Kartvizitleri, etiketleri, yüksek koltukları, beklentileri uğruna nefes alanlara, ruh yoksunlarına bırakıp,
İçimize yaslandık.
Tuna içimizde çağlıyordu,
Altay ruhumuzu sarıyordu,
Balkanlar'ı dinliyorduk gözümüzü kapatınca,
Kafkaslar'dan taşıyorduk...
Hayalimizde Kerkük hoyratları eşliğinde Tebriz'den, Urumçi'den, Buhara'dan kutlu haberler geliyordu...
İçimiz yorgundu, kırgındı, üzgündü içimiz...
Ama umutluyduk.
İçimizde Başbuğ'un yılmayan sevdası vardı.
İçimizde binlerce idealistin yaktığı ve asla sönmeyecek ışık vardı.
Bu ışığa inandık ve güvendik.
Küçük hesaplardan, pazarlıklardan, işporta tezgahını andıran günlük kazanç düşkünlerinden uzak durduk.
Kartvizitleri, etiketleri, yüksek koltukları, beklentileri uğruna nefes alanlara, ruh yoksunlarına bırakıp,
İçimize yaslandık.
Acı bizim,
sancı bizim,
hüzün bizimdi.
İnandığımız ve güvendiğimiz gibi emindik,
Ki yarınlar da bizdik, yarınlar bizimdi...
FACEBOOK YORUMLAR