Son günlerde Türkiye kamuoyunda, medyada çoğunlukla Doğu Akdeniz meselesi, Libya ile yapılan anlaşma, Kuzey Kıbrıs Türk Devleti ile Geçit Kale hava alanının İnsansız Türk SİHA’larına tahsis edilmesi yer tutmaktadır. Uzun bir süre daha bu konu gündemimizden düşmeyecektir. İnşallah istediğimizi elde etmiş, dilediğimiz sonuca ulaşmış oluruz.
Konuyu dahi iyi anlamak için önemli noktalara kısaca göz atmak gerekir. Doğu Akdeniz’de tespiti yeni yapılan hidrokarbon gazının bulunmasından, paylaşılmasındaki adaletsizlikten doğan bir mücadele mevcuttur. Ayrıca bir başka nedeni de burada üstünlük sağlayarak hem stratejik hem de ekonomik açıdan önemli olan bu yerde kontrolü elde tutma amaçlıdır.
Bu sebeple Kıbrıs Rumları ile Yunanistan, İsrail ve Mısır Türkiye’yi dışarda bırakarak burada kontrolü sağlamak istemektedirler. Bu düşünceyle önce Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum yönetimi bir birliktelik kuruldu. Daha sonra Yunanistan, Kıbrıs Rum yönetimi ve İsrail arasında ikinci bir birliktelik kuruldu. Bunların dışında bölgede hak iddia etmeyi arzulayan İtalya, Ürdün ile Filistin devletini de yanlarına alarak “Doğu Akdeniz Gaz Forumu” adında bir yapılanmaya gitti. Bölgeye ve çıkarılacak gaza o kadar ilgi vardı ki ABD Enerji Bakanı da bu foruma katılmak için Mısır’ın başkenti Kahire’ye geldi. AB ülkeleri de bölgeye ilgi duyan bir başka güç bloğu olarak kendini göstermektedir.
Türkiye ise yanı başında oluşan tehlikeye karşı sessiz kalmadı ve yapılacak en makul ve akıllı adımı atarak denizden komşumuz olan Libya yönetimi ile kıta sahanlığı anlaşması imzaladı. KKTC ile de Geçit Kale hava alanını insansız hava aracımız SİHA’ların konuşlanacağı yer olarak anlaştı ve uygulama başladı.
Ayrıca KKTC hükümeti Gazi Mağusa limanının yakınındaki arsa içinde de askeri bölge kararı aldı. Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı burayı askeri bölge, komuta binaları ve tesisleri kurulacağını açıkladı. Yabancılar burada bir Türk Deniz üssü kurulacağını dile getiriyorlar.
Yapılanlar Doğu Akdeniz’de bir oldubittiye geçit verilmeyeceğini gösteriyor.
Libya’ya asker gönderme konusuna gelince… Şu ana kadar Libya’nın böyle bir isteği olmadı. Böyle bir talebin gelmemesi de dileğimizdir. Sebebi askerimizin riskli bölgede riske atılmamasıdır. Libya’da karışıklıklar, iç çatışmalar devam etmektedir.
İkinci bir olumsuzluk ise Rusya’nın Libya’ya gönderdiği 2000 kişilik Wagner Birliğidir. Wagner Birliği Rusların resmi bir teşkilatı değildir. Wagner adlı bir şirketin kurduğu özel güvenlik birimidir. Yani paralı askerlerdir. Bunları Rus devletinin yönlendirdiği açıkça konuşulmaktadır. Askerimizin Libya’ya gönderilmesi bu paralı askerlerle karşılaşma riskini de beraberinde getirecektir. Son günlerde Türk ve Rus yetkilileri Libya konusunda görüşecekler açıklamaları, olma ihtimali yüksek olan bu riske çözüm arama göstergesi sayılabilir.
Dileğimiz askerimize, vatanımıza zarar verecek hiçbir eylem veya uygulama ile karşılaşmamamızdır.