İZMİT TEHCİRİ YARGILAMALARI-I
Osmanlı Devleti’nin resmi olarak Birinci Dünya Savaşı’na girdiği Kasım 1914 tarihinde; Anadolu’nun birçok yerinde yaşayan Ermeniler gibi İzmit’e bağlı kasaba ve köylerde ikamet eden Ermenilerin bir kısmı da silahlanarak, Ermeni komitelerinden gelecek talimatla, olası bir isyana hazır bir şekilde beklemeye başlamışlardır. Bu bağlamda İzmit Emniyet Müdürlüğü tarafından 7 Kasım 1914 tarihinde Dahiliye Nezareti’ne bir yazı gönderilerek, İzmit’te Ermenilerin yaşadığı yerleşim yerlerinde önemli miktarda cephane ve silah bulunduğu bildirilmiştir. Dahiliye Nezareti’nin İzmit’te Ermenilerin ikamet ettiği yerlerde bulunan yasadışı silahlarla ilgili işlem yapılmasına dair İzmit Mutasarrıflığı’na gönderilen talimata verilen cevapta; Ermenilerin yaşadıkları yerler haricinde kiliselerinde de çok sayıda silah saklandığı bilgisi verilmiş, ancak, köylerde arama yapmak için yeterli askeri kuvvetin bulunmadığı, şartların ve zamanının uygun olmadığı belirtilerek, silah ve cephanelerle ile ilgili bir işlem yapılmamıştır. Ermenilerin sakladıkları silah ve cephaneleri ele geçirmek için aramalar ve diğer gerekli yasal müeyyidelerin uygulanması işi, müsait bir ortamın ve zamanın oluşması maksadıyla sonraya bırakılmıştır[1].
27 Mayıs 1915 tarihinde çıkartılan ve 01 Haziran 1915 tarihinde yürürlüğe giren; zararlı Ermenilerin savaş bölgesi dışına çıkarılmasına dair geçici kanundan yaklaşık bir ay önce, Dahiliye Nezareti tarafından yayınlanan 24 Nisan 1915 tarihli genelge gereğince; Ermeni komitelerinin elebaşları ile zararlı faaliyetlerde bulunanların ve bulundukları ikamette kalmaları sakıncalı görülen Ermenilerin tutuklanması emredilmiştir. Bu kapsamda tutuklananlar arasında İzmit’te ikamet eden ve tehcir yargılamaları sırasında ifade veren Ermenilerinde olduğunu görüyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın teklifi ve Bakanlar Kurulunun kararı ile onaylanarak uygulamaya konulan “Tehcir Kanunu” ile asayişi bozan, silahlı saldırılar yapan ya da yapma ihtimali bulunan isyancıların, casusların ve vatana ihanet edenlerin yahut etmeleri muhtemel olanların, yerleşim birimlerinden toplu olarak veya tek tek, belirlenen mahallere sevkleri konusundaki yetkiler askerî makamlara verilmiştir. İzmit, öncelikli olarak sevk yapılması istenilen mahallerden olmamıştır. Ancak, İtilaf Devletleri’nin Çanakkale Boğazı’ndan geçme girişimleri, Gelibolu Yarımadası’ndaki kara savaşları ile Karadeniz Ereğli’sinin Rus donanması tarafından bombalanması üzerine, ülkenin batısında bulunan ve savaşın sirayet ettiği bölgelere yakın yerleşim yerlerinde yaşayan Ermenilerin durumu da hassas hale getirmiştir. Adapazarı ve İç Anadolu’da bazı yerlerde Ermeniler tarafından hazırlanmış patlayıcıların ele geçirilmesi, isyan teşebbüsünün kapsadığı geniş ağı göstermiştir. Ülkenin her tarafında teşkilatlanan ve zararlı faaliyetlerde bulunacakları tespit edilen Ermenilerin varlığı, tehcir kanununun kapsamının genişletilmesine sebep olmuştur. İzmit Ermenileri de bu kapsamda tehcire tabi tutulmuşlardır[2]. 17 Eylül 1915 tarihli İzmit Mutasarrıfı Mazhar imzasıyla Dahiliye Nezareti’ne gönderilen şifre telgraftan; İzmit Ermenilerinin tamamı olan 58.000 kişinin başka bölgelere sevk edildiğini anlıyoruz[3]. Zorunlu göçe tabi olan İzmit Ermenilerinin büyük çoğunluğu, Eskişehir, Konya ve Pozantı yoluyla Rakka, Meskene, Deyr-i Zor, Musul ve Bağdat’a sevk edilmişlerdir[4].1916 yılı içerisinde Dahiliye Nezareti tarafından Hariciye Nezareti’ne gönderilen mahrem yazılardan; İzmit’ten yapılan tehcir sırasında bazı Ermenilere yapılan kötü muamele ve suistimallerden dolayı, 1916’da Divân-ı Harpte görülen davalarda 28 kişinin yargılandığı anlaşılmaktadır[5].
Osmanlı Hükûmeti 22 Ekim 1918 tarihinde vilayetlere ve mutasarrıflıklara gönderdiği üç maddelik bir talimatla; “savaş sırasında zorunlu olarak başka bölgelere sevk edilen Osmanlı tebaası halkın yerlerine dönüşleri için her türlü kolaylığın gösterilmesi ve dönüşleri sırasında emniyet tedbirlerinin en yüksek seviyeye çıkartılması” hususunda emir vermiştir. Bu kapsamda İzmit Ermenilerden bir bölümü devlet olanaklarıyla, bir bölümü de kendi imkanları doğrultusunda geri dönüş yapmışlardır. Göçe tabi tutulan Ermenilerin, Müslüman ailelerin yanlarına verilen veya yetimhanelere konulan çocukları da Ermeni Patrikhanelerine teslim edilmiştir[6].
Mondros Mütarekesi’nin ardından İstanbul’un işgali ile başlayan tehcir yargılamalarından bir tanesi de İzmit tehciri davası olup, mühim yargılamaların yapıldığı İstanbul Divân-ı Harbi Örfîde görülen bu dava, gerçekleşen 16 duruşma sonucunda karara bağlanmıştır[7]. İzmit tehciri yargılamalarının, 1919-1920 yıllarında İstanbul basınında farklı isimler adı altında haber yapıldığı görülmektedir. Akın Çelik, İzmit tehciri davasını iki safhada ele almıştır. Çelik, “Derbent ve Bahçecik Tehciri Davası” ve “Karamürsel Tehciri Davası” duruşmalarını dönemin basınında yer alan haberlerden faydalanarak anlatmıştır. Buna göre; Derbent ve Bahçecik tehciri davası, 27 Kasım 1919 tarihinde yapılan birinci duruşma ile başlamış ve 28 Şubat 1920 tarihinde gerçekleşen 12’nci duruşmada verilen kararla sona ermiş olup, Karamürsel tehciri davası ise 16 Şubat 1920’de başlamış, 3 Mart 1920’de yapılan 7’nci duruşmada karar tebliğ edilmiştir[8]. Ermeni tehciri yargılamaları üzerine önemli eserleri olan akademisyen ve yazar Nejdet Bilgi’nin makalesinde; İzmit tehciri davasında, İzmit merkez, Bahçecik ve Derbent nahiyeleri ve bağlı köylerden yapılan zorunlu göç sırasında işlendiği iddia edilen suçlar üzerine yapılan yargılamaların, 16 duruşma ile gerçekleştiği anlatılırken, Akın Çelik’in 1 Mart 1920 tarihli İkdam Gazetesi’ne atıfta bulunarak, karar duruşmasının yapıldığı ve kararın açıklandığı 28 Şubat 1920 tarihi[9], Bilgi tarafından aynı tarihli Alemdar ve İleri Gazeteleri kaynak gösterilmek suretiyle 29 Şubat 1920 olarak verilmiştir[10]. Zeki Sarıhan’ın Kurtuluş Savaşı Günlüğü adlı eserinde de 1 Mart 1920 Yenigün gazetesine atıfta bulunularak, 29 Şubat 1920’de İzmit tehciri davasının sonuçlandığı yazılmıştır[11].
İzmit tehciri davalarına başlanmadan önce Divân-ı Harbi Örfîde değişiklikler yapılmış ve Padişah iradesiyle son şeklini alan mahkeme heyeti şöyle oluşmuştur; “Mahkeme Başkanı Mirliva Esat Paşa, Azalar Mirliva İhsan Paşa, Mirliva Receb Paşa, Mirliva Ahmed Hamdi Paşa, Mirliva İsmail Hakkı Paşa, Aza Mülazımı Miralay Ahmed Refik Bey ve Miralay Ahmed Necib Bey.”[12] Daha sonraki tarihlerde yargılamaları yapacak olan birinci Divân-ı Harbi Örfînin üyelerinden bazıları emekli olmuş, bazılarının da memuriyetleri sonlandırılmış ve yerlerine yeni atamalar yapılmıştır[13]. İddia makamında Savcı Şevket Bey ile müdafi olarak Avukat Kuddusi Bey bulunmuşlardır[14].
Davada yargılanan 7’si tutuklu, 3 tanesi firari olan sanıkların isimleri şöyledir; “ 1. Bahçecik Nahiyesi Müdürü Ali Şuuri Bey 2. Hacı Halid Ağa 3. Derbent Nahiyesi Müdürü Vecihi Bey 4. Hacı Salih Efendi 5. Arslanbey Jandarma Karakolu Kumandanı Süleyman Çavuş 6. Derbent Nahiyesi Jandarma Takım Kumandanı firari Cemal Çavuş 7. Arslanbey Jandarma Karakolu ikmal efradından Gebzeli Mustafa oğlu Ahmed Çavuş 8. Dersaadet Hapishane-i Umumi Müdir-i Sabıkı firari İbrahim Bey 9. İzmit jandarma efradından İzmitli Kadri oğlu Hasan Efendi 10. Bahçecik Nahiyesi Jandarma Kumandanı firari Faik Çavuş” [15].
İzmit tehciri davasında yazılı ve sözlü ifade veren 23 tanığın isimleri ve durumları ise şöyledir; “1.Tanaş Efendi, İbrahim Bey aleyhinde. 2.Kirkor Efendi, İbrahim Bey aleyhinde. 3.İzmitli Karabet, İbrahim Bey aleyhinde. 4.Hacı Mıgırdıç Karabet, İbrahim Bey aleyhinde. 5.Artin Kürekçiyan, İbrahim Bey aleyhinde. 6.Hamparsum Efendi, İbrahim Bey aleyhinde. 7.Artin (Asadur): Ali Şuuri lehinde. 8.Mister Rayet, ilgisiz. 9. İstepan, İbrahim ve Ali Şuuri aleyhinde. 10.Rahip Aganya Efendi, İbrahim Bey aleyhinde. 11.Murad Çavuş, İbrahim ve Ali Şuuri aleyhinde. 12.Minas Efendi, İbrahim Bey aleyhinde. 13.Polis Süleyman Fehmi, İbrahim ve Ali Şuuri aleyhinde. 14.Kigork, tehcir hakkında bilgi soruldu. 15.Agob Nişanyan, İbrahim Bey aleyhinde. 16. Nişan Haçaryan veled Ohannes, müşteki. 17. Edvard Efendi, İbrahim Bey aleyhinde. 18. Mihran Semerciyan, Ali Şuuri Bey aleyhinde. 19.Hikmet Hanım, Ali Şuuri Bey’in eşi ve lehinde. 20.Receb Efendi, Vecihi Bey aleyhinde. 21. Mıgırdıç, İbrahim Bey aleyhinde. 22.Ardaşes Efendi, müşteki Vecihi Bey aleyhinde. 23. Serope Efendi, İbrahim Bey aleyhinde.” [16]
İzmit tehciri ile ilgili yargılamalar başladığında mahkeme tarafından yapılan ilk açıklamada; sanıkların, İzmit sancak merkezinden, Bahçecik Nahiyesinden, Döngel ve Yuvacık köylerinden sevk edilecek Ermenilere tehcirin hemen öncesinde darp ve işkence ettikleri, Ermenilerin mallarını yağmaladıkları, yine Derbent Nahiyesine bağlı Arslan Bey köyünde tehcir sırasında Ermenilere darp ve işkence ederek mallarını gasp ettikleri iddia edilerek, zanlıların işledikleri suçların, yağma, soygun, tehcir ve rüşvet kapsamında olduğu belirtilmiştir[17].
İzmit tehciri yargılamalarında duruşmaları ve verilen kararları anlatırken “İzmit merkez, Derbent ve Bahçecik Tehciri Davası” ile “Karamürsel Tehciri Davası” nı birbirinden bağımsız ele almanın daha sağlıklı olacağını değerlendirdiğimden, yazıma “İzmit Merkez, Derbent ve Bahçecik Tehciri Davası” sırasında gerçekleşen duruşmaları anlatarak devam edeceğim.
İKİNCİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEK.
Hüseyin ALPASLAN;
Tarihçi-Yazar
[email protected]
Kaynakça
[1] Nejdet Bilgi, “İzmit Tehciri Davası”, Uluslararası Çoban Mustafa Paşa ve Kocaeli Tarihi-Kültürü Sempozyumu IV Bildirileri, C.2, ed. Haluk Selvi, İbrahim Şirin, Bilal Çelik, Ali Yeşildal ve Resül Narin, Bilnet Matbaacılık ve Yayıncılık, Kocaeli, 2018, s.827.
[2] Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Yayın Nu:14, Ankara, 1995, s.9
[3] BOA. DH. EUM, 2.Şb. 68/67; Osmanlı Belgelerinde Ermeniler (1915-1920), s.91.
[4] Raymond Kevorkian, Ermeni Soykırımı, çev. Ayşen Taşkent Ekmekçi, İletişim Yayınları, İstanbul 2015, s. 783.
[5] Yusuf Sarınay, 24 Nisan 1915’te Ne Oldu? Ermeni Sevk ve İskanının Perde Arkası, ed. Hüseyin Cengiz, İdeal Kültür Yayıncılık, İstanbul 2012. s. 248.
[6] Şaban Ortak, “İzmit Sancağında Tehcir Uygulamaları”, Uluslararası Sosyal ve Eğitim Bilimleri Dergisi, c.4/S.8, (2017), s.163.
[7] Bilgi, a.g.m., s.832.
[8] Akın Çelik, Mondros Mütarekesi Sonrasında İstanbul Basınında Tehcir Davaları, (İstanbul Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2003, s.s.88-108.
[9] Çelik, a.g.t., s.100
[10] Bilgi, a.g.m., s.848.
[11] Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, C. II, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara,1994, s.399.
[12] Bilgi, a.g.m., s.833.
[13] Bilgi, a.g.m., s.834.
[14] Bilgi, a.g.m., s.835.
[15] Bilgi, a.g.m., s.836
[16] Bilgi, a.g.m., s.837-838.
[17] Takvim-i Vekayi, 11 Temmuz 1336 (1920), nr. 3900; Bilgi, a.g.m., s.835.
FACEBOOK YORUMLAR