TÜRKÇÜLÜK BAYRAMI VE ŞUUR
3 Mayıs 1944 tarihi Türk Milliyetçileri için özel bir tarihtir. 3 Mayıs tarihi şanlı bir başkaldırışın tarihidir. 76. Yılı kutlu olsun.
Bu milletin okumuşları, eli kalem tutanları, dili kelam eyleyebilenleri, bu günün önemini ve kahramanlarını yazmalı ve mümkün olduğu kadar geniş kitleye anlatmalıdır. Çünkü; Tarihte yaşanmış olayları gelecek nesillere aktarılması gibi soylu bir görevi yapacaklardır.
Tarihte dünde olan olayları hatırlamak ve anlamak için güçlü hafızaya ve olgunlaşmış bir şuur sistemine ihtiyaç vardır. Böyle olursa gelecek nesillere milliyetiyle, kültürüyle, tarihiyle ilgili bilgiler sağlıklı iletilebilir.
Bu kutsal görevi yapacak kişi ve kurumların ilk başında aile gelir. Ailede başlatılan tarihini sevme ve öğretme işlemi, çevrede ve eğitimle devam eder. Burada önemli görev Eğitim sisteminde ve bu sistemi icra edecek eğitim teşkilatında ve eğitim ordusundadır. Her zaman bu sorumluluğun baş tarafında olan bu teşkilatta ki “milli” kelimesi boş yere kullanılmamaktadır. Bu teşkilat ve mensupları görevini layıkıyla yaparsa milli ve manevi donanımı yüksek nesiller ortaya çıkar, tersi olursa maddeci, bencil, sevgi ve saygı kavramını yitirmiş, tarihi ile barışık olmayan nesiller le karşılaşılır.
İşte 3 Mayıs 1944 de Atsız ve arkadaşları böyle olumsuzluk çizgisi takip eden bir zihniyete ve sisteme karşı, farkındayız! haykırışını sergilemişlerdir.
Bu haykırış ses getirmiş midir?
Evet, hala vatan millet, devlet unsurunu gözeten ve kollayan insanlar çoğunluktaysa başarısı ortadadır.
1944 de ki haykırış, Büyük önder Atatürk’ten sonra çizgi değiştirmek isteyenlere bir uyarı olmuş, aynı zamanda uyuyan Türk insanına uyarı lambası görevi yapmıştır. Bu nedenledir ki milli ve manevi değerlerine sahip çıkan, Türklüğün kadim olması için emek harcayan ve bu sevgiye iman eden Ülkücü Türk Milliyetçileri yetişmiştir.
Türkçü fikir adamı Ziya Gökalp’in çizgisinde ki Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu ülkeye ve temel yaptığı düşünce, Atsız ve arkadaşlarınca devam edeceğiz sözü verilmiştir. Alparslan Türkeş ve arkadaşlarınca da Türk Milliyetçiliği fikri siyasi arenaya taşınarak milletin tüm fertlerine ulaşması için yol açılmıştır.
Olanlar yeterli midir? Asla yeterli değildir. Yeterli olabilmesi için Türkiye’yi yönetenlerin ve yöneteceklerin çekinmeden Türküm diyebilme noktasına gelebilmesidir.
Yeterli olması için Türk milletinin milli birlik ve beraberlik noktasında ezici çoğunlukla duygusal ve akli olarak birleşmesidir. Okumuşumuz, yöneticilerimiz, gencimiz, yaşlımız vatanın, milletin ve devletin aleyhine olacak davranış veya eylemler olmadan uyanması ve tedbirde birleşmesi gerekir.
Bunun içinde Türkün hafızası diri tutulmalı, milli ve manevi değerlerle dolu donanımı ile yarınlara ufuk açacak düşünce ve bilgisi çok güçlü olmalıdır.
Şair ve Araştırmacı Yazar Osman Yıldız şiirinden bir dörtlük.
Ne zaman Türk İli biz biriz derler,
Kızıl Elma diye türkü söylerler,
Cirit atıp, toyda düğün eylerler,
Bülbüller Türk Türk diye ötüyor, canım…
İşin özü; Tarihindeki önemli ve ders verici olayları unutmayan, unutturulmayan ve çağın gereklerine göre devletini ve insanını hazırlamış, yarınlarına saygısı ve bilgisi olan, yarınlarının kadim olmasını isteyen, ülküsü olan milletlerdir.
Şair ve Araştırmacı Yazar Osman Yıldız şiirinden bir dörtlük.
Ne zaman Türk İli biz biriz derler,
Kızıl Elma diye türkü söylerler,
Cirit atıp, toyda düğün eylerler,
Bülbüller Türk, Türk diye ötüyor, canım…
Fuat YILMAZER