İZMİT TEHCİRİ YARGILAMALARI-V
8.Duruşma
22 Ocak 1920’de Esat Paşa başkanlığında başlayan oturumda, daha önce 6. duruşmada beyanına başvurulan tanıklardan Hacı Mıgırdıç Karabet’in bir kez daha ifadesi alınmıştır. Mıgırdıç’ın Alemdar Gazetesi’nde yer alan ifadesinde, “İzmit tehcirinden on beş gün önce Cezaevi Müdürü İbrahim Bey’in köylerden silah topladığını, Ermenilere yapmadığı fenalık kalmadığını, halkı döverken çoğu zaman Bahçecik Nahiye Müdürü Ali Şuuri Bey’inde orada bulunduğunu, sevk edilenlerin mallarının Emval-i Metruke tarafından depo haline getirilen kiliseye konulduğunu, daha sonra bir kısmının satıldığını, kalanlarında yağma edildiğini” söylemiştir[62]. Aynı gazetede Ali Şuuri Bey’in tanık Mıgırdıç’ın ifadesine itiraz ederek, Mıgırdıç’ı dövülmekten kurtardığına ve tanığın hakkındaki sözlerinin ise yalan olduğuna dair sözleri de yer almaktadır[63]. Duruşmadan bir gün sonra yayınlanan Tasvir-i Efkar Gazetesi’nde dava ile ilgili yer alan haberde; tanık Mıgırdıç’ın, tehcirin gerçekleştiği tarihte İzmit’te bulunduğu, kendisinin sevkten muaf olduğu, Bahçecik Nahiyesinde 24 saat içerisinde sevk işlemlerinin gerçekleştirildiği ve Ali Şuuri Bey tarafından evine ve eşyalarına el konulduğuna dair beyanları bulunurken, yine aynı haberde, tanığın ifadesine karşılık Ali Şuuri Bey’in, tanığın ikametinde bedeli karşılığında kaldığına ve buna ilişkin belgenin Emval-i Metruke Komisyonunda bulunduğuna yönelik sözleri görülmektedir[64].
Tanık Mıgırdıç’ın ifadesi ve Ali Şuuri Bey’in itirazları dinlendikten sonra mahkemeye getirilen tanık Hamparsum Efendi ifadesinde, tehcir sırasında İstanbul’da ikamet ettiğini ve aslen İstanbullu olduğunu, fikir insanı bazı Ermenilerle beraber İzmit’e nakil olduklarını, burada bulundukları 4 günlük süre içerisinde Siyasi Kısım Müdürü Reşad Bey tarafından sorgulandıkları sırada , Cezaevi Müdürü İbrahim Bey ve Reşad Bey tarafından fiziki şiddete maruz kaldığını, oradan sevk için Deyr-i Zor’a gönderildiklerini, sevk esnasında Konya ili dolaylarında kaçtığını söylemiştir[65]. Hamparsum Efendi’nin ifadesinin akabinde mahkemenin çağrılarına rağmen duruşmalara gelmeyen üç şahidin ifadesini okunarak duruşma bitirilmiştir[66].
9.Duruşma
Savunma tarafının ve Ali Şuuri Bey’in dinlenilmesi için üstelediği Mister Rayet ile iddia makamının tanıklarından Recep Efendi’nin 31 Ocak 1920 tarihinde başlayacak olan 9.duruşmaya gelmediklerinin tespit edilmesi üzerine; savcı, Ali Şuuri Bey’in diretmemesi halinde Mister Rayet’in tanıklığının iptalini istemiştir. Bu talebe karşılık veren Ali Şuuri Bey ise, zaman kaybının olmaması adına Mister Rayet’in tanıklığından kendi isteğiyle vazgeçtiğini, para yardımı toplama konusundaki iddialara ilişkin daha güçlü bilgi ve belgeler ile ilgili daha önce tahkik yapıldığını söylemiştir. Savcı ve Ali Şuuri Bey’in bu beyanlarına rağmen, Mahkeme Başkanı, hakikatin ortaya çıkması adına tanık Mister Rayet’in ifadesine başvurulması için evvelden karar alındığını, iddia tarafının tanığı Recep Efendi’nin ise mahkemeye getirilmesi için müzekkere çıkarılacağını tebliğ etmiştir[67].
Derbent Nahiye Müdürü Vecihi Bey, özellikle 2.duruşmada tanıkların beyanları üzerine, sevk olunan Ermenilerin eşyalarını almakla suçlanmıştı. Bu duruşmada ise; tehcire tabi tutulan Ermenilerin, Emval-i Metruke Komisyonu tarafından tespit olunan eşyalarının Vecihi Bey tarafından alındığına dair suçlamalara ilişkin, Mahkeme Başkanı yeni sorular yöneltmiş ve bu hususta yapılan soruşturmada tutulan tutanakta yer alan, Vecihi Bey’in beraberinde getirdiği Çerkeslerin aldıkları mallara dair tespitler okunmuştur. Vecihi Bey hakkındaki iddiaları reddederek, bu konunun önceden kendisine sual edilmediğini ifade etmiştir. Vecihi Bey hakkında yapılan tahkikat neticesinde düzenlenen zabıtnamede, sanığın, müşteki Ardaşes’in mallarını aldığına dair iddiaya ilişkin sübut delillerin varlığı tespit edilemediğinden, yargılamasının menine karar verildiği yazılmıştır. 7 Şubat günü yargılamaya kaldığı yerden devam edilmek üzere duruşmaya son verilmiştir[68].
10.Duruşma
7 Şubat 1920 tarihinde başlayan duruşmada ifadesine başvurulması için çağrılan ABD vatandaşı Mister Rayet ile diğer tanıkların gelmediği tespit edilmiştir. Esad Paşa başkanlığında sürdürülen duruşmada, Vecihi Bey’in tehcir sırasında yanında bulunan Çerkeslerle birlikte sevk edilen Ermenilerin eşyalarını aldıklarına dair suçlamaya yönelik 1915 yılında İstanbul Divân-ı Harb-i Örfîsi tarafından yapılan soruşturmanın evrakı okunmuştur. Söz alan Vecihi Bey, soruşturmaya konu olan söz konusu eşyaları parasını ödeyerek aldığını beyan etmiştir[69].
Davada yargılanan sanıklardan Hasan Efendi’nin[70] tehcirde sevk edilen Ermenilerin mallarına aldığına dair suçlamayla ilgili daha önceden 1915 yılında Bolu Divân-ı Harb-i Örfîsinde yargılandığı ve beraat ettiğine istinaden savunma tarafından verilen bilgi üzerine; mahkeme tarafından Hasan Efendi hakkındaki savın doğruluğunun açığa çıkartılması maksadıyla bu husustaki evrakın ilgili adli merciden getirtilmesi yönünde karar alınmıştır. Mahkeme ayrıca tanıklardan Mister Rayet’in duruşmada hazır edilememesi üzerine ifadesinin yazılı olarak alınmasına karar vererek duruşmayı sonlandırmıştır[71].
11.Duruşma
Divân-ı Harb-i Örfîde görülen Derbent ve Bahçecik tehciri yargılamasına 14 Şubat 1920[72] tarihinde Esat Paşa başkanlığında devam edilmiş olup, iddia makamında ise savcı Hilmi Bey hazır bulunmuştur. Oturuma bir önceki duruşmada hazır edilemeyen Mister Rayet’ten gelen yazılı cevapnamenin okunması ile başlanmıştır. Gelen yazıdan tehcirin gerçekleştirildiği tarihte İzmit’te Mister Rayet’in olmadığı Mister Henri Kenifsi isimli bir şahsın bulunduğu anlaşılmıştır[73].
Yargılamanın sanıklarından İzmit Jandarmasından Hasan Efendi hakkında daha önceden Bolu Divân-ı Harb-i Örfîsinde görülen yargılamaya dair mahkemeye ulaşan telgraf okunmuş ve ilgili evrakın İzmit’e gönderildiği anlaşılmıştır. Bunun üzerine, Mahkeme Başkanı tarafından Recep Efendi’nin mahkemeye geldiği zaman sorgulanacağı belirtilerek, iddia ve savunma taraflarının ayrıca dinlenilmesine karar verilmiş ve duruşma sonlandırılmıştır[74].
12.Duruşma
Esat Paşa başkanlığında 17 Şubat 1920 tarihinde başlayan duruşmada, tanık olarak dinlenilmesine karar verilen Recep Efendi’ni hazır olmadığı ve İddia makamının mütalaasını tamamlayamadığı anlaşılmış olup; savcılık tarafından ortaya konulan suçlamalar ile sanıkların savunmalarının dinlenilmesi hususu 19 Şubat Perşembe gününe bırakılarak duruşmaya son verilmiştir[75].
13.Duruşma
19 Şubat 1920 tarihinde başlayan duruşmaya Ermeni Patrikhanesinden mahkemeye ulaşan bir tezkerenin okunmasıyla başlanmıştır. Tezkerenin içeriğinde; tehcir edildikleri yerlerden geri dönüş yapan dört Ermeni’nin Bahçecik Nahiyesi Müdürü Ali Şuuri Bey hakkında tanıklık yapmak istediğine dair bilgiden bahis olunmuştur. Mahkeme heyeti bu konuda iddia makamının kararının gerekli olduğuna hükmetmiş ve savcının talebi üzerine tanıklık yapmak isteyen dört Ermeni ile Recep Efendi’nin dinlenmesine karar vermiştir. Yargılamaya 24 Şubat’ta devam edilmek üzere duruşmaya son verilmiştir[76].
14.Duruşma
Divân-ı Harb-i Örfîde görülen İzmit Merkez, Derbent ve Bahçecik tehciri yargılamalarına 24 Şubat 1920 tarihinde heyetin yerini almasıyla başlanmıştır. Duruşmada ilk olarak Bahçecik Nahiyesinden Rahip Aganya Efendi ifade vermiştir. Tanık ifadesinde, 1915 yılında gerçekleşen tehcir meselesine dair bir bilgisi olmadığını, o tarihte hapishane müdürü olan İbrahim Bey’in silah toplamak gerekçesi ile halkı darp ettiğini, Ali Şuuri Bey’in, İbrahim Bey’e iştirak etmediğini hatta kendisini dövülmekten kurtardığını söylemiştir[77]. Tanık Rahip Aganya’nın daha önce verdiği ifadesini okuyan mahkeme heyeti, şimdi verdiği ifade ile arasında tezat tespit etmiştir[78]. Mahkemede ifadesi alınan diğer tanıklardan Minas Efendi, yardım için toplanan para hakkında bilgi verirken[79] İbrahim Bey’in kendisini dövdüğünü söylemiş[80], Kigork ise tehcir meselesi hakkında bildiklerini anlatmıştır[81].
Tanıkların ifadelerinin alınmasından sonra şikayetçi Nişan Haçaryan veled Ohannes ifade vermiştir. Şikâyetçinin, kendisi hakkında yaptığı suçlamalara itiraz eden Ali Şuuri Bey, Nişan Haçaryan’ın Hınçak Komitesi üyesi ve Müslüman düşmanı birisi olduğunu beyan ederek[82], ifadesinin yalan, yanlış, akla ve mantığa aykırı olduğunu söylemiştir. Yargılamaya bir gün sonra devam edilmek üzere duruşmaya son verilmiştir[83].
ALTINCI BÖLÜMLE DEVAM EDECEK.
Hüseyin ALPASLAN
Tarihçi-Yazar
[email protected]
Kaynakça
[62] Bilgi, a.g.m., s.845; Alemdar, 23 Ocak 1920, s. 2.
[63] Alemdar, 23 Ocak 1920, s. 2.
[64] Tasvir-i Efkâr, 23 Ocak 1920, s. 3.
[65] Alemdar, 23 Ocak 1920, s. 2; Tasvir-i Efkâr, 23 Ocak 1920, s. 3; Bilgi, a.g.m., s.845.
[66] Alemdar, 23 Ocak 1920, s. 2; Tasvir-i Efkâr, 23 Ocak 1920, s. 3.
[67] Alemdar, 1 Şubat 1920, s. 3; Bilgi, a.g.m., s.846.
[68] Bilgi, a.g.m., s.845-846; Alemdar, 1 Şubat 1920, s. 3.
[69] Bilgi, a.g.m., s.846; Alemdar, 8 Şubat 1920, s.2; Çelik, a.g.t., s.98.
[70] İzmit Jandarma efradından olup, “Derbent ve Bahçecik Tehciri Yargılamasının” sanıkları arasında yer alan Hasan Efendi’nin ismi; Bilgi’nin “İzmit Tehciri Davası” başlıklı makalesi ile Alemdar Gazetesi’nin farklı sayılarında aynı şekilde (Hasan Efendi) yazılmıştır. Ancak, Akın Çelik’in tez yazısında; aynı davanın duruşmaları anlatılırken Hasan Efendi’den, “Hüsni Efendi” olarak söz edilmektedir. bk. Bilgi, a.g.m., s.835-836,839,846,848; Alemdar 8 ve 15 Şubat 1920; Çelik, a.g.t., s .98, 100.
[71] Bilgi, a.g.m., s.846; Alemdar, 8 Şubat 1920, s.2.
[72] 11.duruşmanın tarihi Çelik’in tezinde 15 Şubat 1920 olarak verilmiştir. Biz burada Alemdar Gazetesi’nin 15 Şubat 1920 tarihli haberi ile Bilgi’nin makalesinde yer alan 14 Şubat 1920 tarihi esas aldık. bk. Çelik, a.g.t., s.98; Bilgi, a.g.m., s.846; Alemdar 15 Şubat 1920, s.2.
[73] Çelik, a.g.t., s.98.
[74] Çelik, a.g.t., s.98; Bilgi, a.g.m., s.846; Alemdar 15 Şubat 1920, s.2.
[75] Bilgi, a.g.m., s.846-847; Alemdar, 18 Şubat 1920, s. 2.
[76] Bilgi, a.g.m., s.847; Alemdar, 20 Şubat 1920, s. 2; Çelik, a.g.t., s.98-99.
[77] Bilgi, a.g.m., s.847.
[78] Çelik, a.g.t., s.99.
[79] Çelik, a.g.t., s.99.
[80] Bilgi, a.g.m., s.847.
[81] Bilgi, a.g.m., s.847.
[82] Çelik, a.g.t., s.99.
[83] Bilgi, a.g.m., s.847; Alemdar, 25 Şubat 1920, s. 2; İleri, 25 Şubat 1920, s. 3.
FACEBOOK YORUMLAR