MUTFAK SORUMLULARININ HARCANMASI
Devletlerin yarınlarla ilgili uzun vadeli plan ve projeleri olmalıdır. Ülkenin huzuru, mutluluğu ve güvenliği için hazırlanacak plan ve projeler milli politikayı ortaya koyar. Milli politikalar her iktidar değişiminde değişikliğe uğramayan ama üzerine konuşularak günün koşullarına göre düzenlenebilen politikalardır.
Bundaki amaç devlet ve milletin istiklal ve istikbali ile milletin huzurlu mutlu ve güvenli yaşamasıdır.
Bizde bu çizginin takip edilmediği görülür. Şark politikamız nedir? Garp politikamız nedir? Balkanlarla, Orta Doğu ile ilgili politikamız nasıldır. Maalesef açık ve belirlenmiş değildir.
Bir başka yanlışımız ise devletin yürümesinin motor kısmında görevli olan resmi ve sivil bürokrasinin hızlı harcanmasıdır. Bürokrat bulunduğu yerin tapusunu almamıştır ama devletinin memurudur. Biz nereye istersek oraya oturacak, nereye gönderirsek oraya gidecek zihniyetindeki siyaset kurumu büyük yanlıştadır.
Onlar devletin memurudur, yemeğin tuzunu, suyunu, yağını koyarak mükemmel yemek olmasını sağlamakla görevlidirler. Pişecek yemeğin pişme zamanını, tuz atılma, yağ konma ve pişirilecek malzemenin temizlenmesi tecrübesini bunlar taşırlar.
Bizde bürokrasisi dama taşı gibidir. Siyasetçinin ağzından çıkacak emir onun istikbalinin olumlu veya olumsuz olması için yeterlidir. Gelen iktidar, kadrosunu kurmak adına önceki çalışanların çoğunu tırpanlar. Bu şimdiye kadar her iktidarın yaptığı yanlıştır.
Bu konuda fahiş hata Ecevit’in koalisyon ve azınlık hükümeti kurduğu yıllarda daha da belirginleşmiş, küçük memurlar dahi can güvenliği olmayan illere sürgüne gönderilmişti.
2002 den sonra farklı bir hüviyet kazanmıştır. Adeta devletin dünle irtibatının kesilmesi amaçlanıyormuş gibi tırpanlama yapılmış, bazı bakanlıkların kadroları Teşkilat kanunu değiştirilme kurnazlığı ile tamamen değiştirilmiştir.
Bu bakanlıklardan biride Dış İşleri Bakanlığıdır. Bu bakanlık iş ve işlemlerin yürütülmesinde uzmanlık gerektirecek hassasiyete sahip bakanlıktır. Bakanlığın mutfağı bilinçsizce, politik kaygıyla boşaltılmıştır.
Monşerler diye isimlendirilen dış işlerinin bilgili bürokratları kendilerine yakın olmadığı için harcanmıştır. Dış işlerinin mutfağında dünü bilen, yapılan anlaşmalara vakıf olan, yorumlayabilen, bu anlaşmaların satır aralarındaki boşluklarda ki yorumları okuyabilenler harcanmış, yerine düşünce birlikteliği nedeniyle dış işlerinin iş ve işlemlerinden bihaber olan, tahsili veya kariyeri dış işleri ile örtüşmeyen insanlar yerel yönetimler başta olmak üzere değişik yerlerden getirilmiştir.
Ebetteki monşer dediklerinin içinde bu sıfatı hak eden, bakanlık ve Türkiye üzerinde yük teşkil eden insanlarda olabilir, mutlaka vardı da. Ama sırf burayı da kontrol altına alalım mantığıyla yapılanlar yanlıştır. Bunun sonucu ülkenin dış politikada çuvallamasıdır.
Tarafgirlik olabilir ama devleti yıpratacak tarafgirlik zararlıdır. Benim kadrom diye, dış işleri ile hiçbir ilgisi olmayanların büyükelçi olarak atanması veya ABD vatandaşı da olan birilerinin Türk devletini Büyükelçi olarak temsil etmesi ne kadar doğrudur!
Kadrolar devletin kadrolarıdır. Partilerin kadroları değildir. Kadroları işgal edecek kişi devletin kurallarını iş ve işlemlerini bilmeli ve tahsili de o konuda olmalıdır.