UNUTANLAR UNUTULUR
Doğum ve ölüm hayatın iki kaçınılmaz gerçeğidir. Yaşayan her insan öleceğine inanır ama ölümün gerçekten kendisine geleceğine pek inanmak istemez. Komşusuna, arkadaşına, yakın dostlarına layık görür ama nedense kendine pek yakın görmez. Bu nedenle de ölümü pek gündemine almaz, onu düşünmek istemez, onu unutarak yaşamayı mutluluk sanır. Ama unutmak mümkün değildir. Televizyonların düğmesine bastığımızda kazalar, afetler, cinayetlerle küçük- büyük, genç-yaşlı birçok kişinin ölümü, bize bu hayatın gerçeğini hatırlatır. Dolayısıyla öldükten sonra dirilme, hatırlamak istemesek de hepimizin ve herkesin aklını meşgul eden bir konudur. Bu nedenle insanlar doğum ile ölüm arasını daima tedirgin geçirmektedirler. Dolayısıyla Mü’minler son anda imansız gitme korkusunu taşır, diğer insanlar da hayata tam manasıyla bir anlam verememenin şaşkınlığı içinde ömürlerini tüketirler. Yunus’un deyimiyle rıza lokması ( İman)nasip olmazsa tüketmeye de devam ederler. Akılları ile bilim ve tıbbın ölüme egemen olacağına inanmak isterken, fıtratları onlara, hiçbir gücün, ecelle buluşma günlerini değiştiremeyeceğini fısıldamaktadır.
Şu bir kesin gerçektir ki yaşam ve ölüm birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Dünyada doğum olmadan geçirilen bir gün olmadığı gibi, ölümsüz geçen bir gün de yoktur. Hepimiz ve her fert mutlaka klinik olarak ölü sayıldığımız bir ana kavuşacağız. Dolayısıyla yaşamda ölüm oranı yüzde yüzdür. Ölüm ve ona eşlik eden dehşetten herkes haberdardır. Bu dehşetten ancak iman ile sükûnete ereriz. Onun içinde Kur’an’da şöyle buyrulmaktadır. “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” Bu arada bir Allah dostu diyor ki: “ Öbür dünyada insanların pişmanlık duyduğu şeylerle dünyada insanlar birbiriyle kavga ediyor ve birbirlerinin kalplerini kırıyor.” diyor.
Yine bir Allah dostuna soruyorlar:
- Efendim dünyada nasıl bir hayat yaşalım?
- Son nefesinizde nasıl bir hayat yaşamış olmayı isterseniz öyle yaşayın, diye noktalamış.
Haydi gücünüz yetiyorsa Allah dostunun tespitine bir ilave yapın.
24 saatin her saniyesinde ve salesinde nefes alıp verdiğimiz gibi hayatımızın her anında Allah’a da muhtacız. Sadece ölüm anında değil. Ana karnına düştüğümüzden beri bedenimizin ve beynimizin kılcal damarlarının dahi ihtiyacını bilip gönderen Rabbimize kulluk görevimizi sadece Ramazan ayında veya bir bacağımız çukura salladıktan sonra değil, nefes alır gibi, yemek yer gibi, su içer gibi kulluğumuzu her an devam ettirelim.. Şu hadisin anlamını empati yaparak önce kendimizde çek edelim ve kendi hayatımız hakkında kararımızı kendimiz verelim. “ Hiç ölmeyecek gibi dünya, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışın” Bu ölçüye göre terazimizin kefeleri denk mi, yoksa tartıda hangi kefe ağır basıyor. Çünkü Rabbimizin buyruğuna göre Mizan haktır. (Araf: 8- “ O gün mizan haktır. Kimin tartıları ağır gelirse, işte kurtuluşa erenler onlardır. 9- kimin tartıları hafir gelirse , işte onlar, ayetlerimize karşı haksızlık etmeleri sebebiyle kendilerine zarar verenlerdir”)
Mizan terazimizin denk tartması için tenimizin gıdasına dikkat ettiğimiz ölçüde, ruhumuzun da gıdasına dikkat edelim. Son anımızda ve ahirette pişman olacağımız işlerden dolayı bu dünyada birbirimizin hak ve hukukuna riayat edelim kavgasız, gürültüsüz bir hayat yaşalım.
Rad: 28 “ Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükünete erenlerdir. Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” Haşır 19: ALLAH’I UNUTAN ve ALLAH’IN DA KENDİLERİNİ UNUTTURDUĞU KİMSELER GİBİ OLMAYIN…” Allah’ı unutarak yaşarsak, onun huzuruna varmaktan elbette korkarız. İleride bilim ve tıbbın ölüme egemen olacağını umut ederek ham bir hayalle ölüme çare bulunur diye ölmemek ve onun huzuruna çıkmamak için bedenlerimizi dondurmak da çare değildir. Yukarıda da ifade ettiğim gibi bugüne kadar hiçbir güç, ecelle buluşma günlerini engelleyememeşitir. Geldiğinde hiç bir güç ne bir saniye geri , ne bir saniye de ileri alamayacağı Allah buyruğudur.
Bu mübarek Ramazanda kazandığımız kulluk alışkanlığımızı ara vermeden 365 gün devam ettirelim
Kalplerimizin huzur ve sükûn bulacağı bir Ramazan geçirmemiz duasıyla hepinize ve hepimize hayırlı ramazanlar temenni ediyorum.