Sitemizde daha öncesinde Toyota firmasının ahilikle benzerliğini ele alan bir yazı paylaşmıştık. https://www.tarihistan.org/ahilik-kulturu-yalin-dusunce-toyota-prensipleri-temel-degerleri-arasindaki-benzerlik/27242/
O yazının devamı niteliğinde ahiliği konu edinen bir yazı daha ele almayı düşündük.
Geçmiş geçmişte kalmış sözü günlük hayatta belki bir anlam ifade edebilir ancak tarihçiler ve tarihe önem verenler açısından geçmiş her zaman değerlidir ve de incelenmeye değerdir. Yıllar önce denenmiş ve fayda sağlamış sistemler, düşünceler, uygulamalar bugün işlevini yitirse de felsefesi, ruhu yaşatılabilecek düzeydedirler. Bunlardan en öne çıkanı ahiliktir. Ahiliğe dair bazı düstur ve uygulamaların günümüzde halen daha geçerliliğinin olması dikkate değerdir.
Tarih disiplini genelde siyasi, sosyal, kültürel tarih kapsamında ele alındığı için iktisadi boyutu ihmal edilmektedir. Üniversitelerde Osmanlı tarihine dair iktisadi tarih yazımı dahi olması gereken düzeyde değildir. Yapılan çalışmalar halen sınırlıdır. Konu orta çağa geldiğinde çalışmaların sayısı daha da azalmaktadır. İktisat tarihi alanında çalışmak iğneyle kuyu kazmak gibi olduğundan akademisyenler tarafından çoğunlukla tercih edilmemektedir. Çünkü ülkemizde nitelikli çalışma yapmaya değil sadece puan kazanmaya odaklanılan bir akademik sistem bulunmakta. Hal böyle olduğundan zaman kaybettiren, zorlayan konular istenmese de göz ardı edilmektedir.
İslam dünyasında halifenin toplumda birlik ve beraberlik sağlansın diye ortaya koyduğu fütüvvet anlayışı zaman içinde orta çağ Türkiye’sinde Türk kültürünün de etkisiyle ahiliğe dönüşmüştür. Ahilik bu yönüyle fütüvvet anlayışından ayrılmaktadır fakat temelde iyi/ideal insan olmayı öğütler. Fütüvvet bir yaşam felsefesi ve tasavvufi bir ekoldür. Ahilik ise ticaret ve üretim hayatını da ele alan, insan hayatının her alanını düzenleyen bir uygulamadır.
Ahilik iş dünyası ve günlük yaşamda verimlilik sağlanması açısından muazzam bir otokontrol sistemidir. Özellikle üretim sektörünü direkt ilgilendirmektedir. Bir iş sisteminin aynı zamanda bir felsefesi ve vizyonu olması gerektiği için markalar genelde çizdikleri yol haritasına göre hareket ederler. Örneğin Toyota firması ülkemizde en çok satan otomobil markalarındandır. Çok satılmasının birçok sebebi var elbette ama en öne çıkanları firmanın araçlarının dayanıklılığı, iyi bir servis ağının bulunması ve fiyat performans araçlarını piyasaya sunmasıdır. Üçü de bizdeki ahilik prensiplerine uymaktadır. Çünkü ahilik en az maliyetle kaliteli mal üretmeyi ve iyi bir hizmet vermeyi hedefler. Üretilen malın arkasında durulur ve kusurlu olanları alınır. Üretim sürecinde israftan kaçınılır ve daha sürdürülebilir şekilde ilerlenir. Toyota firması buna Kaizen prensibi ve yalın üretim içinde yer alan just in time adı vermektedir.
Ürünün kalitesi kadar fiyatı da satışta etkilidir. Ahilik, maliyetin çok az fiyatın çok yüksek olmasını da reddeder. Bunu piyasadaki ürün sayısına, ihtiyaca ve çeşide göre dengelemeye çalışır. Ekonominin belirli bir dengede gitmesi ve kriz yaşanmaması için bu tip değişkenlere dikkat etmek gerekmektedir. Stokçuluk, fırsatçılık, yüksek fiyat biçmek ahilik prensiplerinde yoktur çünkü bunlar ekonominin dengesini kökten bozmaktadır. Bu yüzden ihtiyaçlar bir süre ertelenir ya da ihtiyaca göre ürün doğru fiyata ve doğru zamanda bulunamaz. Üstüne ekonomideki diğer olumsuzluklar da eklenince toplumsal huzur bozulabilir. Buradan anlaşılacağı üzere ekonomi sadece parayla, yatırımla değil doğru davranışlarla da ilgilidir. Ahiliğin bu sebeple sadece ekonomik yönü değil ahlâki yönü de vardır.
Meslek edinmek ve mesleği iyi bir şekilde öğrenmek ahilikte en önemsenen gerekliliklerdendir. İşsizliğin artması ve uzun süre işsiz kalınması hoş görülmezdi. Mesleği en iyi şekilde yapmak öncelikli hedefler arasındaydı ve süreç usta-çırak ilişkisi dahilinde ilerliyordu. Ustası olunmayan bir işin yapımına izin verilmezdi. Mesleki yeterliliği sağlayamayan kimseler hiçbir suretle işyeri açamazdı.
Günümüzde ve geçmiş yıllarda ülkemizde meslek liselerinin toplumda namı kötüydü ve gençlere ortaokul sonlarında eğer başarılı olmazlarsa endüstri meslek veya meslek lisesine gitmeye mecbur kalacağı söyleniyordu. Halbuki meslek edinmek kişinin hayatında en öncelikli beceriler arasındadır. O yıllarda üniversiteye gitmek ve beceriye dayanmayan genel geçer işler yapmak revaçta olduğundan böyle bir yaklaşım ortaya çıktı. Bu sebeple gençlerin daha sonraki yıllarda işsizler ordusuna katılacağı öngörülemedi. Şimdilerde ustaların eleman bulamadığı ve bu yüzden işleri yüksek fiyata yaptığı malum bir konudur. Çünkü herkes aynı yöne doğru gittiği için birçok sektörde ara eleman sıkıntısı oluştu. Meslek lisesi memleket meselesi sloganıyla yola çıkılsa da vaziyet yine de değişmedi. Zanaatkâr olmak önemli, statü sahibi insan olmak kadar değerli olmadı. Tüm bunlar yanlış yönlendirme, zihniyet ve politikalar sebebiyle gençlerin meslek edinememesinin hazin sonucudur.
Ahilik özetle bir Sakıp Sabancı sözü olsaydı bu kesinlikle “Her şeyin bir şeyini, bir şeyin her şeyini bileceksin” sözü olurdu. Çünkü ahilik çok yönlü bir yaşam ekolü olduğu için kişinin her şeyden anlamasını diğer bir tabirle generalist olmasını beklerdi. Bunun yanında spesifik bir alanda da uzmanlaşmayı yani specialist olmayı önerirdi.
Ahilikte kadınların da iş dünyasında yer aldığını görüyoruz. Bu ahiliğin farklı becerilere sahip kişileri iş dünyasına dahil ederek iş gücünün de çeşitlenmesini sağlamak istemesinin göstergesidir. Kadınların hayatı sadece ev işleriyle sınırlı kalmamış artan zamanlarında üretime katılmalarının da önü açılmıştır.
Ahiliğin bir diğer önemsediği konu kazançta etik değerleri gözetmek, dini tabirle de helal yoldan para kazanmaktır. Ticari zekâ kurnazlık olarak görülmediğinden kişi mutlaka doğru ve dürüst şekilde iş yaparak para kazanmalıydı aksi takdirde büyük yaptırımlar uygulanırdı. Otokontrol sisteminin ve adaletin uygulanması toplum huzuru için elzemdi. Günümüzde e-ticaret sitelerinde tüketici yorumları satıcılar açısından referans niteliğindedir. Puanı düşük ve müşteri memnuniyeti sağlayamayan satıcılar alıcılar nezdinde olumsuz bir profil çizmektedirler. Başarılı bir satıcı her zaman müşterinin ihtiyaçlarını bilmeli, geri bildirimleri okumalı ve problemleri gidermelidir. Amaç sadece satış değil güven de vermektir. Güven zedelenmesi sonucunda müşteri sonsuza dek kaybedilebilir. Satıcı ve marka kârdan önce güven ve kaliteyi esas almak durumundadır. Kazanç bu aşamadan sonra zaten gelecektir. Bu yüzden Amazon müşteri memnuniyeti ve tedarik açısından ülkemizde ve dünyada en beğenilen firmalar arasındadır.
Yazıyı Ahi Evran’ın sözüyle noktalayalım;
“Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlâk ile çalışıp, bizi geçen bizdendir.”
Ahi Evran
O yazının devamı niteliğinde ahiliği konu edinen bir yazı daha ele almayı düşündük.
Geçmiş geçmişte kalmış sözü günlük hayatta belki bir anlam ifade edebilir ancak tarihçiler ve tarihe önem verenler açısından geçmiş her zaman değerlidir ve de incelenmeye değerdir. Yıllar önce denenmiş ve fayda sağlamış sistemler, düşünceler, uygulamalar bugün işlevini yitirse de felsefesi, ruhu yaşatılabilecek düzeydedirler. Bunlardan en öne çıkanı ahiliktir. Ahiliğe dair bazı düstur ve uygulamaların günümüzde halen daha geçerliliğinin olması dikkate değerdir.
Tarih disiplini genelde siyasi, sosyal, kültürel tarih kapsamında ele alındığı için iktisadi boyutu ihmal edilmektedir. Üniversitelerde Osmanlı tarihine dair iktisadi tarih yazımı dahi olması gereken düzeyde değildir. Yapılan çalışmalar halen sınırlıdır. Konu orta çağa geldiğinde çalışmaların sayısı daha da azalmaktadır. İktisat tarihi alanında çalışmak iğneyle kuyu kazmak gibi olduğundan akademisyenler tarafından çoğunlukla tercih edilmemektedir. Çünkü ülkemizde nitelikli çalışma yapmaya değil sadece puan kazanmaya odaklanılan bir akademik sistem bulunmakta. Hal böyle olduğundan zaman kaybettiren, zorlayan konular istenmese de göz ardı edilmektedir.
İslam dünyasında halifenin toplumda birlik ve beraberlik sağlansın diye ortaya koyduğu fütüvvet anlayışı zaman içinde orta çağ Türkiye’sinde Türk kültürünün de etkisiyle ahiliğe dönüşmüştür. Ahilik bu yönüyle fütüvvet anlayışından ayrılmaktadır fakat temelde iyi/ideal insan olmayı öğütler. Fütüvvet bir yaşam felsefesi ve tasavvufi bir ekoldür. Ahilik ise ticaret ve üretim hayatını da ele alan, insan hayatının her alanını düzenleyen bir uygulamadır.
Ahilik iş dünyası ve günlük yaşamda verimlilik sağlanması açısından muazzam bir otokontrol sistemidir. Özellikle üretim sektörünü direkt ilgilendirmektedir. Bir iş sisteminin aynı zamanda bir felsefesi ve vizyonu olması gerektiği için markalar genelde çizdikleri yol haritasına göre hareket ederler. Örneğin Toyota firması ülkemizde en çok satan otomobil markalarındandır. Çok satılmasının birçok sebebi var elbette ama en öne çıkanları firmanın araçlarının dayanıklılığı, iyi bir servis ağının bulunması ve fiyat performans araçlarını piyasaya sunmasıdır. Üçü de bizdeki ahilik prensiplerine uymaktadır. Çünkü ahilik en az maliyetle kaliteli mal üretmeyi ve iyi bir hizmet vermeyi hedefler. Üretilen malın arkasında durulur ve kusurlu olanları alınır. Üretim sürecinde israftan kaçınılır ve daha sürdürülebilir şekilde ilerlenir. Toyota firması buna Kaizen prensibi ve yalın üretim içinde yer alan just in time adı vermektedir.
Ürünün kalitesi kadar fiyatı da satışta etkilidir. Ahilik, maliyetin çok az fiyatın çok yüksek olmasını da reddeder. Bunu piyasadaki ürün sayısına, ihtiyaca ve çeşide göre dengelemeye çalışır. Ekonominin belirli bir dengede gitmesi ve kriz yaşanmaması için bu tip değişkenlere dikkat etmek gerekmektedir. Stokçuluk, fırsatçılık, yüksek fiyat biçmek ahilik prensiplerinde yoktur çünkü bunlar ekonominin dengesini kökten bozmaktadır. Bu yüzden ihtiyaçlar bir süre ertelenir ya da ihtiyaca göre ürün doğru fiyata ve doğru zamanda bulunamaz. Üstüne ekonomideki diğer olumsuzluklar da eklenince toplumsal huzur bozulabilir. Buradan anlaşılacağı üzere ekonomi sadece parayla, yatırımla değil doğru davranışlarla da ilgilidir. Ahiliğin bu sebeple sadece ekonomik yönü değil ahlâki yönü de vardır.
Meslek edinmek ve mesleği iyi bir şekilde öğrenmek ahilikte en önemsenen gerekliliklerdendir. İşsizliğin artması ve uzun süre işsiz kalınması hoş görülmezdi. Mesleği en iyi şekilde yapmak öncelikli hedefler arasındaydı ve süreç usta-çırak ilişkisi dahilinde ilerliyordu. Ustası olunmayan bir işin yapımına izin verilmezdi. Mesleki yeterliliği sağlayamayan kimseler hiçbir suretle işyeri açamazdı.
Günümüzde ve geçmiş yıllarda ülkemizde meslek liselerinin toplumda namı kötüydü ve gençlere ortaokul sonlarında eğer başarılı olmazlarsa endüstri meslek veya meslek lisesine gitmeye mecbur kalacağı söyleniyordu. Halbuki meslek edinmek kişinin hayatında en öncelikli beceriler arasındadır. O yıllarda üniversiteye gitmek ve beceriye dayanmayan genel geçer işler yapmak revaçta olduğundan böyle bir yaklaşım ortaya çıktı. Bu sebeple gençlerin daha sonraki yıllarda işsizler ordusuna katılacağı öngörülemedi. Şimdilerde ustaların eleman bulamadığı ve bu yüzden işleri yüksek fiyata yaptığı malum bir konudur. Çünkü herkes aynı yöne doğru gittiği için birçok sektörde ara eleman sıkıntısı oluştu. Meslek lisesi memleket meselesi sloganıyla yola çıkılsa da vaziyet yine de değişmedi. Zanaatkâr olmak önemli, statü sahibi insan olmak kadar değerli olmadı. Tüm bunlar yanlış yönlendirme, zihniyet ve politikalar sebebiyle gençlerin meslek edinememesinin hazin sonucudur.
Ahilik özetle bir Sakıp Sabancı sözü olsaydı bu kesinlikle “Her şeyin bir şeyini, bir şeyin her şeyini bileceksin” sözü olurdu. Çünkü ahilik çok yönlü bir yaşam ekolü olduğu için kişinin her şeyden anlamasını diğer bir tabirle generalist olmasını beklerdi. Bunun yanında spesifik bir alanda da uzmanlaşmayı yani specialist olmayı önerirdi.
Ahilikte kadınların da iş dünyasında yer aldığını görüyoruz. Bu ahiliğin farklı becerilere sahip kişileri iş dünyasına dahil ederek iş gücünün de çeşitlenmesini sağlamak istemesinin göstergesidir. Kadınların hayatı sadece ev işleriyle sınırlı kalmamış artan zamanlarında üretime katılmalarının da önü açılmıştır.
Ahiliğin bir diğer önemsediği konu kazançta etik değerleri gözetmek, dini tabirle de helal yoldan para kazanmaktır. Ticari zekâ kurnazlık olarak görülmediğinden kişi mutlaka doğru ve dürüst şekilde iş yaparak para kazanmalıydı aksi takdirde büyük yaptırımlar uygulanırdı. Otokontrol sisteminin ve adaletin uygulanması toplum huzuru için elzemdi. Günümüzde e-ticaret sitelerinde tüketici yorumları satıcılar açısından referans niteliğindedir. Puanı düşük ve müşteri memnuniyeti sağlayamayan satıcılar alıcılar nezdinde olumsuz bir profil çizmektedirler. Başarılı bir satıcı her zaman müşterinin ihtiyaçlarını bilmeli, geri bildirimleri okumalı ve problemleri gidermelidir. Amaç sadece satış değil güven de vermektir. Güven zedelenmesi sonucunda müşteri sonsuza dek kaybedilebilir. Satıcı ve marka kârdan önce güven ve kaliteyi esas almak durumundadır. Kazanç bu aşamadan sonra zaten gelecektir. Bu yüzden Amazon müşteri memnuniyeti ve tedarik açısından ülkemizde ve dünyada en beğenilen firmalar arasındadır.
Yazıyı Ahi Evran’ın sözüyle noktalayalım;
“Hak ile sabır dileyip, bize gelen bizdendir. Akıl ve ahlâk ile çalışıp, bizi geçen bizdendir.”
Ahi Evran
FACEBOOK YORUMLAR