizimkinin başlangıçta yaver giden kazanma talihi tersine dönmüş. Piyangodan ve masadan kazandıklarını kaybetmeye başlamış. Ve Sonunda gölün suyu tükenmiş. Bu defa kumar sermayesi sadece maaş olduğu için, aldığı maaşı da haftasında kaybetmeye başlayınca  evin kirasını, bakkal borcunu  ödeyemez duruma düşmüş. Bir gün hiç gözümün önünden gitmiyor. Kardeşim olsun eşi müdür odama gelerek “ Müdür bey bugün çocuklarıma kahvaltı yaptırmak üzere  ekmek almak için bakkala gittim.  Bakkal: “Beyin üç aydır borcunuzu ödemedi ‘ diyerek ekmek vermedi” diyerek, hüngür hüngür ağlamıştı. Bu kardeşimizin ihtiyacını gördükten sonra öğretmen arkadaşlara da danışarak bu işe nasıl bir çare bulalım diye aramızda istişare  ettik.  Arkadaşlardan biri : “ Müdür bey muhasebeye söyleyin maaşını arkadaşımıza değil, ( O zamanlar bankamatik yoktu) hanımına versin.” dedi.

Çünkü arkadaşın artık ne uyarmadan, ne de yazılı cezalara aldırış ettiği yoktu. Ben de bu teklifi makul bularak muhasebeciye talimat vererek maaşı arkadaşımıza değil de hanımına vermesini söyledim. Nitekim ay sonunda maaşı hanımına teslim edildi. Ama ne mümkün kendisi değil, masa arkadaşları bu defa beni tehdit etmeye başladılar. Çünkü kumarbazlar, kumar oynama sıklığı azalırsa sinirlilik, huzursuzluk, depresif ruh durumu bozukluğu ortaya çıkarmış ki bunların ne yapacağı belli olmazmış. Nitekim bazen ekranlarda kumarbazların, parası yüzünden  en yakınlarını hatta anasını bile öldürdüğünü de duyuyoruz. Mehmet Emin Yurdakul’un “ Kesildi mi ellerin?”( Kumarbaz bir delikanlının kumar parası için annesini bıçaklama) şiiri bunun  müşahhas örneğidir.

Açıkçası korktum. Maaşını yine kendi eline vermeye başladık. Neticede bulunduğu ilçede iyice itibarını kaybeden bu arkadaşımız ilin başka bir ilçesine atamasını yaptırdık.  Eşine ve çocuklarına bakamaz duruma düşen bu arkadaşımızın eşi iki çocuğuyla ailesine sığındı. Kendisi de gittiği yerde masa başında kumar oynarken çıkan bir anlaşmazlık sonucu arkadaşını bıçaklayarak ölümüne sebep  verir  ve cezaevine girer. Sonucunu artık bilmiyorum.

Ama şunu çok iyi biliyorum: Dünyada borcunu ödemede en sadık insanlar kumarbazlarmış. İşte altta gördüğünüz resim, gittiğim bir cezaevinden. Bu kardeşimiz 30.000 lira olan kumar borcunu ödemek için 13 yaşındaki kızını saltığa çıkaran bir baba. Bu suçundan dolayı cezaevine düştüğünde hiçbir koğuş kendi aralarına kabul etmemişler. Yapayalnız bir hücrede ne insan, ne de kuş sesi duymaksızın mahkûmiyeti devam etmektedir.

Bizim ülkemiz kadar hayırsever bir ülke olduğunu sanmıyorum.  Medeni olarak kendini lanse eden batı insanı, yararı yoksa insana bir bardak su bile vermez.  İşte göçmenlere olan tavrı da ortada. Ama bizim milletimiz harpte, depremde, yangında, trafikte mağdur olan insanların yardımına hep beraber koşuyoruz. Ama ahlaksızlığı yüzünden mağdur olan insanın durumuna dönüp bakmıyoruz. Ülkemizde idam yok. Bu baba mutlaka çıkacak. Çıktığında bu kız bu adama baba der mi? Bulunduğu ilin sokaklarında dolaşsa buna kim çeyrek ekmek verir. Çünkü Rabbimiz buyruğunda Maide 90-91 de : “   Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar, fal okları şeytan işi iğrenç ( necis) şeylerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Şeytan içki ve kumar yoluyla aranıza düşmanlık ve kin sokmak,  sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vaz geçtiniz değil mi?”

Sonuç: Allah’ın yapma dediklerini yapanlar bu dünyada iki şeyi kesinkes kaybediyorlar.1-  Para kaybediyorlar, 2- İtibar kaybediyorlar.

Bir insanın karısının,  çocuğunun yanında itibarı olmazsa diğer insanların,  ondan da öte Rabbimizin yanında itibarı olur mu? www.kadirkeskin.net

Not: Kısmet olursa  3 ile 6 Şubat tarihleri arasında  seminerlerim dolayısıyla  İstanbul’da olacağım.

 

 

 

 

 

 

Reklam