“OSMANLI MİLLETLER TOPLULUĞU” MU?
Osmanlı İmparatorluğu 600 yıllık bir hükümranlıktan sonra hem içerden hem dışardan hançerlenerek yıkılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu ümmet esasının ön planda olduğu halifelik makamının kutsal sayıldığı bir idare şekliyle yönetiliyordu.
Osmanlı Türk devletinin nüvesini teşkil eden ve imparatorluk süresinde de çok fazla bir itibar görmeyen Türk milleti, vatanlarının, istiklal ve istikballerinin tehlikede olduğunu görünce canla başla çalışarak, oluk gibi kan akıtarak genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştu.
Son zamanlarda 21. yüzyıl Türkiye’sinde, eskiye özlem duyup ve eski yönetim biçiminin hâkim olmasını düşünme gibi bir garabetin içinde olanlar düşüncelerini açıklamaya başladı. Zaten Siyasal İslamcı düşünceyi taşıyanlar şartların oluştuğunu hissettikleri zaman başlarını çıkarır, sorgulamadan, incelemeden beyinlerine zerk edilmiş düşünceyi konuşmaya başlarlar.
Çünkü dünküleri gibi bunlarda 21. Yüzyılda yaşadığını düşünmeden, uygulama şansının olup olmadığı üzerinde sonuca odaklı tartışma ve sorgulama yapmadan konuşurlar. Dünlerde İslam Devleti, Hilafet ve Yeni Osmanlıcılık denilirken, şimdi yeni bir isim ortalıkta dolaşıyor. “Osmanlı Milletler Topluluğu”. Dünyada bulunan bazı Müslüman devletler Osmanlı İmparatorluğu zamanında olduğu gibi yine bize katılacaklar veya biz ilhak edeceğiz ve yeni bir “Osmanlı Milletler Topluluğu” ortaya çıkacak. Böyle düşünenler ve böyle olmasını isteyenlerin akılla aralarının olmadığı belli insanlar.
Önce 21. Yüzyıldayız dün bizim tebaamız olan milletler bugün ayrı birer devlettirler. Ayrı devletleri davet yoluyla mı bir araya getireceğiz veya askeri kuvvet uygulayarak ilhak edeceğiz.
Söz konusu ülkelerin dolayısıyla milletlerin tamamına yakını Türklerin aleyhinde olan insanlar ve Türkiye ile sorunları var.
Pek çoğu ile İslam’ı algılama ve uygulamamız farklı. Ayrıca modernite şartlarına alışmış bir toplumun çok önceki dönmedeki kapalı toplum yapısına dönmeleri nasıl bir güçle olacak.
İslam devletleri içinde güçlü bir coğrafyası ve konumu olan Mısır’la nasıl bir paylaşım veya birliktelik yapacaksınız?
Bizden ayrıldıktan sonra Orta Doğu da ki Arap devletlerinin çoğu İngiliz, ABD, Fransa ve Rusya’nın kontrolünde ve sömürge olarak yaşadılar, şimdi de onlarla çok yakınlar.
Bunu bizdeki aklı evvellere propaganda yapan devletler bunun sonucunda oluşacak Türkiye’nin parçalanmasını hedef almaktadır.
Bu konuda araştırma yapıp “İmkânsız Devlet” isimli kitap yazan Wael B. Hallaq şöyle diyor. “Modern Müslümanlar iki gerçeği bağdaştırma zorluğu ile karşı karşıyadır. Biri devletin ontolojik gerçekliği ve onun inkârı kabil olmayan güçlü varlığıdır. İkincisiyse şeriat yönetiminin bir biçimi oluşturma gerekliliğinin deontolojik gerçekliğidir. Bu zorluk, Müslüman ülkeler de devlet tarafından hakiki bir şeriat idaresinin herhangi bir makbul biçimini tekrar inşa etmek adına pek de bir şey yapılmadığının fark edilmesiyle daha da karmaşıklaşacaktır. Mısır ve Pakistan’da ki İslamcıların anayasal mücadeleleri, İslami bir siyasal ve hukuki proje olarak İran Devrimi’nin başarısızlıkları ve diğer benzer hayal kırıklıkları bu önermeyi fazlasıyla ispat eder” demektedir.
Bu düşüncede olanların ham hayal peşine gönderildiklerinin farkında olmalarını temenni ederim.
Osmanlı İmparatorluğu 600 yıllık bir hükümranlıktan sonra hem içerden hem dışardan hançerlenerek yıkılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu ümmet esasının ön planda olduğu halifelik makamının kutsal sayıldığı bir idare şekliyle yönetiliyordu.
Osmanlı Türk devletinin nüvesini teşkil eden ve imparatorluk süresinde de çok fazla bir itibar görmeyen Türk milleti, vatanlarının, istiklal ve istikballerinin tehlikede olduğunu görünce canla başla çalışarak, oluk gibi kan akıtarak genç Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştu.
Son zamanlarda 21. yüzyıl Türkiye’sinde, eskiye özlem duyup ve eski yönetim biçiminin hâkim olmasını düşünme gibi bir garabetin içinde olanlar düşüncelerini açıklamaya başladı. Zaten Siyasal İslamcı düşünceyi taşıyanlar şartların oluştuğunu hissettikleri zaman başlarını çıkarır, sorgulamadan, incelemeden beyinlerine zerk edilmiş düşünceyi konuşmaya başlarlar.
Çünkü dünküleri gibi bunlarda 21. Yüzyılda yaşadığını düşünmeden, uygulama şansının olup olmadığı üzerinde sonuca odaklı tartışma ve sorgulama yapmadan konuşurlar. Dünlerde İslam Devleti, Hilafet ve Yeni Osmanlıcılık denilirken, şimdi yeni bir isim ortalıkta dolaşıyor. “Osmanlı Milletler Topluluğu”. Dünyada bulunan bazı Müslüman devletler Osmanlı İmparatorluğu zamanında olduğu gibi yine bize katılacaklar veya biz ilhak edeceğiz ve yeni bir “Osmanlı Milletler Topluluğu” ortaya çıkacak. Böyle düşünenler ve böyle olmasını isteyenlerin akılla aralarının olmadığı belli insanlar.
Önce 21. Yüzyıldayız dün bizim tebaamız olan milletler bugün ayrı birer devlettirler. Ayrı devletleri davet yoluyla mı bir araya getireceğiz veya askeri kuvvet uygulayarak ilhak edeceğiz.
Söz konusu ülkelerin dolayısıyla milletlerin tamamına yakını Türklerin aleyhinde olan insanlar ve Türkiye ile sorunları var.
Pek çoğu ile İslam’ı algılama ve uygulamamız farklı. Ayrıca modernite şartlarına alışmış bir toplumun çok önceki dönmedeki kapalı toplum yapısına dönmeleri nasıl bir güçle olacak.
İslam devletleri içinde güçlü bir coğrafyası ve konumu olan Mısır’la nasıl bir paylaşım veya birliktelik yapacaksınız?
Bizden ayrıldıktan sonra Orta Doğu da ki Arap devletlerinin çoğu İngiliz, ABD, Fransa ve Rusya’nın kontrolünde ve sömürge olarak yaşadılar, şimdi de onlarla çok yakınlar.
Bunu bizdeki aklı evvellere propaganda yapan devletler bunun sonucunda oluşacak Türkiye’nin parçalanmasını hedef almaktadır.
Bu konuda araştırma yapıp “İmkânsız Devlet” isimli kitap yazan Wael B. Hallaq şöyle diyor. “Modern Müslümanlar iki gerçeği bağdaştırma zorluğu ile karşı karşıyadır. Biri devletin ontolojik gerçekliği ve onun inkârı kabil olmayan güçlü varlığıdır. İkincisiyse şeriat yönetiminin bir biçimi oluşturma gerekliliğinin deontolojik gerçekliğidir. Bu zorluk, Müslüman ülkeler de devlet tarafından hakiki bir şeriat idaresinin herhangi bir makbul biçimini tekrar inşa etmek adına pek de bir şey yapılmadığının fark edilmesiyle daha da karmaşıklaşacaktır. Mısır ve Pakistan’da ki İslamcıların anayasal mücadeleleri, İslami bir siyasal ve hukuki proje olarak İran Devrimi’nin başarısızlıkları ve diğer benzer hayal kırıklıkları bu önermeyi fazlasıyla ispat eder” demektedir.
Bu düşüncede olanların ham hayal peşine gönderildiklerinin farkında olmalarını temenni ederim.
FACEBOOK YORUMLAR