Dünün, yaşanıp bittiği; yarının ise belirsiz olduğu bu hayatta hepimizin ömrü bir kelebeğin ömrü kadar aslıda. Günlük telaşlar, gelecek kaygısı bu dar zamanı ağzına kadar doldurmaktadır. Ömür denilen göreceli zaman diliminin ilk on yedi, on sekiz yılını –üniversite eğitimi hariç- geleceğe hazırlanmak için okul sıralarında geçiriyoruz. İşte bu sıralarda birilerinin hayatına doğrudan dokunabilmek biz öğretmenlere bahşedilmiş bir meziyettir. Bu nedenle her insanın bir ya da birçok öğretmen anısı vardır.
Öğretmen: Ruhun heykeltıraşı, geleceğin mimarı. Malzemesi insan; tekniği tecrübe; yöntemi sabır olan bir meslek. Böyle bir mesleğin neferi olmanın haklı gururunu yaşıyorum. Otuz beş yıllık meslek hayatımda benim de aklımda yer eden yüzlerce anım var: Mesleğe ilk başladığım gün beni başka bir okuldan nakil gelen öğrenci sanmaları, hiçbir rehberlik yapmadan doğrudan sınıfa göndermeleri, sınıf defterini bile nasıl dolduracağımı bilememem, göreve başlayalı bir ay olmadan geçici görevle başka okula atanmam, uzun bir yolculuk sırasında farklı bir şehirde inmem, bugün mezun ettiğim dört öğrencimle aynı okulda, onlarcasıyla da aynı ilçede meslektaş olmam aklıma gelen ilk örnekler. Bu ve benzer anılar içinde beni en fazla duygulandıran 24 Nisan 2019 tarihinde altında isim olmayan şu whatsapp mesajıdır:(Bu mesaj hala telefonumda kayıtlıdır.)
“İdris Baba... Biz size hep böyle derdik. Muhtemelen siz hep bunu duyardınız. Okul hayatım boyunca beni en fazla etkileyen öğretmen oldunuz. Benim için manevi bir baba olmayı başardınız. Nedendir bilmiyorum ama liseye pek güzel bir başlangıç yapamamıştım. Ve lafı dolandırmayacağım, sizi tanıyınca , sizinle daha da yakınlaşınca gerçek öğretmenliğin ne olduğunu o zaman fark etmiştim. “ Sevgi pıtırcıklarım! Koçlarım!“ diye seslenişiniz hâlâ kulaklarımda hocam. “En güzel günler sizin olsun!” “Oynamak eylemini işteş hâle getirmeyin!” gibi benzer cümleleriniz de hala aklımda.
Rampanın tepesine kurulmuş bir okulda çoğu öğretmen mesainin dışına bizimle ilgilenmezken İdris Baba evine arka sokaklardan gider, bize eğreti durmayan bir babacanlıkla gözdağı verirdi. İyi ki böyle yapardı. Beni sigara içerken yakaladığınızda çok kızmıştınız. Aileme söylersiniz diye çok korkmuştum. Ben her gün babamın okula geleceği korkusuyla yaşamıştım. En sonunda dayanamayıp “Niçin aileme söylemediniz?” diye sorduğumda: “Öğrencimle halledemediğim bir problemi kimseye anlatmam.” demiştiniz.
Hocam biliyor musunuz lise denince aklıma sadece siz geliyorsunuz. Sizi görünce mutlu oluyordum. İçim hoş oluyordu. Rahatlıyordum. Bize gereksiz yere bir kere bile kızmadınız. Bağırıp çağırdınız çoktu belki ama bunu öylesine bir içtenlikle yapıyordunuz ki...
Ben şu anda Antalya’da bir kolejde edebiyat öğretmeni olarak çalışıyorum. Bunları da öğretmenler odasında yazıyorum. Gözlerim doluyor. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Sizin internetten bulduğum öğretmenlerle ilgili şiirlerinizi okuyunca çok duygulandım. İdris baba, iyi ki hayatıma girdiniz.
Kolejin kurucumuz bir araştırma çalışması verdi. “Sizi en çok etkileyen öğretmeninizi anlatın.” dedi. Bu hayatta beni en fazla siz etkilediniz. Siz su gibisiniz hocam. Sizsiz olmaz. Ben de sizin izinizden gidiyorum. “Bizi alkışlarsanız biz ölürüz.” demiştiniz. Hatırlamazsınız belki. Ama ben hatırlıyorum.
O zamanlar iri yarı bir adamdım. Duygularımı anlatmak zor gelirdi. Sizin yanınızda rahattım, huzurluydum ama üzerimdeki atalet kaybolmuyordu bir türlü. Hayrandım ben size hocam. Sözlerinizi kaydederdim beynime. Umarım sizin izinizden gitmeyi hiçbir zaman bırakmam. Umarım adam olmayı başarırım. Hayatınız boyunca gülün İdris Baba. Bunu hak eden nadir insanlardan birisiniz. Unutmayın; 12 TM-B size hep duacı. Hocam iyi ki varsınız. İyi ki karşılaşmışız sizinle. Yatağa başınızı koyduğunuzda bir insanı çöpten, intihardan kurtarmış olmanın huzurunu yaşayın. Uzun zamandır aramadığım için de beni affedin. Ellerinizden öperim İdris Baba. Adam...”
Bu mesaj beni o kadar derinden etkiledi ki öğretmenlik hayatımdaki benzer anıların hepsini unutturdu. Mesajı gönderen numarayı aradığımda mesajı gönderenin 2004 yılında Yatağan Anadolu lisesinden mezun olan eski bir öğrencim olduğunu öğrendim. Şimdi Antalya’da bir kolejde öğretmenlik yapan öğrencimle sürekli görüşüyorum. Beni 18 Temmuz 2018’de düğününe nikâh şahidi olarak davet etmiş ancak pandemi ortaya çıktığı için gidememiştim. Mesajı bu yazımda yayımlayabilmek için kendisinden izin aldım. Öğrencim, meslektaşım, branştaşım Muhammet Manap’a ömür boyu sağlık, başarı, ve mutluluklar diliyorum.
FACEBOOK YORUMLAR