“SİZ ÇALIŞACAKSINIZ, KAZANACAKSINIZ BİZ MUTLU OLACAĞIZ”
Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün “ İlham Veren Buluşmalar” etkinliği için 28 Şubat günü Aliağa İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün davetlisi idim. Öncelikle Seminere davet eden İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Erdal Bayhan bey kardeşimle, seminerime olur veren eğitim gönüllüsü Kaymakam Sayın Erhan Günay beyefendiye, seminerimi organize eden ve her gittiği yerde okulu ile öğrencisi ile bütünleşen iyi bir eğitimci ve idareci Sayın Habib Bilgiç kardeşimle, salonu organize eden Sayın Mehmet Çelik kardeşlerime çok çok teşekkür ediyorum.
İdealist insanlar halden ümitsiz, ama geleceğe ait umutlarını kaybetmezlermiş. Bulunduğum her ortamda mutlaka eğitim ve gençlerle ilgili yakınmalar gündeme gelir. Eğitime dair ve gençlere yönelik hep olumsuz yakınmalarda bulunulur. Ben de hep aksini savunurum. Hep şunu iddia ederim elli yıl önce bugünleri hayal edemezdik. (“ Dünü bilmeyenler, Bugünlerin Kıymetini Anlayamazlar “ başlıklı yazım sitemde)
Elli, altmış yıl öncesinde bu memlekette halk arasında “ Hükümet Suratı” diye söylenen bir tabir vardı. Devletin koltuklarında oturup da yüzü gülmeyen, halkına tepeden bakan mülki amirler vardı. Genç bir delikanlı olarak müdür olarak atandığım Kırkağaç’ta bizzat bunu yaşadım. ( Kırkağaç Kaymakam M. E. nin tavrı sonucu yaşadığım psikolojik travma daha dün gibi hafızamda tazeliğini koruyor) Devlet dairelerinde tuttuğu orucu gizleyen, anlaşıldığında da “ Efendim ben oruç olarak değil, diyet için tutuyorum “ diye mazeret üreten memurlar, camiye giremeyen bürokratlar, yine 79 yıl önce T.C. Dahiliye vekaleti Matbuat Umum Müdürü Vedat Nedim TÖR’ün “ Memleket dahilinde dini neşriyat yapılarak dini bir atmosfer yaratılmasına ve gençlik için dini bir zihniyet fideliği vücuda getirilmesine taraftar değiliz. Bu tür neşriyata behemal son verilmelidir (sayı:653 Ankara, 17 Mayıs 1943,) genelgesi doğrultusunda okullarda sınıfa girdiğinde “Allah’tan şeker” isteten öğretmenler. vs.
Seminer için gittiğim halk eğitim merkezinde seminer öncesi öğle namazını halk eğitim merkezinde kıldım. Pırıl pırıl gayet tertemiz bir yer. Namaz kılarken yarım asır öncesi tozlu seccadelerle merdiven altlarında veya hizmetli odalarında kıldığım namazlar aklıma geldi. Daha ileriye gitmeye gerek yok 21 yıl önce Manisa Lisesi idaresinden bir “ UYARMA” ile görevden alınma gerekçelerinden biri de, namaz kılan bazı pansiyon öğrencileri için, içinde divan, koltuk olan “ Dinlenme Odası “ diye tabelası bulunan odayı, öğrencilerin mescit olarak kullanması gerekçe gösterildi. Bir taraftan “ Haydi kızlar okula “ kampanyalarının açıldığı, okutulmayan kız çocukları için roman yazan yazarlara ödül verilen ülkemizde, baş örtülü olarak okumak için okula gelen kızlar okul önlerinde cıyak cıyak ağlatıldı, elleri kelepçelendi. Değil okula girmek, bahçesine bile girmelerine müsaade edilmedi, tıp beşe gelmiş nice üniversite öğrencilerin hayalleri ve umutları çalındı.
Bunları niye yazıyorum. Türkiye’yi dolaşıyorum. Önümüzdeki hafta da Çanakkale tarafında olacağım. Seminer için gittiğim yerlerde mutlaka ilin veya ilçenin mülki amirini ile milli eğitim müdürünü ziyaret eder, kitaplarımı takdim ederim. Aliağa Kaymakamı Sayın Erhan Günay beyefendiyi de daha önce ziyaret edip kitaplarımı takdim etmiştim. Seminerimi onurlandıran Kaymakam beyle seminer öncesi kısa bir sohbetimizde, kitabımı, tıpkı daha önceki selefi Dr. Bayram Yılmaz beyefendi gibi baştan sona okumuş hatta gözden kaçan bir hatamı da bulmuş. Bir yazar için en büyük mutluluk kitaplarının okunmasıdır. Ben seminerlerimle ve kitaplarımla ilgili takdirden ziyade eleştiri, daha çok hoşuma gidiyor. Olumlu, olumsuz her eleştiriyi dikkate alırım. Çünkü eleştiri insanı geliştiriyor Ve eleştiri yapanları da ben kendime “ Manevi İkram Dostu” olarak kabul ederim. Eğitime duyarlı güleç ve gülen yüzüyle insanın içini ısıtan Kaymakam Sayın Erhan Günay beyefendi de tıpkı Dr. Bayram Beyefendi, Denizli’den Sayın Hüsamettin Küçükçal gibi Manevi ikram dostlarım arasında yerini aldı.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Erdal Bayhan beyefendi seminerin açış konuşmasını yapmak üzere kürsüye davet edildi. İlk defa tanıdığım Sayın Erdal Bayhan bey kardeşim pürüzsüz bir diksiyonu ile öğrencilere: “Eğitimde yüksek seviyelere ulaşmak ve Türkiye’yi Lider ülke yapmak için 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi ışığında bizler, okul müdürlerinizle, öğretmenlerinizle ve ilçe milli eğitim olarak çalışıyoruz ve çokça çalışacağız sizler de çok çalışacaksınız. Sizlerin daha kaliteli bir eğitim almanız için eğitime duyarlı Kaymakamımız Sayın Erhan Günay beyefendi ile sizlerin iyi yetişmesi için okulların eğitim araç gereçleri ve eğitim donanımı açısından her türlü ihtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz ve karşılamaya da devam edeceğiz. Ve sizleri de bu sürecin içinde görmek istiyoruz. Biz şunu biliyoruz ve sizin de bunu bilmenizi istiyoruz” Dünyada zarar etmeyen tek yatırım, eğitim yatırımıdır. Oturduğunuz sandalyeye devlet yatırım yapıyor, anne babalarınız yatırım yapıyor, öğretmenleriniz ter döküyor. Lütfen siz de çok çalışarak bu yatırımın hakkını verin ve kazanın. Sizinle beraber ülkemiz kazansın. Tekrar ediyorum siz çok çalışın, kazanın sizinle beraber ülkemiz kazansın, anne- balarınız ve bizler de mutlu olalım. Bu basit formülle sizler ülkemizi dünya liderliğine taşıyacaksınız. Bugün bu salonda ön sırada oturan bizler yerine yarın siz oturacaksınız. Hayatta anne- babalarınıza tattırabileceğiniz en büyük mutluluk sizin sizin başarınızdır. Davetimize icabet eden kesintisiz yarım asrını eğitimin içinde geçiren Sayın Kadir Keskin hocamızın semineri de formülümüzü uygulamada yararlı olacağına inanıyorum.” sözleriyle veciz bir hitabede bulundu.
Seminerimin sonunda mikrofonu Kaymakam Sayın Erhan Günay beyefendiye takdim ettim. Sayın kaymakamımız da konuşmalarında: “Gençler! sayın hocamızın sunumlarında gördük. Hedefe odaklanan ve keçi arkasından koşturan bir köy çocuğu ile koyun güden bir kız çocuğunun, Adana’lı çoban çocuğun okudukları okullarının imkanları ile ülkemizin en gözde okullarını kazandıklarını, Toros’larda suyu ve elektriği olmayan, ailesiyle kıl çadırda hayatını sürdüren yörük kızımızın nasıl iyi bir üniversite kazandığını hep beraber izledik. Bu görüntüler şahsen beni çok etkiledi. Büyük bir sükûnetle semineri izlediğiniz için umarım sizi de etkiledi. Ben de Siyasal Bilgiler fakültesine Kaymakam olmak için girdim. Ama ilk girdiğim sınavlarda başarılı olamadım. Boş kalmamak için Sosyal Sigortalar Kurumuna memur, Maliye Bakanlığında Uzman Yardımcısı olmama rağmen bu, bana yeter demedim. Hem çalıştım, hem de sınavlara hazırlanarak hedefim olan kaymakamlık makamına kavuştum. Şunu kafanıza koyun, benim ülkemin en beğendiğim tarafı,hocamızın ifadesiyle sepetinizde pamuk varsa gelebileceğiniz yere kadar gelirsiniz . Kimse sizin önünüzde duramaz. Bugün hocamız seminerinde sizler için çok güzel şeyler söyledi. Bu salondan çıkarken kararınızı pekiştirin. Çiçeklere konan böcek mi olacaksınız, yoksa arı mı?”
Kaymakam beyin konuşmasından sonra öğrenciler ellerini patlatırcasına alkışladılar. Salondan çıkarken duyduğum manevi hazzı bu satırlarda ifade etmem mümkün değil. İleri yaşıma rağmen bana Aliağa’da işe yarama imkanı veren Kaymakam Sayın Erhan Günay beye, İlçe milli Eğitim Müdürü Sayın Erdal Bayhan beye, okul müdürü sayın Habib bey kardeşime çok çok teşekkür ederim.
Seminerimde Kaymakam beyle müdür beyin konuşmaları ilgimi çekti. Sitelerine girdiğimde bu iki bürokratımızın da boş olmadığını gördüm. Kaymakam bey, muhtelif yerlerdeki mülki amirliklerinin yanında Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Bölümünde Yüksek Lisans, Milli Güvenlik Kurulunda Kamu Diplomasi Kursu, ardından da İngiltere’de yabancı dil eğitimi almış, donanımlı bir mülki amirimiz.
İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Erdal Bayhan kardeşim de genç yaşına rağmen, yaşının üstünde olgun, oturaklı, idari nosyona sahip kaprissiz bilgili ve donanımlı bir meslektaşım. Bunları özellikle belirtiyorum. Çünkü dolaştığım bazı yerlerde öyle meslektaşlarımı görüyorum ki oturduğu koltuğun verdiği hava ile kibir ve gurur içinde boğuluyorlar ama işin kötüsü farkında değiller. Koltuktan düştüklerinde nefes alıyorlar ama o da bir işe yaramıyor. Rahmetli Ayhan Songar hocamızın tabiriyle Erdal Bayhan kardeşim koltukla değil, koltuğu yükselten bir kardeşim. Bu yönüyle dikkatimi çeken Erdal Bayhan kardeşimin sahifesine girdiğimde de yanılmamışım. Öğretmen olarak başladığı görevine, okul müdürü, İzmir’in muhtelif ilçelerinde İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü ve İlçe Milli Eğitim müdürü olarak görev yapmış. Genç yaşına rağmen katıldığı 29 hizmet içi kurslarda ve eğitim çalıştaylarıyla kendisini yetiştirmiş, yetiştirmekle kalmamış Bilgisayar,Toplam Kalite Yönetimi, Öğretmen Gelişim –Destek Programı,Aktif Öğrenme ve Yöntem ve Teknikleri,Stratejik Planlama ve Yönetimi Stratejik Planlama ve Yönetimi ,Eğitimde İnovasyon ,Stratejik Planlama ve Yönetimi,Halkla İlişkiler ve İletişim konularında seminerler vererek bir çok meslektaşımızın yetişmesine vesile olmuştur..
Bütün bu çalışmaların sonunda Valiliklerden, Kaymakamlıklardan ve İl Milli Eğitim Müdürlüklerinden alabileceği ödüllerin ( 16 ödülle) azamisini almış, başarılı, istikbal vadeden eğitimci ve idareci bir kardeşim.
Başta Kaymakam Sayın Erhan Günay beyefendi olmak üzere, İlçe Milli Eğitim Müdürü Sayın Erdal Bayhan, okul müdürü Habib Bilgiç kardeşim olmak üzere deneyimli okul müdürlerinden müteşekkil Aliağa’da eğitim için çarpan yürekler gördüm ve mutlu oldum.
Allah hepsinin yollarını açık etsin.