“Hamza Sâdi Özbek” hayatımda ismi yıllar geçtikçe Türkçü, vatansever, bir dava adamı, madenci, şair kimliğinin yanında benim için en özeli Muğla’da müstesna bir kütüphanenin sahibi olmasıyla vazgeçilmez bir yere sahip olmuştu. “
İsmail ZORBA
İsmail ZORBA
BİR RÜYADAN ARTA KALMANIN HÜZNÜ
Güneşin doğmasına epey vakit var daha. Bugünü bekliyordum heyecanla. Yıllardır beklediğim an nihayet gerçekleşecek. Benim kahramanım babamdı, babamın da kahramanı çocukluğum boyunca hep bizimleydi. Kendimi tam tanımlayamadığım zamanlarda vefat etmişti babamın kahramanı. Babam ne zaman bir şey anlatacakken söz maceralarına geçecek, onun da ismi heyecanla karışık hüzünle anılırdı.
Babamın anlattığı anılar her çocuğun tüm dikkatini çekecek ve hayal dünyasında yaşatacağı hikâyelere dönerdi. O zaman ismi zikredilen yerler ve isimler yıllar geçecek benim okumalarımın önemli şahsiyetlerine dönüşecekti. Siyasetçi, fikir adamı, akademisyen, iş adamı, yazar, şair kimler kimler vardı bu isimler arasında.
Kahramanımız çocukluk belleğimde iri yarı, her yaştan insanla bir olabilen yeri geldi neşeli, yeri geldi komik, yeri geldi mücadeleci bir kişilik sergilerdi. Her macerada kahramanımız muhakkak insanı neşelendirecek davranışlarda bulunurdu. Çocuk gönlümde özel bir yeri vardı bu ismin. Sonraları orta okul son sınıflarda okuduğum bir romanın en sevdiğim kahramanın “o” olduğunu yıllar sonra üniversite yıllarında öğrenecektim.
“Hamza Sâdi Özbek” hayatımda ismi yıllar geçtikçe Türkçü, vatansever, bir dava adamı, madenci, şair kimliğinin yanında benim için en özeli Muğla’da müstesna bir kütüphanenin sahibi olmasıyla vazgeçilmez bir yere sahip olmuştu. Ve o çok kıymetli kütüphanenin bir yangın sırasında kül olması gönlümde hazin bir yara bırakmıştı.
Hamza Sâdi Özbek, ömrünün sonuna kadar yaşanan maceraların, mücadelenin ve tükenmek bilmeyen bir vatan ve millet sevdasının ismiydi. Hamza Sâdi Özbek Cumhuriyet’in Muğla’daki hayat bulan serüveninde önemli bir yere sahipti. Hangi düşünceden olursa olsun ötekileştirmeden bütün gençlere okuma, aydınlanma ve bu vatan, bu millet için hizmet etme yolunda her türlü rehberliği yapan bir insandı. Muğla’da yaptığı kültür, sanat etkinlikleri bile say say bitmiyor. 1950’li yılların o mahrumiyet yıllarında yapılan bu çalışmalar bile Muğla tarihinde Hamza Sâdi Özbek’in yerini özel bir alana taşımaya yeter.
Babamın kahramanına olan sevgisi ömrünün son yıllarına kadar devam etti. Kendisi de kahramanının çizgisinde yaşamaya devam etti. Farklı bir siyaset düşüncesinde olsa da ilkeler ve idealler aynı yerde buluşmaya devam ediyordu. Evimizde Hamza Sâdi Özbek ismi ile Sıtkı Koçman ismi dedemin yer aldığı Kıyra Krom maden şirketinde ortaklığa varan bir cümlede birleşiyordu.
Maden sahasının işletmesi için alınan izinler, yapılan mücadeleler farklı hikâyeleri de beraberinde getiriyordu.
Benim için siyasetin, madenciliğin çok ötesinde bir şair ve bir yazar olarak Hamza Sâdi Özbek’in yerel ve ulusal gazetelerde yayınlanan şiirleri ve yazıları önemliydi. Bu konunun aydınlığa kavuşması ancak Umurbeg Özbek ile karşılaşmamıza kadar sürecekti. Çünkü şair ve yazar Hamza Sâdi Özbek’in edebiyat sahasında basılmış bir kitabı yoktu, sadece gazete ve dergilerde yayınlanmış yazıları vardı.
Hamza Sâdi Özbek’in oğlu çok kıymetli büyüğümüz Umurbeg Özbek’in babası için hazırladığı uzun araştırmalara dayalı arşiv bizim için önemli bir aşama oldu. O arşivden yola çıkarak Hamza Sâdi’ye ait şiirler ve yazılar internetin, akademisyenlerin ve özellikle Milli Kütüphane arşivinden ulaştığımız kaynaklarla bir seçki yapılabilecek seviyeye ulaştı.
Umurbeg Özbek ile yaptığımız buluşmalarda Muğla’nın bu kıymetli aydını için bir program yapma isteği hepimiz için elzem bir noktaya ulaştı. Hamza Sâdi Özbek’in yeğeni sevgili Sadettin Özbek abimiz programın hayata geçmesi yolunda her zamanki hareketliliği hayata geçirdi.
Dikkatinizi çekerse Hamza Sâdi Özbek hakkında çok detaylı bilgilere girmedim. Çok çok önemli 1944 Irkçılık ve Türkçülük davası esnasında yaşadıklarından, özellikle Sansaryan Han’da yaşanan Tabutluk’ta beyin tavası denilen işkencelere maruz kalmasından da bahsetmedim. Yine çok çok önemli Hamza Sâdi’nin Türkistan’daki kardeşlerimiz için yaptığı mücadelelerden bahsetmedim. Ya da Hüseyin Nihal Atsız’ın “Bozkurtlar” romanındaki “Yamtar” karakterinin Hamza Sâdi’nin taa kendisi olduğundan da bahsetmedim. Onun için söylenecek ve yazılacak o kadar şey var ki.
Muğla Belleğinde müstesna bir yere sahip Hamza Sâdi Özbek isminin yaşatılması için şiirlerinin, yazılarının ve davasının ayrı ayrı başlıklarda kitaplaştırılması, arşivlenmesi gerekiyor. Bu konuda Valiliğimizin ve Belediyemizin destekleri çok kıymetli olacaktır.
FACEBOOK YORUMLAR