MUĞLA’DAN MANİSA’YA KÜLTÜR KÖPRÜSÜ
İsmail ZORBA
Ülkemin her bir karışı o kadar kıymetli ki. Doğasıyla, insanıyla, tarihiyle, kültürüyle, turizmiyle, teknolojisiyle… En küçük yerleşim yerinden en büyüğüne.
Benim için de Muğla’mız dışında gönlümde yer tutmuş özel şehirler vardır. Bu yerleri özel kılan mekânı, doğası ve kültürel zenginlikleri olduğu kadar gönlümü ışıtan insanların bulunmasıdır. İnsan gönül güzellikleriyle dokunduğu her yere ayrı bir hayat verir. Yerler insanla kaimdir. Kültürün de medeniyetin de mayası insanlıktır sonuçta.
İki güzel dost Manisa’da buluşmak üzere bir davet edince bu dondurucu soğuğu göze alıp yola çıktık. 22 Şubat 2025 Cumartesi günü Manisa İl Kültür ve Turizm Bakanlığı toplantı salonunda Manisalı gönül güzelleriyle bir araya gelecek olmanın heyecanını yol boyu yaşadık. Manisa’da geçirilen o kısacık zaman dilimi belleğimize neler kattı neler?
İki güzel dost demiştim ya! İlki yıllardır telefonla görüşme imkânı bulduğum, ne zaman bir araya gelme anını yakalasak araya giren maniler nedeniyle yüz yüze görüşemediğimiz Naci Yengin hocamdı. Naci Yengin hocam bir Manisa sevdalısı, tarihçi, araştırmacı ve yazar. Bir karınca misali hiç durmadan çalışan, üreten Manisa belleğine çok büyük katkılarda bulunan bir insan. Aynı zamanda yıllardır yüksek seviyede Tarihistan (TARSAM) adı altında Türkiye’nin çok önemli kalemleriyle dijital bir platformu başarıyla yöneten bir kültür taşıyıcısı. Her şeyden önemlisi oldukça velut bir yazar. Çok önemli eserlerin sahibi.
Naci Yengin, hocamı gördüğüm ilk anda kafamda kurguladığım bilge insanın beni yanıltmadığını tespit ettim. Samimiyeti, mütevazılığı kalın gözlüklerinin ardından bizleri süzen bakışında yılların derin birikiminin olgunluğunu görebiliyordunuz. Naci hocamla buluşmamız çok kısa sürdü, uzun uzun sohbet edemedik ama biliyorum sözler gönüllerde manayı hükme bağlamıştır.
Ve ikinci güzel dost! Manisa’daki sohbetimizi asıl düzenleyen ve bütün programı eksiksiz hazırlamak için didinen sevgili meslektaşım yazar Mustafa Ali Öztürk. Kendisi Manisa Saruhanlı’da Türkçe öğretmeni olarak çalışıyor. Öğretmenliğinin yanı sıra o da hiç durmadan çalışan, üreten gönüllü bir kültür adamı. Çeşitli yayınevlerinde yayınlanmış hikâye ve deneme kitapları var. Gülen yüzünde, ışıl ışıl parlayan bakışlarında dostluğu, samimiyeti, üretmenin verdiği mutluluğu görebiliyorsunuz.
Manisa’da bizi sadece bu iki güzel dost mu karşıladı? Tabiî ki hayır!. Her türlü meslek ve kademeden gönül güzeli dostlar bizi sevgiyle karşıladılar. Gerek söyleşi öncesi ve sonrası gerek söyleşi esnasında bizi ilgiyle kuşattılar. Sordukları sorularla, yaptıkları yorumlarla Manisa kültür belleğinde ne kadar aydın, çağdaş, entelektüel insanlar olduğuna bizzat şahit olmak benim için ayrı bir mutluluk kaynağı oldu. Muğla’dan Manisa’ya uzanan kültür köprüleri bu güzel insanlarla buluşmanın ayrıcalığında bizlere çok önemli katkılar sağlayacak eminim.
Benimle Muğla’dan Manisa’ya gelen yapılan söyleşinin asıl önemli konuğu Muğlalı hemşerimiz, insan detektörü kıymetli yazar Erdal Çil’di. Sohbetin bir ayağı Erdal Bey’in ilk kitabı “Biz Varsak Korkma!”dan sonra basılan daha çiçeği burnunda ikinci kitabı “Bütün Yollar İnsana Çıkar” adlı hikâye kitabı üzerineydi. Erdal Bey Manisa’da geçen zaman içerisinde önemli hizmetlerde bulunmuş ve Manisa’yı çok iyi tanıması sohbetin daha da kıvam bulmasını sağladı. Yaptığı konuşmada ele aldığı konuların detayları ve tespitleri çok kıymetliydi.
Benimle gerçekleştirilen söyleşi Erdal Bey’in kitabı ile ortak bir temada buluşmamıza vesile oldu: “Yol ve insan hikâyeleri.” “Yollarda Hüzün Bizi Bekler” kitabım üzerinden söyleşiyi yöneten Mustafa Ali Öztürk hocam çok önemli sorular sordu. Ben de soruları cevaplandırırken şunu fark ettim. Okuyucu ile buluşma yazarını ve kitabına bakışını tazeliyor, yeniliyor ve çok daha ötesi diyebileceğimiz tespitlerde bulunmamızı sağlıyor.
Söyleşi sonrası dinleyicilerle baş başa kaldığımız zaman katılımcılarının önemli bir kısmının yolunun Muğla’dan geçtiğini; Muğla’da çalıştıklarını, yaşadıklarını öğrendim. İçlerinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde çalışan, sonra Manisa’ya memleketine edebiyat öğretmeni olarak giden Mustafa Oral ile yine aynı üniversitede eğitim gören ve bununla da kalmayıp öğrencilik yıllarında Muğla gençliğiyle çok önemli etkinlikler yapıp iz bırakan Merve Nur ve Eyüp Doğan çiftiyle bir araya gelmek, güzel hatıraları sanki şu an yaşıyormuşçasına aynı sıcaklıkta yad etmek ayrı bir güzellikti.
Bunun yanı sıra ilk defa karşılaştığım her birini hayatımda bir hazine gibi aktaracağım dostları isimleriyle tek tek zikredemesem de her biri gönlümüzde güzel izler bıraktılar.
Gelelim Şehzadeler şehri Ege bölgemizin kadim şehri Manisa’ya. Güzel insanlar bizi buluşturmasının yanı sıra tarihi dokusuyla, kültürel atmosferiyle mekân olmanın ötesinde zamana derinlik katan estetik donuşlarda bulunmamıza vesile oldu. Dondurucu soğuğa rağmen tarihi merkezin bulunduğu yerlerde adım attığımız her yerde her anlamda dolu dolu anlar yaşadığımızı söyleyebilirim.
Söyleşide de söylediğim gibi Manisa ayrı bir güzellik. Manisa’da yaşadığımız an’ın ötesindeki kültür köprülerini Manisa’daki dostlarla en kısa zamanda Manisa’daan Muğla’ya kültür köprüleriyle yaşatmaya devam ederiz.
Gönüller sultanı Âşık Veysel ne diyor? “Türk’üz türkü söyleriz”. Yeter ki yapılan her şey gönülden olsun, öznemiz sadece insan olsun. Her yerde, her zamanda buluşarak yeniden doğarız bizden kim usanası..
FACEBOOK YORUMLAR