“ÇOCUKLAR! GELİN ANNESİNİN SEVDİĞİ ÇOCUĞU GÖSTEREYİM.”
İnsan hayatında hayal ve hedefin önemli bir yeri vardır. Hele hele genç nesiller için. Meşhur laftır: “ Gençler hayal ve hedefleriyle, ihtiyarlar da hatırlarıyla yaşarmış.” Hatıralar yaşlıların koltuk değnekleri, hayal ve hedefler de gençlerin enerjisidir. Hayal kurmayan ve hedefi olmayan gencin 80 yaşındaki bir yaşlı kadar gücü yoktur. Yaşlıların hiç olmazsa hatıralardan oluşan bir koltuk değnekleri vardır. Hayal ve hedefi olmayan delikanlılar, neye dayanarak ayaküstünde durabilirler ki.
Lise ve ortaokullarda “ Eğitimde Hedef Kendine Güven” konulu eğitim seminerleri veriyorum. Verdiğim seminerler sonucu olumlu dönüşler bana koşuşturma azmi veriyor. Gençlerin enerji kaynağı da “ Hayal ve Hedef” dir
Hedef: İnsanın ulaşmak istediği yerin tanımıdır. Hedef, şansa bırakılmayacak kadar ciddi ve alabildiğine önemlidir. Onun için gençlerin küçük hedefle, büyük hedefi iyi anlamaları gerekir. “Doktor olmak istiyorum” bir karardır, küçük bir hedeftir, ama beyin cerrahı olmak büyük bir hedeftir. Öğretmen olma isteği küçük, ama iyi bir eğitimci, iyi bir okul müdürü olmak büyük hedeftir. Anadolu’da herhangi bir üniversiteyi kazanmak küçük, Ortadoğu’yu kazanmak büyük hedeftir. Boğaziçi’ni kazanmak istiyorsan derece yapman gerekir. Bakkal dükkânı açmak küçük, ama market sahibi olmak büyük hedeftir. Örnek mi? İşte size müşahhas bir örnek:
Ahmet ile Vehbi mahallenin iki delikanlısıdır. Her ikisi de dükkân açmayı kararlaştırdı. Ahmet evine en yakın yerde, Vehbi de evine en uzak yerde insanların yoğun olarak gelip geçtiği bir caddede bakkal dükkânı açtı. Ahmet devlet memuru gibi 8 ile 8.30 da dükkânını açarken, Vehbi 5.30 da bakkal dükkânını açarak büyümenin yolarını arıyordu. 5.30 da kalkmak için saat filen kurmazdı. Kendini tamamen işine adamış, ekonomi ile ilgili haberleri hiç kaçırmazdı. Ahmet ise sekize doğru açtığı dükkânında abone olduğu gazetenin magazin ve spor sahifelerini okurdu. Ekonomi haberleri hiç ilgisini çekmezdi. Sabah hareketliği bittikten sonra kapının önünde küçük bir sehpanın üzerinde sırtını güneşe dönerek komşusu manav Şakir Efendi ile tavla atıyordu. En büyük hayali manav Şakir’i mars etmekti ve bundan da büyük keyif alırdı.
Aradan yıllar geçti. Bakkal Vehbi hedefine ulaşarak ülkemizin en büyük market zincirinin sahibi ve sanayicisi oldu. Bakkal Ahmet de hedefine ulaştı. Manav Şakir’i tavlada mars etmeyi başardı. Sonunda biri Bakkal Ahmet Efendi, diğeri de ülkemizin en büyük iş adamı Vehbi beyi oldu.
Kâinatta Allah’ın yarattığı bir kanun vardır. Kuş, kurt,çiçek, böcek, sinek.... Yaşama dair ne varsa, hepsi güneşle birlikte uyanır. İnsan ise güneşten önce sabah namazında uyanması gerekir.
Zaman zaman Manisa Lisesi Mezunlar Derneğinin yemeğine katılıyorum. Yemekte, lisemiz pansiyonunda kalan öğrencilerimizden sanayici, bürokrat, iş adamı öğrencilerimizi de görüyorum. Ama bu öğrencilerimizi ne zaman sabahın köründe okula gitsem, etüt saati başlamadan önce bu öğrencileri etüt sınıflarında elinde kitap, ders çalışırken görüyordum. Manisa’da Merkezefendi mahallesinde oturuyorum. Ara sıra sabah namazı için evime yakın olan Şeyh Fenari Camiine çıktığımda gecenin karanlığında cami önündeki durakta, sanayiye gitmek için servis bekleyen öğrencilerimle selamlaşıyorum. Eğer bu öğrencilerim de zamanla annelerinin sıcak yataklarında on, on beş saat uyuyacaklarına beş, altı saat uyusalardı onların konumu da bugün farklı olabilirdi.
Öğrenciliğim yaz tatillerinde inşaatlarda çalışarak geçti. Bir yaz tatilinde Denizli’nin merkezi Bayram yeri semtinde inşaatta çalışırken Hacivat gibi çok değerli bir inşaat ustamız vardı. Bizi hem güldürür, hem de yormadan çalıştırırdı. Bazen “ Gelin çocuklar! Size annesinin çok sevdiği çocukları göstereyim? Hemen harç tenekelerini bırakır ustanın yanına koşardık. Usta, yazın sıcağında dili bir karış çıkmış sırtında küfe taşıyan bir hamalı gösterirdi. “ Bakın çocuklar annesinin dizinin dibinden ayrılmamış hamal olmuş” Usta ile beraber gülüşürdük. Bazen de “ Gelin çocuklar annesinin sevmediği çocuğu göstereyim.” Yine harç tenekeleri bırakır ustanın yanına koşardık. Bu defa da bize, caddede takım elbiseli, elinde çanta ile yürüyen adamı gösterirdi. “ Gördünüz mü? Annesinin dizinin dibinden ayrılmış, adam olmuş “derdi.
Evet, anneler- babalar! Çocuklarınızın adam olmasını istiyorsanız dizinizin dibinden ayırın. Gençler! Siz de adam olmak istiyorsanız analarınızın yataklarında daha az uyuyun. Anadolu’da “AKŞAM YATIRMAYAN, SABAH KALDIRMAYAN ABDAL KUTUSU” diye isimlendirilen TV. Kutusu ile ellerinizdeki sizi akılsız hale getiren akıllı telefonlara takılıp kalırsanız o kutu, sizi de abdallaştırır, akılsızlaştırır. Okyanuslarda pusulasız seyreden bir geminin nerede batacağı ve hangi kayaya çarpacağı belli olmayacağı gibi, hedefi ve hayali olmayan gençlerin de hayatta ne olacağı belli olmaz. Nasıl ki Mehmetçiğimizin bir “ KIZILELMA” sı varsa, geleceğinize yönelik sizin de bir hedefiniz “ KIZILELMA”NIZ olsun.
Başarı dileklerimle…
Not: öğrencilerin hayal ve hedefe odaklanması açısından yazımın içeriği ile örtüşen yazar Ahmet Altıntaş’ın Hayat yayınlarından çıkan “ KİŞİYE ÖZEL ÖĞRENME METODU “ ile “ OKUMANIN GÜCÜ” adlı kitaplarını okumalarını önemle duyururum.