SORUNLAR BÜYÜYOR
Pandemi döneminde tüm ülkelerin etkilendiği her konuda Türkiye olarak bizde etkilendik. Ekonomik gücü yeterli olanların etkilenmesiyle yetersizlerin etkilenmesi dengeli olmadı. Olması da mümkün değildi, çünkü zayıf ekonomilerde, ekonomi çarkları durağanlık gösterdiğinde güçlü ekonomiler gibi fazla sarsılmaması beklenemez.
Hala tüm etkisiyle devam eden Pandemi sıkıntısı hayatın tüm evrelerinde olumsuz izler bırakmaya devam etmektedir.
Birde bunun yanında ekonomide dönem dönem yapılan çok büyük hatalar bugünlerde önümüze önemli sorunları çıkardı. Cumhuriyetin tüm kazanımlarının satılması ve bu satışın üretime dönük yatırımlara aktarılmaması, ekonomik çarkının istenilen yönde çalışmaması temelinde yapılan hatalar zinciri ve malum dönemde, yüklü miktarda sıcak paranın ekonomi kazanının içine atılması, halkın refah seviyesinin yükselmesi gibi yanlış anlamaya sebep oldu. Sıcak paranın üretime dönük yatırımlarda kullanılmaması da sıkıntıları artırdı. Ülke topraklarının verimli ve özellikli yerlerinin yabancılara satılması da başlı başına büyük sorundu.
Hazine ve Maliye Bakanı her ne kadar özverili çalışsa da, dünlerde yapılan hatalar, boşa giden veya dönüşü olmayan sahalara yapılan harcamalar, önünde engel olarak durmaktadır. Bizdeki yönetim anlayışında ekonomi darda olduğu zaman hemen inşaat sektörüne, araba alım satımına ve düşük faizli para satmaya(kredi kullandırma) yönlendirerek piyasa canlandırılmak istenir. İnşaat sektörü geri dönüşü getirisi olmayan ama para trafiğinin olduğu bir sektördür doğru. Ama ekonomiye canlandırma katkısı azdır. Ayrıca Türkiye’nin her tarafı betonlaşmakta, yeşillikler azalmaktadır. Bir süre sonra gökyüzüne el sallayan binaların dışında tutunacak dalımız da kalmayacaktır. O binalara tutunmak içinde, binaların boyu kadar uzun kollara ihtiyaç olacaktır ki o da mümkün görünmemektedir.
Dolaysıyla ekonominin kuralı olarak yatırım ve ihracat olmayınca da ekonomi daralır, milli paranın değeri düşer. İşsizlik oranı yükselir, borçla ithalat artar. Kısaca Sorun yumağı sorunlar yumağı olur ve karınıza dikilir.
Bugün 450 milyar doları geçen dış borç yükü ile karşı karşıyayız.
Bu sorunların yanında azda olsa içimizi rahatlatacak gelimeler de yok değildir. Çok önemsediğim Savunma Sanayiinde olan gelişmeler sevindirici gelişmedir. Korona virüs ile ilgili aşı bulma çalışmalarında ön sıralarda adımızın bulunması da ben yaşlarda olan böyle bir gelişme yaşamamış olanları daha fazlasıyla mutlu etmektedir. Milli Savunma açısından artık içinde hata ve yanlış da olsa alınan kararlar da göz ardı edilmez. Doğu Akdeniz’de hakkımızı korumak için yapılanlar da ümit vericidir.
Sorunlar bir ülkenin aşamayacağı sorunlar değildir. İyi ekonomi politikayla düzelebilecek durumdadır. Yeter ki farkında olunup inatlaşmadan düzeltme yönünde adım atılsın.
Ama bunlardan önce milli olma, milli düşünme, milli uygulama çizgisinde yürüyüp, haksızlık, hırsızlık, rüşvet, adam kayırma, devletin ekonomik, sosyal ve siyasi gücünden güç alarak her türlü rezilliğe ve çağların gerisine taşıyacak, insan haklarını sıfırlayacak rejim isteklilerine karşı tedbir alınması koşuluyla.
Bunlar da yeterli olmaz. Adalet, demokrasi çizgisi olmazsa olmaz olarak karşımız da durmaktadır.
Pandemi döneminde tüm ülkelerin etkilendiği her konuda Türkiye olarak bizde etkilendik. Ekonomik gücü yeterli olanların etkilenmesiyle yetersizlerin etkilenmesi dengeli olmadı. Olması da mümkün değildi, çünkü zayıf ekonomilerde, ekonomi çarkları durağanlık gösterdiğinde güçlü ekonomiler gibi fazla sarsılmaması beklenemez.
Hala tüm etkisiyle devam eden Pandemi sıkıntısı hayatın tüm evrelerinde olumsuz izler bırakmaya devam etmektedir.
Birde bunun yanında ekonomide dönem dönem yapılan çok büyük hatalar bugünlerde önümüze önemli sorunları çıkardı. Cumhuriyetin tüm kazanımlarının satılması ve bu satışın üretime dönük yatırımlara aktarılmaması, ekonomik çarkının istenilen yönde çalışmaması temelinde yapılan hatalar zinciri ve malum dönemde, yüklü miktarda sıcak paranın ekonomi kazanının içine atılması, halkın refah seviyesinin yükselmesi gibi yanlış anlamaya sebep oldu. Sıcak paranın üretime dönük yatırımlarda kullanılmaması da sıkıntıları artırdı. Ülke topraklarının verimli ve özellikli yerlerinin yabancılara satılması da başlı başına büyük sorundu.
Hazine ve Maliye Bakanı her ne kadar özverili çalışsa da, dünlerde yapılan hatalar, boşa giden veya dönüşü olmayan sahalara yapılan harcamalar, önünde engel olarak durmaktadır. Bizdeki yönetim anlayışında ekonomi darda olduğu zaman hemen inşaat sektörüne, araba alım satımına ve düşük faizli para satmaya(kredi kullandırma) yönlendirerek piyasa canlandırılmak istenir. İnşaat sektörü geri dönüşü getirisi olmayan ama para trafiğinin olduğu bir sektördür doğru. Ama ekonomiye canlandırma katkısı azdır. Ayrıca Türkiye’nin her tarafı betonlaşmakta, yeşillikler azalmaktadır. Bir süre sonra gökyüzüne el sallayan binaların dışında tutunacak dalımız da kalmayacaktır. O binalara tutunmak içinde, binaların boyu kadar uzun kollara ihtiyaç olacaktır ki o da mümkün görünmemektedir.
Dolaysıyla ekonominin kuralı olarak yatırım ve ihracat olmayınca da ekonomi daralır, milli paranın değeri düşer. İşsizlik oranı yükselir, borçla ithalat artar. Kısaca Sorun yumağı sorunlar yumağı olur ve karınıza dikilir.
Bugün 450 milyar doları geçen dış borç yükü ile karşı karşıyayız.
Bu sorunların yanında azda olsa içimizi rahatlatacak gelimeler de yok değildir. Çok önemsediğim Savunma Sanayiinde olan gelişmeler sevindirici gelişmedir. Korona virüs ile ilgili aşı bulma çalışmalarında ön sıralarda adımızın bulunması da ben yaşlarda olan böyle bir gelişme yaşamamış olanları daha fazlasıyla mutlu etmektedir. Milli Savunma açısından artık içinde hata ve yanlış da olsa alınan kararlar da göz ardı edilmez. Doğu Akdeniz’de hakkımızı korumak için yapılanlar da ümit vericidir.
Sorunlar bir ülkenin aşamayacağı sorunlar değildir. İyi ekonomi politikayla düzelebilecek durumdadır. Yeter ki farkında olunup inatlaşmadan düzeltme yönünde adım atılsın.
Ama bunlardan önce milli olma, milli düşünme, milli uygulama çizgisinde yürüyüp, haksızlık, hırsızlık, rüşvet, adam kayırma, devletin ekonomik, sosyal ve siyasi gücünden güç alarak her türlü rezilliğe ve çağların gerisine taşıyacak, insan haklarını sıfırlayacak rejim isteklilerine karşı tedbir alınması koşuluyla.
Bunlar da yeterli olmaz. Adalet, demokrasi çizgisi olmazsa olmaz olarak karşımız da durmaktadır.
FACEBOOK YORUMLAR