NATO ZİRVESİ VE ERDOĞAN-BİDEN GÖRÜŞMESİ
2030 vizyonunun görüşüldüğü NATO Zirvesi, 14 Haziran 2021 tarihinde Belçika’nın başkenti Brüksel’de yapıldı. Öncelikle “Transatlantik ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi” endeksli gerçekleşen NATO Zirvesi “NATO 2030” başlığı altında reform ve değişim sinyalleri verdi.
Reform ve değişim söyleminin gelişmesinde; 8 Kasım 2019 tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un “Türkiye'nin NATO'ya bilgi vermeden Suriye'nin kuzeyine askeri müdahalede bulunduğu bir dönemde Amerika Birleşik Devletleri (ABD)'nin NATO'ya danışmadan Suriye'den askerlerini çekmesini eleştirmesi” ve ardından “NATO'nun beyin ölümü gerçekleşmiştir" sözlerinin etkili olduğu bilinmektedir. Çünkü o dönem bu açıklamalar büyük ses getirmişti.
Daha sonra NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise yaptığı bir açıklama ile başta Macron olmak üzere "Avrupa savunmasında özerklik" isteyen liderleri kastederek; Avrupa Birliği (AB)'nin Avrupa'yı savunacak durumda olmadığını, AB'nin özerklik arzusuyla NATO'yu zayıflatmaması gerektiğini ve Avrupa'nın ABD, Türkiye ve İngiltere gibi "Avrupalı olmayan" devletler tarafından korunduğunu söylemişti. Dolayısı ile bu çerçeve üzerinden gerçekleşen NATO Zirvesi’nin ardından sonuç bildirgesini açıklayan Genel Sekreter Stoltenberg’in ana eksende Çin’i hedef alan açıklamalarda bulunduğunun görülmesi dikkat çekmiştir.
Çin'i, Batı ittifakına karşı bir güvenlik riski olarak nitelendirerek; ittifak üyelerinin Çin'in yükselişine ortak bir yanıt vermeleri gerektiği sözlerinin ardından “Çin'in davranışları sisteme bir meydan okumadır" diyen Stoltenberg, "Çin'in hırsları ve iddialı tavırları mevcut kurallara dayalı uluslararası düzene ve ittifakın güvenliğiyle ilgili alanlara sistematik olarak meydan okuyor. Çin'in nükleer cephaneliğini hızla genişlettiği, ordusunun modernizasyonunda muğlak olduğu ve Rusya ile askeri işbirliği yaptığı, sık sık şeffaf davranmamasından ve dezenformasyon kullanmasından kaygılıyız" diyerek[1], askeri, ekonomik ve siyasi olarak yükselen ve durdurulamayan Çin'e karşı ortak hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir.
Ardından, 30 ülkeden oluşan NATO ülkeleri tarafından “Çin'in yükselen askeri emellerinin NATO tarafından ele alınmasının bir zorunluluk halini aldığı” ilk defa dile getirildiği[2], Çin silahlı kuvvetlerinin gelişen ve genişleyen imkân ve kabiliyetleri ile çatışmacı bir hale dönüştüğünün tasvir edildiği görülmüştür.
Bu arada Stoltenberg’in, gazetecilerin sorularını yanıtladığı sırada Türkiye’ye yönelik önemli mesajlar vermesi dikkat çekmiştir. Zira;
-Türkiye için güvenlik tedbirlerine katkılarımızı artırdık. Bunun tam olarak uygulanmasına bağlılığımız sürmektedir.
-Suriye, menzili NATO bölgesi ile müttefiklerimizin sınırlarının bir kısmını kapsayan kısa menzilli balistik füzelere sahip ve bunları kendi nüfusuna karşı yoğun şekilde kullandı.
-Suriye’den Türkiye’yi bir kez daha vurabilecek veya tehdit edebilecek füze atışlarına karşı müteyakkız olmaya, Suriye’den balistik füze tehdidini izlemeye ve değerlendirmeye devam ediyoruz.
-NATO sınırlarını, Suriye kaynaklı her türlü tehdide karşı koruma kararlılığımızı yineliyoruz.
-Müttefikler, Kabil havalimanının işleyişine devam etmesini garantiye almak için çalışıyor. Türkiye bu süreçte kilit rol oynuyor ancak henüz alınmış bir karar yok[3] gibi sözlerle üstüne basa basa Türkiye’den bahsetmesi çok önemlidir. Çünkü “Arap Baharı” olaylarının sirayet etmesi üzerine Suriye’de yaşanan gelişmelere bağlı olarak Türkiye’nin Suriye rejimi ve Rusya ile savaşın eşiğine geldiği durumlarda “Türkiye için savaşmayız” diyen ittifak üyelerinin olduğu bilinirken, şimdi NATO’nun ısrarla Türkiye’yi “lehine olacak şekilde” öne çıkarttığı görülmektedir.
***
Türkiye açısından zirvenin en önemli olaylarından birisi kuşkusuz Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Joe Biden’ın bir araya gelmesi olmuştur. Zira uzunca bir süredir iyi gitmeyen iki ülke ilişkilerinin seyrini bu görüşme sonuçlarının belirleyeceği beklentisi hasıl olmuştur.
20 Ocak 2021 tarihinde Başkanlık görevini devralan Biden, NATO zirvesini de kapsayacak şekilde yaklaşık bir hafta sürecek olan Avrupa ziyareti sürecinin ilk durağı olarak 11-13 Haziran 2021 tarihlerinde G7 Zirvesi’nin yapılacağı İngiltere’ye gitmiş ve Başbakan Boris Johnson ve İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth ile bir araya gelmiştir. Bir gün sonra gerçekleşen NATO Zirvesi’nin ardından 15 Haziran 2021 günü Brüksel'deki ABD-AB Zirvesi'ne katılan Biden, 16 Haziran 2021 günü ise (bugün) İsviçre'nin Cenevre kentinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bir araya gelecektir.
1973 yılında başladığı Delaware Senatörlüğünü 2009 yılına kadar kesintisiz bir şekilde sürdüren Biden, 2009-2017 yıllarında Başkan Yardımcılığı görevini yürütmüştür. 2021 yılında 46. ABD Başkanı olarak siyasi kariyerinin zirvesine ulaşan Biden, bu yoğun diplomasi trafiği içerisinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de bir araya gelmiştir. Bu arada Biden’ın Başkan olmasından sonra ilk kez yüz yüze görüşen iki liderin bu görüşmesine çok büyük anlamlar yüklenmiştir. Zira bir süredir sorunlu devam eden iki ülke ilişkilerinin gelecekte izleyeceği rotasının belirleneceği beklentisiyle uluslararası kamuoyu tarafından dikkatle takip edilen bu görüşme sonunda Erdoğan ve Biden tarafından basın açıklaması yapılmıştır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yapılan açıklamada; “İki müttefike ve stratejik ortağa yakışır şekilde doğrudan diyalog kanallarını etkin kullanma hususunda mutabık kaldık” sözleri dikkat çekmiştir. Ardından beklendiği üzere S-400 ve F-35 hakkında da değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, “S-400 konusu tabii ki burada yapılacak olan böyle bir görüşmede gündeme gelmemesi mümkün değil. Bizim düşüncemiz daha önce ne ise aynı düşünceyi sayın Başkan’a (Biden) ifade ettim. F-35 konusunu aynı şekilde ifade ettim. Savunma sanayiyle ilgili olarak müşterek yapabileceğimiz nelerdir, bunları ifade ettim. Bundan sonraki süreçte de Dışişleri ve Savunma bakanlarımız muhataplarıyla görüşmek suretiyle bu süreci inşallah sağlama bağlayacaklardır” demiştir.
Ardından “Afganistan konusundaki düşüncelerimizi net olarak Biden'a ifade ettik. Türkiye olarak Afganistan’dan çıkmamız istenmiyorsa, özellikle orada belli bir desteğin verilmesi isteniyorsa, diplomatik, lojistik, mali konularda ABD’nin bize vereceği destek önem arz ediyor” ifadelerini kullanan Erdoğan, “Taliban gerçeğini kenara koymak mümkün değil. Bir diğer konu yine Afganistan'da biz Pakistan'ı da Macaristan'ı da yanımıza alma düşüncemizi kendilerine söyledik. Şu an itibariyle bir mutabakat söz konusu. Bir sıkıntı söz konusu değil" demiş ve "Bunları Savunma Bakanlarımız, Dışişleri Bakanlarımız kendi aralarında görüşsünler dedik, kendi aralarında yapacakları bu görüşmeden sonra da bizler adımlarımızı atalım, böyle bir karara vardık” sözlerinin devamında “ABD ile çözülmeyecek meselemiz yoktur. İşbirliği alanlarımız, sorun başlıklarından fazladır” diyerek görüşmeyi özetlemiştir.
ABD Başkanı Biden ise Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmeye ilişkin “Çok iyi bir toplantıydı” yorumuyla kısa bir açıklama yapmıştır.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un ardından, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ve İngiliz heyeti ile görüşen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindeki heyet daha sonra Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitsotakis ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile de görüşmelerde bulunmuş, bu görüşmelerde iki ülke ilişkileri ve bölgesel değerlendirmelerde bulunulduğu açıklanmıştır.
Sonuç olarak;
Zirve sonrası bir basın açıklaması ile bilgilendirme yapan Erdoğan’ın; Türkiye’nin DEAŞ da dahil olmak üzere iç ve bölgesel bazlı olarak terörle mücadelesine, NATO ülkelerinin PKK/YPG terör örgütüne verdikleri desteğe, PKK/YPG’nin saldırılarına ve ayrıca 4 milyona yaklaşan Suriyeli sığınmacılara Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılan yardımlara kadar geniş yelpazeli açıklamalarının dikkat çektiği görülmüştür.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise “Sonuç Bildirgesi”nin ana ekseninde Çin’in önlenemez yükselişi karşısında NATO ülkeleri olarak ortak mücadele ve nelerin yapılabilirliği ile birlikte Türkiye’nin güvenlik konularına işaret etmesi çok önemlidir. Öyle ki NATO Zirvesi’nden hemen önce İngiltere’nin Cornwall bölgesinde gerçekleşen G7 Liderleri Zirvesi’nde de eleştirilmiş olan Çin’in, “insan hakları ihlalleri iddiaları nedeniyle de kınandığı, Covid-19 salgınının başlaması sürecinde hakkında şeffaf bir araştırma talep edildiği” görülmüştü.
Genel Sekreter Stoltenberg’in açıklamalarından en önemli hususun; “NATO’nun Asya'yı değil, Avrupa ve Kuzey Amerika'yı korumaya adanmış bir kurum” olduğunun hissettirilmeye çalışıldığı ise dikkatli gözlerden kaçmamıştır.
Son söz olarak; Türkiye’nin NATO, AB ve ABD için vazgeçilemez bir ülke olduğu ortaya çıkmış ve bu durum bizzat ülke liderleri tarafından söz ve davranışlarıyla deklare edilmiştir.
:
İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.A. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi. [email protected]
[1] BBC News; “NATO Zirvesi Sonuç Bildirgesi: Çin'in Davranışları Sisteme Meydan Okuma”, 14.06.2021.
[2] Steven ERLANGER ve Michael D. MAKASI; “Değişen Odak, NATO Çin'i Küresel Güvenlik Sorunu Olarak Görüyor”, New York Times, 14.06.2021.
[3] Hürriyet; “Stoltenberg: Türkiye’ye Yönelik Tehditleri İzliyoruz”, 15.06.2021.
FACEBOOK YORUMLAR