KARAMÜRSEL TEHCİRİ DAVASI-III
5.Duruşma
2 Şubat 1920 Pazartesi günü başlayan duruşmaya Karamürsel’den celp edilen tanıkların dinlenilmesi ile başlanmıştır. İlk olarak ifadesine başvurulan Karamürselli Ahmet Bey, sanıkları tanıdığını, Ermeni tehciri ile ilgilerinin olmadığını ve bu hususta bir şey işitmediğini[39], Selahattin Bey’in belediye reisi olduğu dönemde Eskişehir’den gelen bir vagon buğdayın halka dağıtıldığını[40], buğday konusunda bir suiistimal olup olmadığını ve derecesini bilemeyeceğini, Kaymakam Sezai Bey’in bu meseleye dair gerekli tahkikatı yaptırdığını söylemiştir[41].
Ahmet Bey’den sonra salona getirilen tanık Fırıncı Hafız Ali Efendi ise ifadesinde, “İmam Salahaddin Efendi'nin belediye riyasetinde bulunduğu sırada Eskişehir’den celb edilen bir vagon buğdayın kura ahalisine tevzi edildiğini ve diğer vagonun fiyatı yükselmesi hasebiyle orada satıldığını kendisi de hissedar olduğundan hissesine iki bin guruş isabet eylediğini söylemiştir.”[42] Arkasından celp edilen diğer tanık Ekmekçi Derviş, “Sipariş edilen buğdayları Karamürsel’e getirmek için Selahaddin Bey tarafından Eskişehir’e gönderildiğini, vagonlardan bir tanesini Karamürsel’e getirdiğini, orada kalan diğer buğday vagonunun ise Aziz Bey tarafından satıldığını, kilosu 47 kuruştan alınan buğdayların 110 kuruştan satıldığını ifade etmiştir.”[43]
Tanık Karamürselli Cemal Efendi’de “İmam Selahaddin Bey’in tehcirle ilgisi olup olmadığını bilmediğini söylemiş”[44], ifadesinin devamında ise Eskişehir’den gelen buğday ile ilgili bildiklerini anlatmıştır. Tanığın, bu konuda daha önce vermiş olduğu ifade okunduğunda, önceki beyanında; Selahaddin Bey’in İttihat ve Terakki yandaşı olduğunu ve İtilafçıları Divân-ı Harbe sevk ettirdiğini, ayrıca Selahaddin Bey’in fesat, namaz, oruç bilmez, Müslüman kılığında bir kafir olduğunu söylediği tespit edilmiştir[45].
Duruşmanın öğleden sonra saat ikide yapılan ikinci oturumunda, tanık olarak Muhtar İbrahim Bey dinlenmiştir. Tanık ifadesinde, “Selahaddin Bey’in Ermenilerin mallarını aldığına ve memlekette fesatçılık yaptığına dair bir bilgisinin olmadığını söylemiştir.” [46]
İbrahim Bey’den sonra salona getirilen Hoca Rauf Efendi, ifadesinde bir önceki tanığın iddialarını doğrulayarak[47], “İmam Selahaddin Bey’in İttihat ve Terakki taraftarı ve hatta cemiyetin Karamürsel’de muhabiri olduğunu, cemiyetin kuvvetine istinaden kendisini ve diğer birkaç kişiyi Divân-ı Harbe sevk ettirdiğini söylemiştir[48]. Hoca Rauf Efendi’nin iddiaları üzerine söz alan Selahaddin Bey ise, Hoca Rauf Bey’in kendisi ile ilgili yaptığı suçlamaların, eskiden beri aralarında süren itilafçı, ittihatçı düşmanlığından dolayı beslenen kinden kaynaklandığını ve iddialarını reddettiğini söylemiştir[49].
İfadesine başvurulan tanıklardan Boşnak İbrahim Bey ise, “Sanıkları tanıdığını Selahaddin Bey’in Ermenilerin mallarını aldığına dair bir bilgisinin olmadığını, buğday için kendisinin de 95 lira verdiğini, buğday vagonlarından birinin geldiğini, diğerinin Belediye Reisinin haberi olmadan hissedarlar tarafından satıldığını söylemiştir.”[50]
Selahaddin Bey’in Hoca Rauf Bey’in ifadesini reddetmesi ve yaptığı savunmadan sonra, son olarak salona Karamürsel Kaymakamı İsmail Bey getirilmiştir. Tanığa önceden vermiş olduğu ifade ile dünkü duruşmada verdiği ifade arasındaki uyuşmazlığın sebebi sorulmuştur. Tanık, her iki ifadesinin birbirine uygun olduğunu söylemiş ve savcıda bu durumu doğrulamıştır[51]. Tanık İsmail Bey’in salondan çıkartılmasından sonra diğer tanıkların gelmediğinin tespiti ile yargılama ileri bir tarihe ertelenerek duruşmaya son verilmiştir[52].
6.Duruşma
10 Şubat 1920 Salı günü gerçekleşen duruşmada tanık Sandalcı Bekir Ağa’nın ifadesi alınmıştır[53]. Bekir Ağa’dan sonra önceki oturumlarda dinlenen tanıkların ifadeleri okunmuştur. Bu duruşmada dinlenen Bekir isimli tek tanığın ifadesi dönemin yayın organlarında yer almadığından beyanına dair bir teferruata ulaşılamadı. Daha sonra İzmit’ten talep edilen bilgilerin gelmediğini anlaşılması üzerine duruşmaya son verilmiştir[54].
7.Duruşma
1 Mart 1920 Pazartesi günü Esad Paşa başkanlığında yapılan bu duruşmada, savcı Şevket Bey, sanık Ali Bey’in kanunun 252. maddesi gereğince cezasının tayinini, sanıklar İsmail ve Selahaddin Bey’lerin ise beraat ve tahliyelerini talep etmiştir. Mahkeme kararın açıklanması için yargılamayı sonraya bırakmıştır[55].
8.Duruşma
Karamürsel tehciri davasında, birinci Divân-ı Harbi Örfîde 3 Mart 1920 Çarşamba günü yapılan oturumda karar açıklanmıştır. Bu davada açıklanan kararın tam metnine erişemedik. Resmî gazetede veya dönemin yayın organı olan birincil kaynaklarda kararın bütününe ulaşılamadı. Ancak, gazetelerde verilen benzer bilgiler doğrultusunda ve elde edilen diğer bilgiler ışığında, yargılama sonunda beş sanıkla ilgili verilen kararlar tespit edilmiştir.
Sanıklar hakkında verilen yargı kararı şöyledir [56]:
- Hoca Rıfat Efendi, Malta’da tutuklu bulunduğundan dosyasının tefrikine karar verilmiştir.
- Firarda bulunan eski Hapishane Genel Müdürü İbrahim Bey’in daha önce yargılandığı İzmit tehciri davasında adam öldürmek suçundan 15 yıl ceza almasından mütevellit yeniden ceza verilmesine gerek görülmemiştir.
- Acente İsmail Bey’in kendisine isnat edilen istimbot meselesiyle ilişkisi olmadığı anlaşıldığından beraatına karar verilmiştir.
- İmam Selahaddin Bey’in kendisine yakıştırılan suçları işlemediğine kanaat getirildiğinden beraatına, buğday suistimali ile ilgili hususun ise Divân-ı Harbi Örfînin yetki alanı dışında olmasından saikle evrakların ilgili makama iadesine karar verilmiştir.
- Ali Bey hakkındaki suçlamaların şahsi husumetten kaynaklandığı ve iftira olduğu anlaşıldığından beraatına karar verilmiştir.
Karamürsel tehciri davasında verilen karar ile ilgili; dönemin yerli gazetelerinden ve bu hususta önemli çalışmalarını bildiğimiz akademisyen-yazar Nejdet Bilgi’nin eserlerinden elde ettiğimiz bilgiler ışığında yazdıklarımız dışında; Kevorkıan, eserinde yabancı gazeteleri kaynak göstererek mahkemenin Karamürsel tehciri davasındaki kararını farklı bir bakış açısıyla değerlendirmektedir. Kevorkıan, 3 Mart 1920 tarihinde verilen kararda, İzmit tehcir davasında hüküm giyen İbrahim’e daha ağır bir ceza verilmediğini, iki işbirlikçinin beraat ettiğini, tahıl meselesine karışan Selahaddin Bey’in yetkili mahkemeye sevk edildiğini söylerken, önemli bir vurgu yaparak tüm sanıkların Ermenilerin sürgünü sırasında yaptıkları zulüm suçlamasından aklandıklarını belirtmiştir[57].
Sonuç olarak; Karamürsel tehcir davası ile ilgili Divân-ı Harbi Örfîde yapılan yargılamada, Karamürsel ve civarında Ermeni tehciri sırasında zulüm ve öldürme gibi olayların yaşandığına dair somut bir bilgiye ve ifadeye rastlanmadığı ve yine mahkeme safahatında bu hususun davanın öncelikli konusu yapılmadığı görülmektedir. Malta’da tutuklu bulunan ve firarda olan iki sanık haricinde hazır bulunan üç sanık hakkındaki iddialar ise; Divân-ı Harbi Örfînin yetki alanı dışında kalan buğday meselesindeki suiistimal konusu ile kişisel düşmanlıklarda kaynaklanan iftira ve karalamalardan öteye gitmemiştir. Zaten mahkeme heyeti, dosya içeriğindeki bilgileri, tanık ifadelerini ve sanıkların savunmalarını değerlendirerek yapılan suçlamaları yetersiz ve inandırıcılıktan uzak bulmuştur. Nihayetinde Divân-ı Harbi Örfîde, üç sanığın beraatına, bir sanığın Malta’da tutuklu olmasından dolayı dosyasının ayrılmasına, firari sanık hakkında da İzmit tehciri davasında aldığı cezanın üzerinde Karamürsel tehcirindeki suçlamalardan mütevellit daha fazla ceza verilmemesine karar verilmiştir.
Hüseyin ALPASLAN
Tarihçi-Yazar
[email protected]
Kaynakça
[39] Çelik, a.g.t., s.106.
[40] Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[41] Tasvir-i Efkâr, 3 Şubat 1920.
[42] Bilgi, “Karamürsel Tehciri …”, s.438; Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[43] Çelik, a.g.t., s.106.
[44] Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[45] Çelik, a.g.t., s.106-107.
[46] Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[47] Çelik, a.g.t., s.107.
[48] Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[49 Çelik, a.g.t., s.107; Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[50] Çelik, a.g.t., s.107.
[51] Yeni Gün, 3 Şubat 1920; Bilgi, “Karamürsel Tehciri …”, s.439.
[52] İkdam, 3 Şubat 1920; Yeni Gün, 3 Şubat 1920.
[53] Yeni Gün, 11 Şubat 1920.
[54] Yeni Gün, 11 Şubat 1920.
[55] İkdam, 2 Mart 1920.
[56] İkdam, 4 Mart 1920; Bilgi, “Karamürsel Tehciri …”, s.439-440; Çelik, a.g.t., s.108.
[57] Kevorkıan, a.g.e., s.1106.
FACEBOOK YORUMLAR